Bu Emir Özden'in ilk röportajı ama o yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla yanıt veriyor tüm sorularımıza.
Annesinin yönlendirmesiyle tiyatroya başlayan Özden bir matematik dersinde yaptığı ani çıkışla başlayan oyunculuk serüvenini anlatırken kendinden emin, enerji ve umut dolu.
"En fanatik takipçim annem" diyen Özden'e göre oyunculukta başarının sırrı yakışıklılık değil şans, yetenek, çaba ve eğitim
- Oldukça dramatik bir dizide oynuyorsunuz. Emre karakteriyle aranız nasıl?
- Emre karakterini çok
seviyorum. Ailedeki tek
erkek oluşu, koruyucu
tavrı, mücadelesi ona
saygı duymamı sağlıyor.
Bunu yaparken bazen
yanlışlara düşüyor. Aslında
o iyi de çevresi kötü.
Ailesini geçindirmeye
çalışırken başını
belaya sokuyor.
- Oyuncu olmak istediğinize nasıl karar verdiniz?
- Komik
bir hikayesi
var. Öğrencilikle
hiç aram
yoktu. Normal
bir özel lisede
okuyordum.
Her sene dokuz
zayıf getiriyordum.
Evde bunalım,
depresyon,
kavga, gürültü
eksik olmuyordu.
Sonra bu böyle gitmeyecek
diye düşündüm. 11.
sınıfın başında, bir matematik
dersindeydik. Hoca
tahtaya formüller yazdı.
Ben "Bir sene daha bu
çileyi çekemem" dedim,
dersin ortasında ayağa
kalktım, "Hocam ben
gidiyorum" dedim.
Ben de inanamadım
bu yaptığıma ama bir
sene daha devam edemeyeceğimi
hissettim.
Hocam "Oğlum otur
yerine" dedi. Ben vurdum
kapıyı çıktım. 16
yaşındaydım. Rehberlik
servisine gittim.
Oturduk konuştuk.
Araştırmıştım, gitmeyi
istediğim bir
güzel sanatlar lisesi
vardı. Önceden tiyatro
kursuna gitmiştim. Hobi
olarak ilgileniyordum.
Oyuncu olmak istediğimi
biliyordum.
- Aileniz ne dedi peki?
- Desteklediler. En
büyük şansım bu oldu.
Okula bakmaya gidelim
derken kendimi yetenek
sınavında buldum. Sınavı
kazanıp tiyatro bölümüne
kaydoldum.
- Notlarınız yükseldi mi?
- Işık hızıyla yükseldi.
Uyurken 100 alıyordum
neredeyse. Evde de huzur
hakim oldu. Okulun sevilen
öğrencilerindendim.
Son sene zaten bir dizi
geldi. Böylece çalışmaya
başladım.
- Başarılı olmak için sizce ne gerekli?
- Şans, yetenek, çaba,
eğitim... Biri bile eksik
olsa olmuyor. Yakışıklı
olmak avantaj sağlar ama
yeterli değil.
- Gözlerinizin çok güzel bir mavisi var. Nerelisiniz?
- Dedeme çekmişim.
Trabzon, Maçkalıyız.
- Ailede oyuncu var mı?
- Babam ticaretle
uğraşıyor, annem ev hanımı.
17 yaşında bir kız
kardeşim var. Kanada'da
okuyor. Ailede oyuncu
yok ama beni tiyatroya
yönlendiren kişi annemdi.
Beni biraz itekledi. Ben
daha çok spora meraklıydım.
Zamanla arkadaşlar
edindim, sahnede olmayı
sevdim.
- Şimdi anneniz gurur duyuyordur herhalde sizi izlerken.
- Sormayın hüngür
hüngür ağlıyor.
- Neden ağlıyor?
- Dizi acıklı olduğu
için ağlaya ağlaya izliyor.
En fanatik takipçim.
- Ünlülükle aranız nasıl?
- Hiç iyi değil. İnsanların
bana ilgi duyması
tanıması çok güzel ama
ben utanıyorum. Benim
şöhret olmak gibi bir amacım,
öncelikli gayem yok.
Mesleğimi yapıyorum,
işimi icra ederken bu da
gelişiyor. Bunun için özel
bir çabam yok.
- Genç kızların ilgisi hoşunuza gidiyordur ama...
- Teyzelerdense genç
kızlar tarafından beğenilmek
daha hoş.Bu Emir Özden'in ilk röportajı ama o yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla yanıt veriyor tüm sorularımıza.
İNSAN YOLDA BÜYÜYOR
- Setiniz yokken ne yaparsınız?
- Hemen bir yerlere kaçıyorum. Gezmeyi çok seviyorum. Kazandığım parayı seyahate yatırıyorum. Yeni yerler görmek beni besliyor. Olduğum yerde her gün aynı kahveyi aynı yerde içmektense başka yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyorum. Bence insan yolda, gezerek görerek büyüyor.
- Çekimler devam ediyor. Bronzlaşmamanız gerekiyordur devamlılık için.
- Sormayın ben krem sürmekten nefret ederim ama yanmamak için avuç avuç güneş koruyucu sürdüm.