2012 tarihli animasyon film Cesur'u (Brave) izleyenler kızıl, dağınık saçlı prenses Merida'ya hatırlayacaktır. Kralın asi ruhlu kızı bir gün annesine "Özgürlüğümü istiyorum" diye haykırır. Kraliçe de "Peki özgürlüğünün bedelini ödemeye razı mısın?" diye sorar. Merida'nın amacı prenses olmak değil, beklentilerin olmadığı bir dünyada yaşamaktır. Bu yüzden de bedeli ne olursa olsun yolunu kendi çizmeye karar verir. Su Kutlu ile Ortaköy House Cafe'de buluştuğumuzda karşımızda Merida varmış gibi hissettik. Aynı kızıl, dağınık saçlar... Genç oyuncuyla sohbet ettikçe bu benzerliğin sadece fiziksel olmadığını da gördük. O da özgür bir ruha sahip. Kafasına koyduğunu yapanlardan... Ve bunun bedelini de ödemeye hazır. Atv'nin sevilen dizisi Seviyor Sevmiyor'un kadrosuna kısa bir süre önce katılan 25 yaşındaki Kutlu sorularımızı yanıtladı.
- İnsan neden oyuncu olmak ister?
- İnsanların oyuncu olmayı istemesinin sebebi genelde tanınma arzusundan kaynaklanıyor. Oyuncuların hiçbir şey yapmadan para kazandıklarına ilişkin inanış da çok yaygın. O yüzden çoğu kişi, "Oyuncu olurum hiçbir şey yapmadan cebime parayı koyarım" diye düşünüyor. Ama tabii işin içinde olan biliyor ki mesleğim oyunculuk demek için aslında büyük emek sarfetmek gerekiyor.
- Sizi oyunculuğa iten ne oldu?
- Aslında oyuncu olmak istemiyordum. Her şey tesadüf eseri gelişti. Bir dönem insanlar sokakta durdurup kartlarını vermeye başladı. Şöyle bir dizi var, böyle bir reklam var diye... Bu teklifler o kadar üst üste geldi ki; "Acaba olabilir mi?" diye düşünmeye başladım. Sonra bir reklam görüşmesine gittim. Yan yana iki kapı vardı. Yanlış kapıdan içeri girmişim. Orada da başka bir reklamın seçmeleri varmış. Cast'ı yapan kişi "İşte o kız, bu kız. Tamam, harika bulduk" dedi. Üç ayda üç reklamda oynayınca bir ajansa kaydolmaya karar verdim. Sonra bir reklam daha çektim. Ardından da dizi teklifi geldi. Oyuncu koçuyla çalışmaya başladım. Diziler dizileri kovaladı, sekiz projede çalıştım.
- Bu kadar yoğun çalıştığınıza göre oyunculuğu sevdiğinizi söyleyebilir miyiz?
- Eğer sevmeseydim yapmazdım. Hayatımda da sevmediğim hiçbir şeyi yapmıyorum. Ama zor bir iş dizi oyunculuğu, gecesi gündüzü yok.
- Seviyor Sevmiyor kadrosuna nasıl dahil oldunuz?
- Görüşmeye gittim. Karakterle ilgili çok güzel şeyler anlattılar. En çok orijinal bir tip olması hoşuma gitti.
- Farklı derken nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Üçkağıtçı bir babası var. Bu yüzden babasız gibi büyümüş. Bu da karakterini güçlendirmiş. Özü sözü bir karakter. Ama hafiften maçoya kaçan bir yanı da var. Kızdığı zaman ağzı bozuk. Sanatçı aynı zamanda. Tahta parçalarını toplayıp onlara şekil vererek ruhlarını özgür bırakıyor.
- Sizin de benzer bir karaktere sahip gibi görünüyorsunuz...
- Ben de lafımı esirgemem. Çevremi takmam.
- Dizilerde farklı rollerde görüyoruz sizi. Bu dikkat ettiğiniz bir konu mu?
- Role hazırlık sürecini çok seviyorum. Bu kız elini kolunu nasıl kullanır, nasıl bakar? Kendimce her karakteri farklılaştırmaya çalışıyorum. En basitinden bütün dizilerdeki karakterlerim bardağı farklı tutar. Konuşurken farklı vurgular kullanırım.
- Yönetmenler oyuncuları özgür bırakıyor mu?
- Bir oyuncunun en büyük şansı iyi yönetmenlere denk gelebilmek. Bu dizide dünya tatlısı iki yönetmenim var. Bana bütün alanı bırakıyorlar. Zaten oyunculuğu da o noktada yapabiliyorsunuz. Biri "Şuradan şuraya git, elini de şöyle koy" dediği zaman tatmin de olunmuyor.
- Size ilham kaynağı olan oyuncular var mı?
- Meryl Streep ve Cate Blanchett'i sayabilirim.
- Sinemaya nasıl bakıyorsunuz?
- Çok istiyorum. Bir dizi için ortalamanın üzerinde güzel bir ekibe tamam denilebilir. Ama sinema için kesinlikle iyi bir film olmalı.
TANINMAK İŞİN NEGATİF YANI
- Tanınmak hoşunuza gidiyor mu?
- Sevgilinizle oturup yemek yiyorsunuz yan masadan oturanlar gözlerini dikip size bakıyor. Ya da metrobüse biniyorum çaktırmadan fotoğrafımı çekiyorlar. Bunlardan hoşnut değilim. Ama bu da sevdiğim işin tek negatif tarafı.
- Bu durumla nasıl başa çıkıyorsunuz?
- Kalabalık yerleri zaten sevmiyorum. Yazları arkadaşlarımla sahilde oturmayı tercih ediyorum. Denize nazır piknik yapıyoruz. Zaten yakın arkadaşlarımın çoğu geçmişten, çocukluğumdan getirdiğim arkadaşlarım. O yüzden çok şanslıyım. Bu sektörün arkadaşlıkları gerçek değil çünkü. İstisnalar kaideyi bozmuyor.
- Anne ve babanız sizi nasıl tarif eder?
- Aile içinde benim için esprili kelimeler kullanılır. Sokak serserisi gibi... Dalga geçerler.
- Okulda nasıl bir öğrenciydiniz?
- Çok sıkıcı bir öğrenciydim. Üniversitede psikoloji okumak istiyordum ama liseyi bitirdikten sonra bir sene ara verdim. O dönem çok iyi anlaştığım arkadaşlarımla gezmeye karar verdik.
- Bildiğimiz sırt çantalı seyahatlerden mi?
- Evet, çok keyifliydi.
- Nerelere gittiniz?
- Yunanistan, Bulgaristan, Danimarka, İngiltere, Fransa, İspanya. Mısır en enteresan olanıydı. Piramidin içine girmek inanılmaz bir şey.
- Yeni seyahat planları var mı?
- Hayalim trenle kesintisiz Avrupa turu yapmak. Bir sene boyunca Türkiye'nin bütün illerini gezmek istiyorum. Ama şu an için böyle bir vaktim yok. Aslında 2012'den beri hiç boş vaktim olmadı. Ara verdiğimiz zamanlarda da kafa dinlemek için yakın bir yere kaçıyorum.
ERKEK ARKADAŞIM YOK
- Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
- Kendi kendime vakit geçirebiliyorum.
Yalnızlığı severim. Kitap okurum, film izlerim. Yazları bisiklete biniyorum.
Arkadaşlarımla toplanıp playstation da oynuyoruz. Online oyunlara da meraklıyım ama kendimi kaptırırsam özel hayatım çöker. Bu yüzden uzak duruyorum.
- Sevgiliniz var mı?
- Yok.
- Zamanınız mı yok?
- Zaman yaratılabilir ama şu an için yok.
- Çocukları sever misiniz?
- Çok severim. İleride üç tane olsun istiyorum.
MESAJLAŞMAYI SEVMEM
- Sosyal medya ile aranız nasıl?
- Yaklaşık iki ay önceydi. Bir önceki dizimin üçüncü ve dördüncü bölüm yayınlandığı sıralarda bir baktık adıma açılmış bir sürü fake hesap var. Ekip arkadaşlarım bana zorla Instagram hesabı açtırdılar. "Kurtuluşun yok" dediler. Ama çok aktif değilim. Ara sıra fotoğraf koyuyorum, o da ayıp olmasın diye.
- Şaşırtıcı bir durum. Oysa ki kuşağınızın sosyal medya ile arası çok iyi...
- Ben android cep telefonumu bile iki yıl önce aldım. Öncesinde küçük bir telefonum vardı. Taş devrinden kalma, tuşlulardan. Arkadaşlarım dalga geçiyor, "Delirmiş olmalısın" diyorlardı.
- Telefon kullanmayı da mı sevmiyorsunuz?
- Saatlerce telefonda mesajlaşmayı da sevmem. Ya karşımdakinin sesini duyacağım ya da yüzünü göreceğim. Gece birde biriyle mesajlaşmak yerine, ararım. "Gel" derim, "Kapının önünde konuşalım." Bunun daha insani olduğunu düşünüyorum.
Eski kafalı mı oluyorum?
ÇOK İŞ KAÇIRDIM
- Farklı bir tipiniz var. Kızılsınız. Memnun musunuz bu durumdan?
- Farklı, enteresan bir tipe sahip olmak hoşuma gidiyor. Hastanede mi karıştım diye düşündüğüm oldu.
- Ailede başka kızıl yok mu?
- Dedemin annesi kızılmış.
- Kızıl olmak bir oyuncu için avantaj mı yoksa dezavantaj mı?
- En başlarda bana çok iş kaçırttı. Bu kızın annesini, babasını nasıl bulacağız gibi bir endişe ediyorlardı. Kardeşlerine uyum sağlayamaz diyorlardı. Kendi çapımda bir tık yükselince "Aman ne olacak, annenin saçını kızıla boyatırız" demeye başladılar.
- Sanki dizilerde bir kızıl modası var şu sıralar. Yanılıyor muyum?
- Evet, bir 10 yıl öncesine kıyasla daha fazla kızıl oyuncu var. Eskiden dizi ve filmlerde kötü kadınların saç rengiymiş.
Şimdi daha olağan görülüyor.
- Kızılların Antik Yunan'dan Hitler dönemine tarih boyunca zaman zaman zulüm gördükleri biliyor muydunuz?
- Farklı olana her zaman bir saldırı olur. Hâlâ da var.