Eğer çocuk yapma planınız varsa size bir tavsiyede bulunacağım. Hesabınızı yapın ve çocuğunuzun doğumunu mayıs ayına denk getirin. "Doğumun da hesabını olurmuş?" deyip sakın söylediklerimi kulak ardı etmeyin. Emin olun bu bir dost tavsiyesi. Benim kızım kasım sonunda doğdu. Yani tam bir kış çocuğu. Hamileliğim sırasında "Oh kışın evde çocuğunu büyütürsün, yaza kocaman olur tatile gidersin" derlerdi. Bu beni de heyecanlandıran bir cümle olurdu.
BURNU TIKALI UYUTMAYIN
Gelin görünki, kışın ortalıkta dolaşan grip enfeksiyonunu kimse düşünmüyor. Ziyarete gelenler arasında burnu akanlar mı dersiniz, gözleri yaşaran, hapşıranlar mı... Performansınızı bebeğinizi itina ile gripli kişilerden kaçırmaya harcıyorsunuz. Diğer taraftan ev halkından biri mutlaka grip oluyor ve onu, size uzak bir odada karantinaya alıyorsunuz. Diğer yandan bana yardım eden annem grip olmasın diye sürekli dua ediyorum. Hatta evden çıkmasını bile yasakladım. Onsuz bebeğime nasıl bakarım düşüncesi beni deli ediyor. Eşim ise doğumumdan kısa bir süre sonra grip oldu. Aradan bir ay geçmesine rağmen hâlâa düzelebilmiş değil. Kızını öpüp koklayamamak onu deli ediyor. Benden gizli kucağına aldığını gördüğümde kıyameti kopardığım da doğru. Çünkü minicik yavrumun burnu şimdi hep tıkalı. Gece yatarken o kadar zorlanıyor ki, başında nöbet tutuyorum resmen. Bu durumdan geçmeyen bebek yoktur elbet ama önlemini almak da biz ebeveynlerin görevi. Peki, kızımın hırıltılı nefes almasına seyirci mi kalıyorum, tabii ki hayır. Bunun için yapılacak birkaç şey var. Bunlardan ilki önce burnunun neden tıkalı olduğunu tespit etmek. Bir enfeksiyon mu, alerji mi yoksa bulunduğu ortamın havası mı sorun? Bana doktorum günde dört-beş defa burun spreyini ya da fizyolojik serumu bebeğimin burnuna sıkıp aspiratörle çekmemi söyledi. Piyasada çeşitli burun aspiratörleri bulunuyor. Bunlardan birinin ucunda balon gibi bir silikon var. Elinizle bastırıp bebeğinizin burun deliğine yaklaştırıp serbest bırakıyorsunuz. Diğerinin ise ucunda buluna hortum ile bebeğinizin burnundaki akıntıyı nefesinizle kendiniz çekiyorsunuz. Ben kontrol edebildiğim için bu yöntemi kullanıyorum. Kızım pek sevmiyor, ağlıyor ama rahat uyuması ve emmesi için bunu yapmak zorundayım.
BEBEĞİNİZİN HUYU SUYU
Kızımın karakterini az çok hamileyken gözlemlemiştim. Karnımdayken gündüz uyur gece uyanırdı. Sabah ezanıyla birlikte uykuya dalardı. Şimdi de uyku düzeni tam da böyle. Sürekli hareket halindeydi. Doğduğundan beri kıpır kıpır. Eli ayağı sürekli oynuyor. Hatta karnımda günde üç kez aynı saatlerde hıçkırk tutar, geçmesi dakikalar sürerdi. Doğdu yine aynı. Son aylarında eşimin eliyle karnıma yaptığı baskılara aynı şiddetle cevap verirdi. Hâlâ aynı tepkileri devam ediyor. Uzun lafın kısası, bebeğiniz karnınızda nasılsa doğduğunda da o oluyor. İyi gözlemleyin ve erkenden kendinizi kuzunuzun huyuna suyuna alıştırın.
40'TA KERAMET VAR MI?
Şu sıralar anne olmaya alışırken neden şikâyet etsem, "40 çıksın sonra geçecek" diyorlar. "Gece uyumuyor" diyorum, "40'ından sonra düzelir" diyorlar. "Hiç uykum yok, zombi gibi dolaşıyorum" diyorum, "40'ından sonra uyursun" diyorlar. "Yemek yiyecek vaktim bile yok" diyorum, "40'ından sonra yersin" diyorlar. Şu 40'ın kerameti neymiş, bakalım söylenenler gerçek mi yoksa beni teselli etmek için mi söylüyorlar, öğrenmeye az kaldı. Varsa o kerameti mutlaka sizinle de paylaşacağım.