Şarkılarını yazıyor, besteliyor, kaydediyor ve dinleyicilerinin eline teslim ediyor. Yalın ilk albümü Ellerine Sağlık'ı çıkardığı günden beri, 12 yıldır bunu yapıyor. Allamak pullamak ona göre değil. Nasıl şarkılarında aşkın en yalın halini anlatıyorsa albümlerinin de aynı sadelikte yolunu bulmasını tercih ediyor. Piyasanın dayattığı koşullara yenik düşmeden, zerafetle yoluna devam ediyor. Attığı her adımda müzik tarihindeki yerini sağlamlaştırıyor.
Kalbe giden yolu en iyi bilen müzisyenlerden biri olmasına güveniyor belki de. Kim bilir? Ama bu formülün tuttuğu da apaçık ortada. İşte yine elimizde özenle hazırlanmış bir albüm, Bayıla Bayıla var. Albümün çıkış parçası Tatlıyla Balla ise şu sıralar radyolarda en çok çalan şarkı. Yalın'la yaklaşık bir yıldır çalışmalarını sürdürdüğü stüdyoda buluşuyoruz. Stüdyonun bir odasında ekibi uzun bir masanın etrafından toplanmış çalışmalarını sürdürüyor. Sohbetimizi ise stüdyonun bahçeye bakan odasında gerçekleştiriyoruz. Pencerenin önünde mavi kadife bir koltuk ve hemen yanında da müzisyenin gitarları yer alıyor. İnsan kim bilir bu koltukta hangi şarkılar bestelendi diye merak etmeden duramıyor...
- Tam bir yaz albümü olsa da Bayıla Bayıla'yı sonbaharın başında yayınladınız. Çok da güzel oldu. Size gelen tepkiler nasıl?
- Ben de çok mutluyum. Doğru zaman
mı değil mi diye çok düşünmüştük.
Ama pişman olmadım. İyi ki cesaret edip
yayınlamışım. Tatlıyla Balla haftalardır
ulusal radyoların en çok çaldığı şarkı.
- Bir süredir kendi stüdyonuz var. Burası size şarkı yapmak için ihtiyaç duyduğunuz şartları sağlıyor mu?
- Bizim işimizi yapan herkesi motive
edecek bir stüdyo. Onno Tunç'un eski
evi, Sezen Aksu'nun çoğu şarkısını yaptığı
yer. Çok değerli, çok özel bir yer. Umarım
kıymetini biliyorumdur. Buranın
sahibi Şehriban Teyze'nin ailesinde de
müzik merakı varmış. "Bu evin duvarlarında
müzik yankılanır" diyor. Hakikaten
de öyle. Buranın enteresan bir ruhu var.
- Leonard Cohen'in Hallelujah şarkısını yazması beş yılını almış. Şarkı yazmanın sizi de zorladığı oldu mu?
- Evet ama beş yılda yazdığım bir şarkı
olmadı. Hallelujah elbette çok özel bir
şarkı. Leonard Cohen idollerimden biri.
Müziğin, aşkın ve şiirin başı sağolsun.
Bazı şarkılar kısa sürede çıkıyor, bazıları
da uzun sürüyor
. Zalim çok uzun sürdü
mesela. İçime sinmeyen bir bölüm vardı.
Onunla çok uğraştım. Ozan Çolakoğlu'nun
albümündeki Kalpten Dudağa da
çok uzun sürdü. Nakaratı bulana kadar
canım çıktı. Bu albümdeki Nöbetçi Geceler'i
ise bir gece stüdyoda herkes gittikten
sonra yarım saatte yaptım, bitti.
ORTAOKUL ACI VERİR
- Kendinizi bir hikaye anlatıcısı olarak mı görüyorsunuz?
- Bestecilerin hepsinin de böyle yaptığına
inanıyorum. Çok enteresan, sanki bir
yerlerde bu şarkılar var, biz de onları çıkarıyormuşuz
gibi geliyor. İnsan bilmediği
bir şeyi yazamaz, bilmediği bir şeyden
bahsedemez. Her şarkının bestecisini,
dinleyicisini de götürdüğü bir yer vardır.
- Başkalarının hikayeleri ne kadar yer bulur şarkılarınızda?
- Arkadaşlarımı dinlerim. Severim
dertleşmeyi. Allah ciddi dertler vermesin
öncelikle. Aşk meşk çok ciddi dertler değildir
ama konuşulması zevklidir.
- Aşk sizi nasıl etkiler?
- Aşkın ilk başları iyidir, iyi gelir.
Geçici bir delilik denebilir. O geçici deliliğin
de insanın ruhuna iyi geldiğini
düşünüyorum. Sonra zamanla biz onu
içinden çıkılmaz, karmaşık, hastalıklı bir
hale getiriyoruz. O zaman da aşk hasta
eder oluyor. Ama ikili ilişkilerde bu
hep böyle. O bir şey söyledi, ben bir şey
söyledim; o bunu yaptı ben şunu yaptım
derken aşk hastalıklı bir hale geliyor.
- O hastalıklı hali seviyor insanlar...
- Her duygu insanlar için. Demek ki
aşkın o iyi hissettiren yönüne doyduktan
sonra bu kez problem arıyoruz.
- Kader Ne Söylüyorsa şarkınızda duvarlara yazılan aşk itiraflarından bahsediyorsunuz...
- Çok rastlanan bir şey değil mi? Her
mahallede böyle bir yazı görürüm.
- Siz yazdınız mı hiç?
- Çok ufakken yazdım. Yapmayan
yoktur zaten. Duvara yazmasa sıraya
yazar, tahtaya yazar. Aşkı bir yerlere yazmak
diye bir şey vardır.
- Ben Olamazdım'da "Senden vazgeçsem bile bende durur musun?" diye soruyorsunuz. Karşınızdakinin sevgisini sınar mısınız?
- Herkes herkesi sınar. İlişki böyle bir
şey. İki tarafın da bir beklentisi vardır.
İlişkinin ilk safhasında, o beklentinin
içine oturtmaya çalışırsın karşındakini.
Sonra tanıdıkça ortaya çıkar ki o ilişki
yeni bir beklenti, yeni bir yön vermiştir
insana. Bence güzel olan da o. Her ilişki,
her insan, her ruh başkasının hayatına
bir şey katar. Ve onun beklentilerini, bilgilerini
değiştirir. İnsanın hayatında aşk
olması sırf bu yönüyle bile çok güzel...
- Hiç reddedildiğiniz oldu mu?
- Oldu tabii ki. Ortaokul sıralarında...
- Sizin ortaokul biraz acılı mı geçti? Şarkı sözü yazmaya da o dönem başlıyorsunuz çünkü...
- Acılı demeyelim de... O yaşlarda
hep kendinden bir sınıf yukarıdakini
beğenme vardır. Dördüncü sınıftaki beşinci
sınıftakini beğenir. Halbuki beşinci
sınıftaki de altıncı sınıftakini beğeniyordur.
Yaştan dolayı ortaokul öğrencileri
mağdur olur.
- Hakkınızda bir kitap yazılsa hangi olayla başlasın isterdiniz?
- Zalim'le başlamam gerekir. Zalim
ilk yayınlandığı zaman şarkıyı CD'ye
kaydedip radyolara gönderdik. Bir
siyah zarfın içinde, üzerinde sadece
Yalın-Zalim yazıyor. Bir anda şarkı
yayıldı. Klibi beklettik, yüzümü bile
göstermedim. O ara yaşadıklarım çok
enteresandı. Bir de 19-20 yaşımdaydım
ve birinci albümün yüzde 80'i hazırdı.
Dört şarkılık bir CD'yi müzik sektörünün
duayenlerinden birine ulaştırdım.
Bir ay boyunca yanıt gelmedi. Annem
vesile olmuştu. "Bir ara sor lütfen"
dedim. Aradı. O abimiz demiş ki; "Oğluna
söyle bu projeden bir şey olmaz.
Ne okuyorsa ona devam etsin." Çok
üzüldüm. Demoralize oldum ama vazgeçmedim..
O sıralarda Selim Öztürk'le
tanıştım, üç sene beraber çalıştık. Çok
karışık bir dönem yaşadım. Pes edebilirdim,
etmedim. İnsanın inandığı şeylerin
peşinden gitmesi gerekiyor...
Vicdanlı çocuk yetiştirmek önemli
- Sizde iyi yetiştirilmiş çocuk havası var...
- Fransız okulundan mezun oldum. Ama multimilyoner bir aileden gelmiyorum. Annem de babam da çalışıyordu.
- Aileniz size en çok hangi değerleri aşıladı?
- Anne ve babamın bana en çok vicdanı dayattıklarını düşünüyorum. Dayatmak derken tabii ki iyi anlamda söylüyorum. Bütün kötülüklerin vicdandan bağımsız duygular yüzünden başımıza geldiğini düşünüyorum. Vicdanı olan insanların uzun vadede kimseyi kırmayacağına, üzmeyeceğine inanıyorum. Vicdanlı çocuklar yetiştirmek önemli. Çünkü vicdan hepimizi kurtarır.
- Anne-babanızla sık görüşüyor musunuz?
- Bu akşam yemek yiyeceğiz. Onlarla geçirdiğim vakit benim için çok değerli. Bu yaz çok şükür ki beraber çok zaman geçirebildik. Onlara yazın başında "Hadi anı biriktirelim biraz" demiştim.
- Var mı yakın zamanda kendi ailenizi kurma planları?
- Şu an yok. Ama bu işi yapmıyor olsam çoktan ailemi kurmuştum. Bir çocuğun ailesi tarafından yakın ilgi ve temasla büyütülmesi gerektiğine inanıyorum. Anne ve babanın yakın temasla çocuğun ruhuna dokunuyor olması gerekiyor. Kariyerle uğraşırken çocuğuma zaman ayıramamaktan ve ilgilenememekten çok korkuyorum. Hayatımı ona adayabileceğime inandığım zaman ailemi kuracağım. Tabii çok da geç kalmamak lazım çünkü hayat geçiyor.
- Size geç kaldığınızı düşündürten ne oldu?
- Geçen gün bir lise arkadaşımın evine gittim. Lise arkadaşlarım hâlâ en yakın arkadaşlarımdır bu arada. Kızı dışarıdaydı, eve geldi, koştu, babasına sarıldı. "Babiş bak yeni bir elbise aldım" dedi. Elbiseyi giydi, gösterdi. Babasının kucağına oturdu, atladı, zıpladı. İşte o zaman "Hayat budur" dedim, "Biz bunu kaçırıyoruz." İçim gitti.
Dijital ortam manipülasyona açık
- Eskiden bir albüm çok satıyorsa başarılı bulunurdu. Şimdi YouTube gibi dijital platformlar işin içine girdi. Artık başarı kriteri nedir?
- İnsanlardan almak lazım haberi. Konserlerde nabız tutmak... Radyoların hâlâ en adil listeleri yaptıklarına inanıyorum. Dijital platform yeni gelişiyor ve oturuyor. Bu yüzden maalesef manipülasyona açık. YouTube'da kliplerinin tıklanma sayısını yükseltenleri çok duyuyorum. Yorum, beğeni satın alanları... Dijital platformlarda birtakım pazarlamaların içine giren insanları. Ama gerçekten beğenilmiş şarkı kendini belli ediyor. Eşe dosta, sokağa bakmak daha doğru.
- Son bir yıla bakarsak başarılı şarkı deyince hangisi aklınıza geliyor?
- Ayla Çelik'in Bağdat'ının başarılı olduğu ve sevildiği ortada. YouTube'taki rakamlara bakıp, Bağdat'ı onun üç katı izlenmiş görünen bir şarkıyla kıyaslamak bence akıllıca olmaz. Rakamlarla oynanabiliyor ama birtakım gerçekler var. Sokak bize doğruyu söylüyor.
- Albüm kartonetinde özellikle Özgen Akçetin'e teşekkür ediyorsunuz. Neden?
- İlk kez çalıştığım, genç bir isim. Her şeyi birlikte yaptık. Değişik de bir histi. Elbette Ozan Çolakoğlu ile Alper Erinç ile çalışmayı çok seviyorum. Bu ülkenin yetiştirdiği en iyi müzisyenler onlar. Ama hep hayıflanıyoruz ya alttan birileri gelmiyor diye. Yavaş yavaş geliyor işte. Ama güvenmek, inanmak ve peşinden gitmek lazım. Özgen'le de böyle oldu.
Konserler umut aşılar
"Konsere gitmenin insanın ruhuna ve psikolojisine çok iyi geldiğine inanıyorum. Konserler insanlara günlük dertlerini, sıkıntılarını unutturur. Hayal güçlerine yön verir. Umut aşılar. Bir deşarj yöntemidir. Bir iyi hissetme terapisi. Ama ne yazık ki şu sıralar çok fazla konser olamıyor. Oysa zor günlerden geçiyoruz müzik çok iyi gelir. 2017'yle ilgili en büyük dileğim ülkemizde kültür ve sanatın elinden biraz daha fazla tutulması."