Serenay'la
ekim ayı kapak çekimi yapmamızı, bir tür toplu kutlama olarak da görebilirsiniz. Çünkü bu, Harper's Bazaar'ın 23, Serenay ile altı sezondur reklam yüzü olduğu Mavi'nin ise 25. yaşları. Ayrıca başrollerini Nejat İşler ile paylaştığı ve Çiçek karakterini müthiş bir istekle canlandırdığı İkimizin Yerine adlı filmi de 21 Ekim'de gösterime giriyor. Serenay, çekimden birkaç gün önce Mavi'nin son reklam kampanyası için gittiği Barselona'dan dönmüştü. Zaten epeyce bir süredir İstanbul'da yoktu aslında; "Geçen kış bir süre Kaliforniya'da kaldık. Birkaç iş halletmek için İstanbul'a geldikten sonra Uzak Doğu'ya geçtik. Yazın çoğunu bu yıl Mykonos'ta arkadaşlarımızla geçirdik. Uzaklaşmak iyi geldi. Sekiz senedir durmaksızın çalışıyordum." Aradan geçen bu zamanı aklım almıyor. Sekiz sene. Madem geçmiş bu zaman, ne görüyor geriye dönüp bakınca? Hayal kırıklığı mı, minnet mi, tatmin mi, nedir? "Çok şükür geçmişe dair pişmanlık ve mutsuzluklarım yok. Bu, kötü bir olayda bile 'bundan ders alıp yoluma bakmam gerek' diye düşünmemden kaynaklanıyor. Hoşuma gitmeyen bir şey olduğunda olayı doğalında ele alabiliyorum. Bence hayat, basamaklardan ibaret. Eğer en yukarıya çıkmak istiyorsan yolun çok zorlu olabilir, birkaç basamak geri düşmen de normal. Ama hedefin hep ilerisi ve tek yarışın kendini geliştirmekle olursa ayrıntılarda boğulmazsın. Bazen de 'bunlar dışında ne yapabilirim' demen gerekiyor. Sürekli plan değişikliği yapmaya açık olduğunda yol alıyorsun." Bilgisayarın kendini güncellemesi gibi mi? "Aynen öyle. Durdurulamaz hızla giden bir dünya bu. Bu akış, bir şeylere değer biçmek ve sindirmek için vakit vermiyor bize, sürekli 'sıradaki' diyen bir ritim var. Bizim sektör için de bu böyle. Çok güzel kızlar, erkekler var, her zaman da olacak. Fark yaratmak için kendine artılar katman lazım. Ben de ceplerimi doldurmaya çalışıyorum."
OKÇULUĞA BAŞLADIM
'Bundan ne anlıyorsun' diyorum, çünkü bana çok soyut geliyor bu 'beslenmek veya ceplerimi doldurmak' denilen şey. Tane tane anlatıyor: "Ne kadar çeşitli konuda bilgi edinebilirsem o kadar doyuyorum. Yurt dışına baktığında oyuncuların dans edip şarkı söyleyebildiğini, piyano da çalabildiğini, profesyonel olarak spor yaptığını, bir kitap yazdığını bile görürsün. İlgi alanları çok geniş. Bunu çok önemsiyorum. Mesela ben de okçuluğa başladım." 'Bir dakika, ne yaptın? Okçuluk mu? Öyle sıradan bir şeymiş gibi söyleyip geçmeyeceksin herhalde bunu.' dediğimde gülüyor; "15 yaşında Çek Cumhuriyeti'ne güzellik yarışmasına gittiğimde, kampta katılımcıların vakit geçirdiği bir hobi alanı vardı. Kimisi resim çiziyor, kimisi tenis oynuyordu. Bir tarafta da bir ok tahtası öylece bomboş duruyordu. Kendi kendime denemeye başladım, birkaç atıştan sonra tam hedefe isabet ettirdim. İleride bu konuyla ilgileneceğim diye aklıma yazmıştım. Nihayet zaman ve mekan denk geldi, eğitime başladım. Vücudunda ve zihninde hiç bilmediğin şeyler çıkıyor ortaya, çok enteresan." O halde okçuluk ile Serenay arasında yüzde yüz doğru bir eşleşme olmuş olmalı. "Bir alışkanlık edindim, totem de diyebilirsin:
SANIRIM HEP MUTLUYUM
Çok çok mutlu olduğum bir an yaşadığımda durup onu derin bir nefesle içime çekiyorum." Ay, diyorum, yutuyorsun o zaman mutluluğu. "Onun gibi bir şey. Bunu sık sık yapmaya başladığımda anlar hafızamda yer eder hale geliyor. Kendimi, 'yine mutluyum, çok mutluyum, sanırım hep mutluyum' derken yakalıyorum. O anı alıp; içine hapsetmek gibi bir şey" 'Serenay' diyorum; 'Yıllardır bilen biri olarak seni hiç bu kadar mutlu görmedim.' "Sahiden mi?" diye soruyor. Hayatımıza giren her ilişkiyle başka şekillerde eşleşip gelişiyoruz ya hani. Gördüğüm o ki; Kerem ile yakaladıkları sinerji, bambaşka pencereler, açmış Serenay'a; "Biriyle mutlu olmak çok önemli ama biraz durup kendimi dinlemek de çok iyi geldi. Evde durmak, okuyamadığım kitapları, biriken filmleri izlemek, koşturmacanın içine girmeden dünya insanı olabilmek harikaydı. Tabii bir senedir çok güzel bir ilişki yaşamamın da neşemdeki payı yadsınamaz. Birbirine iyi gelen iki insanın hayatı paylaşması çok keyifli. O anlamda çok dengeli bir şey bulduk."
IŞIK CANSU CANAYAK