1980'li
yıllarda ilk kez kavuştuğum Kangaroos marka sneakerlarımı giyince öyle havalı hissederdim ki, sanki onları giydiğim anda özel güçlerimi geri kazanırdım. Daha hızlı koşar, dağ bayır tavşan misali zıp zıp zıplar, su geçirmez özelliğini göstermek için türlü numaralar yapardım. Bir de ayakkabının yanında minicik cırt cırtlı bir cebi vardı. Kimsede yoktu o zamanlar o tarz ayakkabılar. Habire o cebi açıp kapayıp içine bozuk para koymalar, kağıt para büküp içine sıkıştırmalar, çocukluk heyecanıyla tuhaf tuhaf heyecanlar yaşardım tek bir sneakerla. Sonra onların yerini Reeboklar, Nikelar ve Adidaslar aldı. Son zamanlardaki trendlere baktığımda sneakerların sezon trendlerinin gündemine bomba gibi düştüğüne şahit oluyorum. Ne alaka diyeceğiniz markaların bile (Chanel, Christian Dior; Kenzo) sneakerlarını gördük bu sezon podyumlarda. Minimalizm trendiyle en iyi gidenler ise beyaz Adidas Stan Smith modelleri oldu. Erkeklerde kumaş pantalonla kadınlarda ise eteklerle kombinlendi bu sezon. Bu arada Nike'ın vintage olarak adlandırılabilecek iki modeli gerek tasarımcı işbirlikleriyle gerekse yeni teknolojiyle yeniden stilin ve rahatlığın vazgeçilmez unsurlarından olmayı başardı. Bunlardan ilki Air Force 1. Air teknolojisini basketbol sporuna sunmak için ilk kez 1982 yılında sahaya indi ve basketbol ayakkabı tasarımında bir devrime imza attı. Bruce Kilgore tarafından yaratılan ayakkabı zaman içinde sahaların ötesine geçerek spor ve sokak kültürünün ikonik bir silueti haline geldi ve moda tasarımcılarından müzisyenlere, yaratıcı dünya için underground stilin standardı olarak benimsendi. Şimdi ise basketbol aşığı Riccardo Tisci ile yaptığı işbirliği ile bir fenomen olarak şanını yürüten Nike Air Force 1, 'Sneakerheads' olarak da adlandırılan sneaker koleksiyonerlerinin favori ayakkabılarından biri halinde geldi. İkincisi, son zamanlarda sokakta birçok insanın ayağında gördüğümüz Nike Air Max. Tinker Hatfield'in ayakkabının orta tabanındaki köpük yerine, ayakkabıyı hafifletmek ve ömrünü uzatmak için kullanılan hava tabanın, açılan pencereyle görünür kılması, bu sneakerı diğerlerinden ayrıştıran en önemli özelliklerden biri oldu. Şu an evinde Air Max olmayan yok neredeyse. Son olarak, markanın kış ayları için özel olarak tasarladığı 'SneakerBoot Koleksiyonu'ndaki Air Max 90 Sneakerboot yepyeni görünümüyle 2015'de ocak ayından itibaren Türkiye'de satışa sunulacak. Jeremy Scott'un Adidas için tasarladığı kanatlı sneakerları kim unutabilir ya da bu sene Paris'in meşhur konsept mağazası Colette'in Adidas Stan Smith ve Pharrell ile yaptığı limited edition koleksiyon için oluşan sıraları... Dünyada başı çeken sneaker mağazalarının sıralaması ise şöyle: Sneakernstuff-Stocholm, Packer Shoes-New Jersey, Size?- Londra, Colette- Paris, Undefeated-Los Angeles, Kith-New York, Hanon-Aberdeen, Concepts- Cambridge, Solebox- Berlin, Atmos-Tokyo-New York, Bodega-Boston, Patta- Amsterdam, Kicks Hi-Honolulu, Extra Butter- NewYork ve Titolo-Bern.
Sadece sneaker satıyorlar
Tüm dünyada ün yapmış, sneakerlar satan, kapısında kuyruklar oluşan mağazalar var. İstanbul'da da bu ayarda bir mağaza mevcut
İstanbul'da
da, meraklılarına veya koleksiyonerlere birbirinden özel limited edition sneakerlar sunan ve kuyruklara vesile olan bir mağaza mevcut, 290 Square Meters İstanbul. Mağazanın kurucu ortaklarından Ali Işıtır bakın neler anlattı...
- Türkiye'deki sneaker kültüründen biraz bahsedecek olursak neler soylersin?
- Türkiye'de bizim gözlemlediğimiz kadarıyla kesinlikle bir sneaker kültürü var. Her ülkede olduğu gibi, bizim ülkemizde de bu kitleyi ikiye ayırabiliriz; 'influencer'lar yani yön verenler ve 'follower'lar yani takipçiler. Bizim 290 Square Meters olarak en büyük hedefimiz influencer/yon veren kitleye dünyanın en özel ve sinirlı sayıda üretilen sneakerlarini sunmak. 15 seneyi aşkın bir süredir bunu Amsterdam'da Nike gibi, Asics gibi markalarla birlikte çalışarak yapıyoruz, bu yüzdendir ki onların dünyada sayılı magazalara verdiği özel koleksiyonlar bizim mağazamızda da bulunuyor.
- Bu kültür ne zamandan beri burada oturmaya basladı?
- Bu kültür her zaman vardi bence... Sadece, o kültürün ihtiyacı olan ürünler ve modeller hiçbir zaman onlara sunulamadı. Bu yüzden bir çoğumuz yurtdışına tatile gittiginde sneakerlarinı oradan alıyordu ama artık buna gerek yok. Örnegin; geçenlerde Nike ile Givenchy'nin moda tasarimcısı Riccardo Tisci'nin birlikte yaptığı Air Force / Tisci koleksiyonu dünyada sadece 11 mağazada lanse oldu. Bu kültürü yasayanlar Air Force / Tisci'nin bizim mağazamızda olduğunu biliyordu ve bu yüzden hepsi bir gün içinde tükendi.
- En cok kimler sneaker alıyor/giyiyor? Kadın/erkek?
- Türkiye'de bayanlar bu yarışı açık ara kazanıyor. Oysaki dünyanın bütün diğer ülkelerinde erkekler daha önde. Son birkaç aya bakarsak ama Türkiye'deki erkekler kesinlikle arayı kapatacak gibi gozüküyor.
- Sneakerin son zamanlarda bu kadar popülerleşmesindeki sebepler neler?
- Fark ettiniz mi bilmiyorum ama şu an ülkemizde çok büyük bir Air Max çılgınlığı mevcut. Yaklaşık bir buçuk sene önce çok niş ve ufak bir 'influencer' kitle Air Max'i tanıyor ve seviyordu. Su an bütün Nike ile sözleşmesi olan bütün mağazalan bu ayakkabılarla dolu.