Tarih
20 Temmuz 1969. Küçük bir çocuğum, insanoğlunun Ay'a ayak basışı radyodan yayınlanıyor. Ben, gözüm Ay'a dikili, nefes almadan Apollo'yu görmeye çalışıyorum. Belki, hatta kesinlikle, o kadar dikkatle bakmaktan göz kararmasına uğruyorum ve annemlere Ay'ın üstünde hareket gördüğümü iddia ediyorum. (Alay ediyorlar tabii.) Aradan 44 yıl geçmiş, tarih 10 Ocak 2013. O gece Ay'da karaltısını gördüğüm (!) adamlardan biri 30 cm ötede, karşımda oturuyor. Buzz Aldrin, uzay aracı Apollo 11'le gidip Ay'a ayak basan ikinci insan. (İlki, Neil Armstrong, sizlere ömür.) Birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte Buzz Aldrin'le buluşma sebebimiz ise, günümüz gençlerine Dünya'nın dar geldiğini fark edip, onları uzaya yollamaya soyunan erkek bakım ürünü markası Axe'ın projesini, dünya basınına sunduğu toplantı. Bugüne kadar Dünya üzerinde yaşamış ve halen yaşamakta olan onca insan arasında sadece 12'si, yazıyla on ikisi Ay'da yürümüş. Türkiye'den geldiğimizi öğrenince, elindeki ay yıldızlı yüzüğü gösterip, "Bunun taşlarını Türkiye'de, Kapalıçarşı'da yaptırdım," diyen Buzz Aldrin de bu şanslı düzinede yer alanlardan biri. Ancak kendisiyle konuştuğumuz yaklaşık yarım saat boyunca 83 yaşındaki bu dinç adamın aslında bütün bu Ay hadisesinden biraz da sıkılmış olduğunu düşündüm. Sorularımıza verdiği cevaplarda özetle, yaşarken Neil Armstrong'la pek görüşmediklerini, Ay'da yürüme sırasını basının çok abarttığını, aslında mekikten inip de Ay'ın yüzeyinde yürümenin o kadar önemli olmadığını, West Point Askeri Akademisi'nden ve Massachusetts Institute of Technology'den mezun bir bilim adamı olmasına karşılık hep 'Ay'a adım atan ikinci adam' olarak anılmanın aşağılayıcı bir şey olduğunu, Dünyalıların Mars'ta yaşamaya başlamasına daha çoook vakit olduğunu ve bir daha Ay'a gitmek istemediğini anlattı.
YERÇEKİMSİZ KONUŞMALAR YAPTI
Çeşitli kaynaklardan Ay'da kendi çapında bir dini törenle iman tazelediğini okuduğumuz Aldrin, dini inancıyla ilgili sorumuza cevap verirken de inançlı bir ailede yetiştiğini, ama insanların çocukken çocukluğun gerektirdiği şeyleri yaptığını, büyüyünce de yetişkinliğin gerektirdiklerini yerine getirdiğini belirtti. Büyüyüp, değişip, olgunlaşınca çeşitli kararlar verdiğimizden, öğretmeyi veya araştırmaya devam etmeyi seçtiğimizden, bilimle dinin çatışmasından dem vurdu. Yerçekimsiz konuşmalardı diyebilirim. Axe Apollo Uzay Akademisi'yle ilişkisini sorduğumuzda "Şu A harfini görüyor musunuz, bu A Apollo demek, Apollo benim!" diyerek hafiften ayar da verdi. Gazeteci Elif Key'in "Üç kez evlendiniz, Ay'a gitmek mi zor, evlilik mi?" sorusuna da "Uzayda bana söyleneni yapıyorum, ilişki ise takım işi," diyen bu çok dinç, yaşlı, pek sevimli olmayan ama insanda şefkat duygusu uyandıran adam, her ne kadar biraz sıkılmış görünse de hepimizin ve her şeyin ötesinde olan tarihin önemli isimlerinden biri. Döndükten birkaç gün sonra İstanbul'da bir oyun izlemeye gittim. Yanıma genç bir adam oturdu. Paltosunu çıkarınca kesif bir ter kokusu bulutu kapladı etrafımı. Bu ekin sayfalarında defalarca kişisel bakımın önemini vurgulayan yazılar yayımlamış biri olarak merak ettim, acaba gençliğin kişisel bakımına daha çok özen göstermesi için ille de uzaya mı gitmesi gerekiyor?
Axe Apollo Uzay Akademisi, Uluslararası Uzay Dairesi Space Expedition Corporation (SXC) işbirliğiyle tüm dünyada 75'ten fazla ülkede eşzamanlı düzenlenecek kampanya sonucunda 22 şanslı gence, uzay yolculuğu fırsatı sunuyor. Türkiye'den üç şanslı gencin Uzay Akademisi'ne katılma, bir Türk gencinin ise uzay yolculuğuna çıkma şansı yakalayacağı kampanya, mart ayında başlayacak. Katılmak isteyenlerin tek yapması gereken, www.axeetkisi. com ve www.facebook.com/ axeetkisi sayfalarını takip etmek.