İşte insanı şaşırtan, hatta allak bullak eden bir film. Bir yandan nefret ediyor ve çıkıp gitmek istiyor, öte yandan adeta büyülenmişçesine koltuklarınıza yapışıp kalıyorsunuz. Sanırım tarihin ülkemizde gösterilen ilk Endonezya filmi olan yapım, Galler doğumlu İngiliz sanatçı Gareth Evans imzasını taşıyor. İçerdiği şiddet ve vahşet öğelerinin artık kaçta kaçını ona maletmek gerekir, bilemiyorum. Ancak Uzakdoğu'ya ilgisi bilinen genç sanatçının, bu şiddet ülkesinden hayli gerçekçi bir kesit yansıttığı da düşünülebilir. Özetle, ülkenin başkenti Jakarta'nın banliyösünde, çirkin bir dev bina yasa dışılığın merkezi olmuş ve tümüyle tanınmış gangster Tama'nın yönetimine geçmiştir. Polis örgütünden bir komando takımı binaya sızıp bu amansız suç şebekesini çökertmeyi dener. Ve binanın içinde çarpışma başlar. Film birçok açıdan ilgiye değer. Öncelikle o bina tüm filme mekan oluyor ve baskın da hikayenin tümünü oluşturuyor. Böylece klasik trajedinin o altın kuralı devreye giriyor: Mekan, zaman ve tema birliği. Ama filmin klasik trajedilerin o 'soylu' tavrından son derece uzak, çağdaş bir kıyım öyküsü olduğu da açık. Öte yandan, bu tam anlamıyla bir şiddet senfonisi. Film boyu öldürülenlerin sayısı, bu alanda rekoru elinde tuttuğu varsayılan
Rambo veya
Die Hard- Zor Ölüm serilerini sanırım kat kat aşıyor. Belki temel bir farkla: Burada silahla öldürmenin yanı sıra, teke tek Uzakdoğu dövüşleri de var, hatta üste çıkıyor. Özellikle de ülkenin ulusal sporu olduğu bildirilen Pencak Silat. Hele finalde, gariban kılıklı katil Mad Dog'un (bu sporun büyük ustalarından Yayan Ruhian canlandırmış) silahını atıp, iki öfkeli kardeşe karşı yumruk ve tekmeyle dövüşmeyi seçmesi ve bunun doğurduğu o uzun (6 dakikalık), bale gibi koreografik dövüş, sinema tarihine geçmeyi hak ediyor.
TEHLİKELİ BİR FİLM
Ayrıca Endonezya'nın teslim olduğu kanunsuzluk, gangsterlik ve kaba güç kadar, ülkeyi sarmış yolsuzluk ve rüşvete boyun eğmiş polis manzaraları da gerçekten hazin. Ancak tüm bu mazeretler ve filmin tıkır tıkır işleyen aksiyon temposu, temeli saklayamıyor. Gerçi ahlak bekçisi gibi gözükmek istemem, ama hikaye öylesine ustalıkla kurulmuş ve öylesine işlek biçimde anlatılmış ki, sonuç olarak bir yerden sonra kendinizi tüm o cinayetleri onaylar durumda buluyorsunuz. Daha başta bir grup tutsağı en acımasız biçimde infaz eden manyak bir çete reisi ve adamlarının birer birer öldürülmesine kim karşı çıkar? Ama işte, filmin seyircisini neredeyse kitlesel bir kıyımı bağışlama, hatta içinden de olsa zafer çığlıkları atma noktasına getirmesi, sonuç olarak tehlikeli ve onaylanmaz bir tavır. Bilmem ne dersiniz?
BASKIN (Serbuan Maut The Raid: Redemption) **
Yönetim ve senaryo: Gareth Evans Görüntü: Matt Flanery Müzik: Aria Prayogi, Joseph Trapenese Oyuncular: Iko Uwais, Joe Taslim, Donny Alamsyah, Pierre Gruno, Yayan Ruhiyan, Ray Sahatapy Endonezya filmi.