65. Cannes Film Festivali, çarşamba gecesi başlıyor. Açılışta gösterilecek olan Wes Anderson imzalı Amerikan filmi
Moonlight Kingdom, aynı hafta bizde de gösterime girecek. Artık dünyayla aynı tempoda atan sinemanın nabzını, ülkemizde de tutmak mümkün. Eskiden böyle miydi? Yine de dünyanın en büyük festivalinin yeri başka. Ne Berlin veya Venedik, ne de Oscar'lar... Cannes, sinemanın parlak fasadı kadar, yaratıcı örneklerine de yer veriyor. Ve sinemanın magazinini olduğu kadar, sanatını da besliyor. Bunca yıldır tanıttığı yönetmenlerin, keşfettiği filmlerin sayısı hesaplanamaz bile. Bir Cannes ödülü, hatta sadece orada oynayıp dünyanın gündemine gelmek, kim bilir kaç kariyerin başlangıcı oldu. Ve burada neler neler keşfettik! Böylece 25. yıl, 40. yıl, 50. yıl derken, 65. yıl da gelip çattı. Neler var bu yıl? Kuşbakışı bakarsak, Kanadalı usta David Cronenberg'in son filmi, Juliette Binoche'lu
Cosmopolis,
Precious'un yönetmeni Lee Daniels'in
Paperboy'u ve bu yıl
Sığınak filmine bayıldığımız Jeff Nichols'un
Çamur filmleri, Amerikan cephesini oluşturuyor. David'in oğlu Brandon Cronenberg'in de bir başka bölümdeki
AntiViral filmi de, mesleğin babadan oğula geçtiğini gösteriyor! Fransa üç filmle yarışıyor: Ustaların ustası Alain Resnais'nin bizlere 90. yaş günü armağanı
Daha Birşey Görmediniz; ülkemizde de izlenen
Bir Peygamber'in yönetmeni Jacques Audiard'ın
De Drouille et d'Os ve bir süredir uzak duran Leos Carax'ın dönüş filmi
Holy Motors. Usta yönetmen Claude Miller ise kurgusunu bitiremeden öldüğü son filmi
Therese Desqueyroux ile yarışma dışı olarak karşımıza gelecek. Avusturyalı Michael Haneke, son filmi
Aşk'la bakalım hangi tabuları yıkacak bu kez... Alman Ulrich Seidl de aşkı anlatmış,
Cennet adlı son filminde... İngiliz usta Ken Loach,
Angel's Share- Meleğin Payı'nı sunarken, Avustralyalı John Hillcoat
Lawless- Kanunsuz, Yeni Zelandalı Andrew Dominik ise Brad Pitt'li
Killing Them Softly ile Anglosakson kültürü temsil edecek. İtalya'dan Matteo Garrone
Big House'la yarışırken, Belarus'tan Sergei Loznissa
Siste, Romanya'dan Altın Palmiyeli Cristian Mungiu ise
Tepelerin Ardında ile festivalde... Latin Amerika'dan iki film birden var. İkisi de Cannes ödüllü yönetmenlerden Walter Salles, Jack Kerouac uyarlaması
On the Road- Yolda, Carlos Reygades ise
Post Tenebras Lux'la Altın Palmiye peşinde olacak. Ayrıca yakın ülkelerden İranlı Abbas Kiarostami
Aşık Biri Gibi ve Mısır'dan Yousry Nasrallah ise
Savaştan Sonra ile yarışacak. Ya Türkiye? Ülkemiz bu yıl yarışmada yok. Teselliler ise yarışma dışı gösterilecek Fatih Akın belgeseli, Karadeniz'in çevre sorunları üzerine
Kirlenen Cennet... Rezzan Yeşilbaş'ın uluslararası kısa film yarışmasına seçilen
Sessiz filmi... Ve bir de festivalin katılan filmlerin dışındaki bir ustaya birkaç yıldır verdiği Altın Koç'u alacak olan Nuri Bilge Ceylan... Büyük bir terslik olmazsa, festivali yine izleyip sizler için yazacağım.