Bundan
12 yıl evvel, yani eşkina avının memleketi çeviren tüm sularda yasaklanmasından iki yıl önce, sandalı bağladığımız kayıkhanenin plastik masasının üstünde eşkina için takım hazırlıyorduk. Aynı zamanda kendisi de profesyonel balıkçı olan kayıkhane sahibiyle aramızdaki konuşmadan çıkmıştı iddia.
-
Hayırdır gençler, ne takımı hazırlıyorsunuz?
- Eşkinaya atacağız bu gece...
-
Eşkina mı? Ben 20 yıldan beri burada eşkina falan görmedim. Yakalarsanız benden de selam söyleyin.
- Var abi... Hem de burada.
-
Valla siz burada eşkina yakalayın, ben de ............ ...............!
- ?!!!
- Ama yakalayamazsanız bu sefer siz ............ ...............!
-
Anlaştık... Biraz daha geriye gidecek olursak; bu konuşmanın geçmesinden dört gün öncesine, eşkina avlamaya karar verdiğimiz zamana... Daha önce eşkinaya hiç çıkmadığımız için malumat toplamak amacıyla muhtelif kitaplara başvurduk. Zaman ve yer etüdü yaptık. Takımın nasıl olacağına, yem için ne kullanacağımıza karar verdik. Yer için kayıkhanenin önündeki dalga kıran, çok uygun görünmüştü bize. Sahilden 10 metre uzakta, bol kayalık ve yosunluktu. Temmuz ayında olduğumuz için zaman da uygundu. Yem için karides-teke ikilisinde kararsız kaldık ve iki kösteğin birine karides, diğerine teke takmaya karar verdik. Suyun temizliği konusunda da kendimize göre emindik. Çünkü av sırasında oltayı çekerken dipte iğnenin takıldığı denizyıldızını da gördük, kepçeyle teke alırken kepçenin içine giren denizatını da... Bunların olması en azından o civarda suyun temiz olduğunu da gösteriyordu.
TAŞ BALIĞI OLARAK DA BİLİNİR
Velhasılıkelam iddiaya girmek için her türlü sağlam veriye sahiptik ve girdik. Akşam saat 21.00 gibi çıktığımız dalgakırandan gece yarısı döndüğümüzde, elimizde iki tane 40 santimlik eşkina, iki tane de 20 santim boyunda ispari vardı. Lakin kayıkhane sahibinin de kendine göre iddiaya girmesinin haklı nedenleri vardı. Zira gerçekten de eşkina yok denecek kadar azdı. Bunun en önemli nedeni, kirlilik yüzünden eşkinaların Marmara'yı terk etmesi olsa da, onun kadar önemli olan diğer neden de balığın kafasında bulunan minik iki taş için soyu kurutulurcasına avlanmasıydı. Böbrek taşlarını düşürdüğü iddia edilen bu taşların ciddi bir ticareti vardı. (Bu ticaret hâlâ da tam gaz devam ediyor.) Bu iş 20 santimlik boynuzu için 2 tonluk gergedanı öldürmeye benziyor ki bu da bu dünyanın şahit olduğu bir vaka zaten. Bu ayarsız avlanma sonucunda 2002 ile 2006 arasında, eşkinanın her türlü avı su ürünleri sirkülerinde belirtilerek yasaklandı. 2007'de de balık kendini toplayınca yasak kalktı. Siz yine de genel balıkçılık adabı içinde oltanıza gelen eşkina, yarım kilo ve altındaysa onu nazikçe tekrar suya bırakın. Kafasındaki taş yüzünden 'taş balığı' olarak da isimlendirilen eşkinaya levrekle yarışan lezzetinden dolayı 'kaya levreği' de denir. Eti beyaz, yağlı ve çok lezzetlidir. Ortalama boyu 30 cm, ağırlığı 1-1,5 kilo civarındadır.
HAŞLAMASI DA ÇORBASI DA GÜZEL
Memleketin sayılı balık erbaplarından olan Sıtkı Üner der ki; "Eti çok lezzetlidir. Haşlaması, tavası, ızgarası, mayonezlisi, çorbası nefis olur." Ben de buna fırın güveci ekleyeyim, tam olsun. Ek olarak filetosunu aldığınız eşkinanın üzerine biraz tuz, karabiber, kırmızı toz biber, kekik ve kereviz tohumu serpip fırına koyun. Yanına ne açacağınız size kalmış artık.
KIŞIN DERİNDE YAZIN SAHİLDE
Memleketin her tarafında bulunur. Kayalık ve yosunluk yerlerde yaşar. Açıklarda ise, yine taşlık alan ve gemi batıkları, onu bulabileceğiniz ideal yerlerdir. Kışın derinlere iner, yazın sahildeki kayalıklara kadar gelir. O yüzden verimli avlanma zamanı haziran-ağustos aralığıdır. İstanbul'da bulabileceğiniz yerler; Boğaz yolu, Kadıköy - Bostancı hattı; Avrupa yakasında da Samatya, Yeşilköy, Avcılar, Büyükçekmece şeridi.
EŞKİNE OLTAYA NASIL GELİR ?
Eşkina, avlaması zor balıklardan biridir. Birinci sebebi, ses ve ışıktan hemen tedirgin olup uzaklaşması, ikincisi de avlanma alanının kayalık ve kovuklu olması. Eşkina avı, gece hava karardıktan sonra başlar ve gün ışık alana kadar devam eder. O yüzden gerekmedikçe ışık kullanmamak, kullanmak gerekiyorsa da ışık kaynağını denize doğru tutmamak gerek. Yerin dezavantajına gelirsek; eşkina yemi yuttuktan sonra eğer zamanında davranmazsanız en yakın kaya aralığına veya kovuğuna girecektir. Balığı oradan çıkarmak artık maharetinize kalmıştır zira çoğunluk oltaya asılarak balığı oradan çıkartacağını düşündüğü için misinayı kayalara sürterek kopartır. Ayrıca yanınıza balığı sudan çıkarmak için bir kepçe bulundurmanızda fayda vardır. Zira hacimli bir balık olduğu için kepçelemeden sudan çıkarmanız zor olacaktır. Zemin kayalık olduğu için benim tercihim, ışık takılabilen şamandıralı takımdır. Beden ölçüsünü de avlanma yerinin dip derinliğine göre ayarlamak gerek. Yem için ideal olanı canlı karides ve tekedir. Boru kurdu da iyi netice verir. Takımın kayalara takılma ihtimaline karşılık yanınızda üç-dört tane yedek takım bulundurmanızda fayda vardır.