Anadolu'nun
denize uzak küçük şehirlerinden biri. Burada yoksulluk içinde yaşayan, okulunu terk etmiş, henüz reşit olmamış bir genç. Ve ona 'kahraman' olacağını söyleyen ağabeyleri... Yer, zaman, kişiler fark etse de hikayenin başı da aynı, sonu da... Gazeteciler suikastlara kurban gidiyor, çocuklar katil oluyor, suçlular cezasız kalıyor. Geçen pazar günü ilk gösterimini yapan
Tetikçi, Türkiye'de bugüne kadar gerçekleştirilen suikastlere dikkat çekmeye çalışan, bir buçuk saatlik bir tiyatro oyunu. Uzun olsa da zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız politik bir tiyatro örneği bu. Hikayesi, Hrant Dink suikastına benzese de tek bir olayı değil de genel olarak bu topraklardaki 'suikast geleneği'ni anlatıyor. Genç oyuncu Barış Gönenen'in tetikçiyi, Türkan dizisiyle adını duyuran Özgürcan Çevik'in azmettiriciyi canlandırdığı oyunda, Eyüp Emre Uçaray, Güney Zeki Göker, Fatih Özkan, Özge Ertem, Gülce Oral ve Ararat Mor rol alıyor. İstanbul Beyoğlu'ndaki İkincikat Tiyatrosu'nda sahnelenen oyun, karanlıklar içinde başlayıp, aynı şekilde bitiyor. Zaten oyuncuların da isteği, izleyicilerin salondan "Bir şeyler yapmalıyız," düşüncesiyle çıkmalarını sağlamak.
Tetikçi'yi yazan ve yöneten Ebru Nihan Celkan için her şey Uğur Mumcu suikastıyla başlamış. 32 yaşındaki Celkan, o dönemde, bu olaydan nasıl etkilendiğini şöyle anlatıyor: "Benim ilk hatırladığım, mumlar yaktığım ve çocuk olduğum halde televizyon karşısında hüngür hüngür ağladığım politik cinayettir. Ve hep otomobili çalıştırıp, havaya uçma hissinin ne kadar kalleşçe olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum." Hrant Dink suikastında ise artık bir yetişkin olduğunu ve her şeyin ayırdına vardığını belirterek devam ediyor Celkan: "Bütün bunlar rastlantısal değil galiba, diye düşünmeye ve araştırmaya başladım. Gördüm ki 70'in üzerinde böyle suikast var. Aralarında sadece Mehmet Ali Ağca ve Ogün Samast, tetikçi figürü olarak bizim önümüze konuldu. Geri kalanlarıyla ilgili bilgimiz yok. Derin ve karanlık ilişkilerle ilgili bir şeyler biliyoruz ama sonuçta ceza alan kimse yok. Tüm bu cinayetlerin birbirleriyle bağlantılı olduğunu, hatta gelenek haline geldiğini fark edince, bununla ilgili bir şeyler yazmak gerekir, diye düşündüm."
BİREBİR HRANT DİNK SUİKASTİ DEĞİL
Ebru Celkan'ın 2007 Aralık ayında yazdığı, 2008'de Mitos- Boyut Yayınları 3. Oyun Yazma Yarışması Özendirme Ödülü'nü kazanan
Tetikçi, işin içinde genç bir tetikçi olduğu için Hrant Dink suikastına çok benziyor, ama Dink için yazılmış bir oyun değil. Oyunun yazar ve yönetmeni Celkan, nedenini şöyle anlatıyor: "Biz var olan bir gerçeği sahnede birebir kurgulamıyoruz. Yapmaya çalıştığımız, bu geleneğin iki taraflı kaynaklarını araştırmak. Birincisi devlet neden böyle bir şey yapmak istiyor ve neden tetikçileri koruyor? İkincisi, bir çocuğu tetikçi yapan şartlar nasıl oluşuyor? Bu Hrant Dink için de Bahriye Üçok için de Uğur Mumcu için de Abdi İpekçi için de Sabahattin Ali için de aynı şekilde oluşuyor. Birebir örtüşmesi sınırlayıcı." Celkan, fazla cesur olduğu yönündeki eleştirileri kabul etmiyor: "Benim yapmaya çalıştığım, daha fazla sorumluluk almak ve aldırabilmek. Örneğin bu çocuklara eşit eğitim hakkı verebilir, karınlarını doyurabilir, düşünebilecekleri ortamı sağlayabilirsek, bunlar olmaz."
TETİKÇİ HİÇ KONUŞMUYOR
Oyunda 17 yaşındaki tetikçiyi canlandıran Barış Gönenen, 90 dakika boyunca neredeyse hiç konuşmuyor. Gönenen, "Konuşmadan bir değişimi anlatmak, bana çok şey kattı," diyor ve ekliyor: "Şimdiye kadar canlandırdığım rollerden çok farklı. Eylemi gerçekleştiren, ama çok da fikri olmayan Umut'u canlandırıyorum. Zor bir rol. 22 yaşındayım ve yaşım gereği tek vakıf olduğum suikast, Dink suikastı. Bu olayı daha iyi anlamak için çok şey okudum."
BÜYÜK BAŞLAR PLANI YAPAR, TETİKÇİ UYGULAR
Yönetmen Celkan, oyunda hep politik duruşu olan, suikastlara duyarlı oyuncuları tercih etmiş. Azmettiriciyi canlandıran Özgürcan Çevik bu karakteri şöyle anlatıyor: "Büyük başlar planı yapar, Umut gibi tetikçiler uygular. Benim oynadığım karakterdeki adamlar da o ortamı sağlar. Umut'u fiziksel ve psikolojik olarak suikasta ben hazırlıyorum." Çevik, Ankara Sanat Tiyatrosu kökenli bir oyuncu; bir buçuk yıldır İstanbul'da yaşıyor: "İstanbul'a Türkan dizisi için geldim. (Dizide Türkan Saylan'ın kocasını canlandırdı.) Ondan sonra gelen teklifleri geri çevirmek durumunda kaldım. Çünkü kişisel kariyer planlamamda, yer aldığım projelerde mutlaka toplumsal bir durum olması gerekir. 28 yaşındayım; 80 sonrası doğanların apolitik olduğu yönünde bir kanı var. Kısmen katılıyorum ve bir şeyler yapmak gerekiyorsa, benim işim de oyunculuksa, bunu işimle yapmam gerektiğini düşünüyorum. Oyuncunun görevi, izleyicinin o oyundan bir şeyler almasını sağlamak. Dünyanın değişmesi adına çok ufak da olsa bir şeyler yapabiliyorsam, ne mutlu. Bu nedenle, bu rol teklif edildiğinde mutlu oldum. Çok da fazla düşünmedim açıkçası. Hrant Dink cinayeti şablon olarak kullanılsa da bütün faili meçhul cinayetleri deşifre eden bir oyun aslında. Benim tam da yapmak istediğim işti."
ANKARA'DA SUİKASTLARA KAYITSIZ KALINMAZ
Özgürcan Çevik, Ankara'da büyümenin bu gibi olaylara farklı bakış açısı kazandırdığını söylüyor: "Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink suikastları... Bunların hepsini Ankara'da daha farklı yaşıyorsunuz, olayın daha göbeğinde oluyorsunuz. Politikaya hiçbir zaman kayıtsız kalmadım. Ayrancı Lisesi'nde okurken, 1 Mayıslarda okula kimse gitmezdi. Öğretmenlerimiz eylemlerde olurdu. Yaşayarak öğrendim."