Onur Ünlü'yle uzun zamandır flört halindeydik. Yani onun komedi anlayışıyla, benim eleştiri anlayışım demek istiyorum. (Yoksa tipim değil!)
Polis filmindeki kıvılcımları sezip sevmiş, ama tam bir başarıdan uzak olduğunu düşünmüştüm.
Çocuk'u görememiştim, ama o da zaten bu filmi kabullenmemişti.
Güneşin Oğlu'ndan gerçek anlamda nefret etmiştim.
Beş Şehir ise sempati duyduğum bir film oldu, ama üzerine yazma fırsatım olmadı. TRT'de oynayan ve kimilerince pek beğenilen
Leyla ile Mecnun dizisini ise izleyemedim. Taze Adana ödüllü son filmiyse, kesinlikle şunu kanıtladı bana: Onur Ünlü benim adamım değil. Ve artık onu izlemek için çaba harcamayacağım. Bu kara komedi denemesi, tüm ailesinin tanık olduğu bir cinayet işleyip, kendisinden çok genç karısını kıskançlık nedeniyle öldüren bir adamın öyküsünü anlatıyor. Öyle sıradan biri de değil; bir üniversite profesörü. Aile şok geçiriyor ve babalarının aleyhine tanıklık etmiyorlar. (O da zaten onlar tarafından görüldüğünün farkında değil!). Sonra birkaç cinayet daha geliyor; kimi uyduruk, kimi sahici olan... Ama polis katili/ katilleri bir türlü yakalayamıyor. Üstelik cinayetlerden birine ortak bile oluyor! Komediyi, hele karasını çok severim. Tüm zeki insanlar gibi. (Bir şey değil. Yani kendi kendime teşekkür ediyorum!) Bu filmi sevmemem de bu türden hoşlanmadığım için değil. Ahlaki nedenlerden de değil. Yani birçok yerde ağza alınmayacak küfürlerin, hele o toplumsal düzeyde insanlara söyletilmesinden de değil. Tüm bunlar, olsa olsa filmi son derece bayağı kılıyor, grotesk yapıyor. Ama ben elbette sansürcü değilim ve bu durum benim için sorun değil ama yazar/yönetmen için elbette olmalı!
ÖZGÜN GÜLDÜRÜ UNSURU YOK
Ayrıca filmde polisimizin böylesine beceriksiz, hatta suça ortak gösterilmesi de sorun değil. Amerikan TV dizilerini birazcık izleyenler neler neler görüyor! Filmin finalde, adaletin yerini bulup suçluların cezalarını çekmesi ilkesine sırt çevirmesi de beni ırgalamadı. Çünkü gerçek hayatta öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Beni asıl rahatsız eden şey, filmin genelindeki zevksizlik ve kabalık oldu. Onur Ünlü aklına gelen her şeyi adeta torbaya doldurmuş, hiçbir akıl, zevk ve sağduyu süzgecinden geçirmemiş. Doğrudur; gerçek mizah saygısızdır, edepsizdir, hatta yıkıcıdır. Ama gerçekten özgün bir güldürü malzemesine dayanırsa... Buradaysa o malzeme yok. Yani gerçek anlamda güldüren hemen hiçbir şey yok. Bir-iki espri, kimi oyunculuklar, birkaç absürt durum, gerçeküstücü an... Hepsi bu. Bu kadarı yeterli mi? Bence kesinlikle değil. Ve bu yıl Adana ve Antalya festivallerinin büyük galiplerinin ilerde hayırla anılacağını hiç sanmıyorum. Türk sineması, birkaç doruğun yanı sıra gerçekten kötü bir yıl geçiriyor. Bakalım arkası nasıl gelecek?
CELAL TAN VE AİLESİNİN AŞIRI ACIKLI HİKAYESİ *
Yönetim ve senaryo: Onur Ünlü /
Görüntü: Vedat Özdemir /
Müzik: Atilla Özdemiroğlu /
Oyuncular: Selçuk Yöntem, Bülent Emin Yarar, Ezgi Mola, Tansu Biçer, Güler Ökten, Türkü Turan, Köksal Engür, Cengiz Bozkurt, Alpay Şayhan / Eflatun Film