Tasarımcıların
sonbahar-kış 2011 koleksiyonlarını sergilediği moda defileleri, geçtiğimiz hafta düzenlenen New York Moda Haftası'yla başladı. Londra ayağıyla devam eden 'moda turnesi'nin şu andaki durağı ise Milano. Kış koleksiyonlarının sunumu, önümüzdeki hafta Paris'te gösterilecek defilelerle son bulacak. Moda haftalarının en ticarisi ama sektöre satış anlamında en çok yön verenlerden biri olan New York Moda Haftası'na, her yıl yaklaşık 230 bin kişi katılıyor. Hafta boyunca şehirde 450 milyon dolarlık ekstra harcama gerçekleşiyor. Geçtiğimiz sezona kadar şehrin ünlü Bryant Park'ında kurulan çadırda gerçekleşen defileler, anlaşmazlık sonucu iki sezondur Lincoln Center'da yapılıyor. Tabii birçok tasarımcı kendi özel mekanını tercih etmeye de devam ediyor.
KOLAY GİYİLEBİLEN PARÇALAR
New York'taki defilelerde bu yıl en çok öne çıkan değişiklik, silüetlerdeki rahatlamaydı. Birçok tasarımcı, kolay giyilebilen giysilere ve nispeten bol kesimlere yönelmiş; modanın 'sıska'lık takıntısına karşı koyarcasına bütün toplumu kucaklamayı seçmişti. Podyumlarda kolay giyilebilen, dolayısıyla da kolay satılabilecek parçalar göze çarpıyordu. Yine satış odaklı yönelindiği tahmin edilen bir diğer trend de, tek parçalardaki artıştı. Toplam bir görünümdense altlı üstlü ve rahat kombinlenebilen parçalar, koleksiyonların ortak dilini oluşturuyordu: Kriz geçmişti ama, kıyafetler satılmak için yapılıyordu. Tasarımcıların hayalindeki incecik kadınların sayısı azdı; onlar da sektörü döndürmeye yetmiyordu. Artık kıyafetlerin herkes tarafından giyilmesi gerekiyordu: Bollaşma şarttı. New York Moda Haftası'nda öne çıkan diğer trend, olay ve isimlerse şunlardı:
UZAYAN ETEK BOYLARI
Eteklerin boyuyla ilgili tam bir 'tasarım birliği' söz konusu değildi aslında. Tasarımcıların kimi diz boyunu, kimi yerleri süpüren uzunluktaki boyları tercih etmişti. Ama yine de en yaygın boy, baldır hizasıydı. İki sezondur uzayan etek boyları ve bu kış boyunca alıştığımız kloş etek trendinin, devam edeceği hissediliyordu.
KÜRKTEN VAZGEÇİLEMİYOR
Bu kış patlama yaşayan kürk modası, ne yazık ki gelecek kışa da sarkıyor. Sadece dış giyimde değil, yakalarda, kollarda da kullanılmıştı kürk. Kürk atkıların yanı sıra çantalarda, eteklerde bile vardı!
ALEXANDER WANG
Amerikan modasının genç dahisi Alexander Wang, New York Moda Haftası'nın en çok ilham veren defilelerinden birini gerçekleştirdi. Asimetrik kesimler, pelerin elbiseler, motorcu pantolonları, şifon smokin gömlekleri, pantolonları, satın almacıların listesinde üst sıralara yazıldı. Wang, moda haftası sırasında şehrin Soho bölgesinde açtığı mağazasıyla da gündemdeydi.
AMERİKAN KÖKENLERİNE DÖNÜŞ
Biraz Western, ama daha çok Amerikan yerlilerinin izleri, koleksiyonların birçoğuna ilham kaynağı olmuştu. Özellikle Navajo yerlilerinin kullandığı battaniyelerin desenleri, birkaç sezondur sokak modasında etkilerini hissettiriyordu zaten. Güneybatı Amerika'dan esinlenilmiş kazaklar, hırkalar ve ceketler, Amerikalı gençlerin vazgeçilmezlerindendi. Bu akıma Proenza Schouler başta olmak üzere Jason Wu gibi tasarımcıların da ayak uydurduğunu, Amerikan yerlilerinin kültürünün bizleri daha da saracağını görmüş olduk.
EKOSE
90'ların en öne çıkan trendi ekose, farklı renkler ve uygulamalarla New York'un gözde desenlerindendi. Thakoon, Rag&Bone, Olivier Thyskens'li Theory ve Joseph Altuzarra, ekoseden medet uman ve hedefi doğru tutturan isimlerdi.
KIRMIZI
İstanbul Fashion Week'te de öne çıkmıştı, kırmızı. New York Moda Haftası'nın da en çok dikkat çeken renklerinden oldu. Prabal Grung, Rodarte, Bcbg MaxAzria, Marchesa ve Michael Kors kırmızıyı kullanmıştı.
90'LAR DEVAM EDİYOR
90'lı yıllar, grunge akımının etkileriyle podyumlardaki yerini buldu. Olivier Theyskens (Theory), Anna Sui, Thakoon, Joseph Altuzarra ile Rag&Bone ekose, dantel, tül elbiseler, file, deri ve kadifeyle grunge'ı koleksiyonlarına taşıyan isimlerdendi.
HAFTANIN EN İYİLERİNDEN
Son zamanlarda
Black Swan filminin bale kostümleriyle de adlarını duyuran Kate ve Laura Mulleavy kardeşlerden kurulu Rodarte'nin koleksiyonu haftanın en iyilerindendi.
Vogue'un Yayın Yönetmeni Anna Wintour'un "Alexander McQueen ve John Galliano'nun yolunda ilerliyorlar," diyerek tam destek verdiği kardeşler uzun elbiseleri, çiçek işlemeleri, yüksek belli pantolonları ve tulumlarıyla öne çıktılar. İpek, şifon ve dantel ağırlıklı çalışan Rodarte, ilk kez palto da gösterdi, çok da iyi etti.
1 MİLYON DOLARLIK DEFİLE
Marc Jacobs'ın ortağı Robert Duffy'nin kendi sözleri, bunlar. Belki özellikle aktardı, belki ağzından kaçırdı. Duffy, 500 davetlinin izlediği, 50 kuaför, 35 makyajcı ve 70 giydiricinin çalıştığı defilenin maliyetinin en az 1 milyon dolar olduğunu söyledi. Yani saniyesi ortalama 1750 dolara denk geliyordu.
RALPH LAUREN
Haftanın bir diğer gözde defilesi de Ralph Lauren'a aitti. Kendinden hiç beklenmeyen bir manevrayla, kırmızı halıya uygun elbiseler de tasarlayan Lauren'ın ilham kaynağı, Uzakdoğu'ydu. Siyah ağırlıklı koleksiyonda yeşil, kırmızı ve mor da göze çarpıyordu. "1930'lar, Art Deco ve Çin etkisini modernleştirmeye çalıştım," diyen tasarımcının kadife elbiseleri uzun süre akıllardan çıkmadı.
BECKHAM'IN YERİ SAĞLAM
Victoria Beckham artık kendini iyiden iyiye bir moda tasarımcısı olarak belletti. Bütün tasarımcılar gibi kalıplarda genişlemeye giden Beckham'ın koleksiyonu yine beğenildi, Rodarte gibi ilk kez girdiği dış giyim kulvarında da başarılı bulundu.
MICHELLE OBAMA
Devlet yemeğinde İngiliz modacı Alexander McQueen'in bir tasarımını giyerek Amerikalı tasarımcıları gücendiren first lady, moda haftası boyunca çok konuşuldu. Bunda hem tasarımcıların yorumlarının hem de Obama'nın stilini işleyen
Everyday Icon: Michelle Obama kitabının etkisi vardı.
30. YAŞINI DOLDURDU
Amerikan modasının etkin isimlerinden tasarımcı Michael Kors, markasının 30. yaşını, yıldönümüne yakışır bir defileyle kutladı. 'Giyilebilir, rahat zarafet' olarak tanımlanan koleksiyonda elbiseler, pantolon takımlar, paltolar öne çıktı.
OSMANLI İZLERİ
Oscar de la Renta'nın 'zenginlik' kokan koleksiyonundaki jakarlı ceketler için Osmanlı esintileri yorumu yapıldı. Özellikle gündelik kıyafetlerinde, işlemelerin de yardımıyla şatafata ağırlık veren de la Renta'nın koleksiyonu için 'Türk lokumu' yorumu yapıldı.
ULAŞILABİLİR LÜKSE TAZE KAN
Nina Ricci'nin yetenekli bay Olivier Theyskens'i, ünlü Theory markasının kreatif direktörü olduktan sonraki ilk koleksiyonunu, bu moda haftasında sundu. Heyecanla beklenen defilede de, umutları boşa çıkarmayacağını kanıtlamış oldu. Genç couture üstadı, gotik tarzını da ekleyerek tasarladığı Theory markasında 'ulaşılabilir lüksün en harika hali'ni sundu. Terziliği kuvvetli parçalar, salaş ceketler, etek ve pantolonlar, uzun paltolar, renkli kadifeler ve transparan kumaşlarıyla Theyskens'li Theory, daha ilk sezondan satın almacıların da favorisi oldu. Siyah dantel elbisesi, jakarlı eteği ve uzun paltoları, koleksiyonun hit parçalarıydı.
New York'tan çıkan diğer trendler:
Kapri pantolonlar
Dantel
Derinin farklı kullanımları
Kadife
Mavi tonları
Pilili etekler
Kalem etekler
Püskül
Geniş paçalı pantolonlar
Lüks dış giyim
Önü kısa, arkası uzun etekler
Dokulu kumaşlar; ipek, metalik, kadife
El bileğine takılan, bağlanan minik çantalar
Şapkalar
1970'ler
Erkeksi kıyafetler
Bordo, lacivert ve devetüyü, New York'un renkleriydi. Kırmızı her yerdeydi. Kobalt mavisi, turuncu ve yeşile de sık rastlandı.