Modayı
ve genç Türk tasarımcılarını takip ediyorsanız, Özlem Ahıakın ismini duymamış olamazsınız. Ahıakın, ipek ağırlıklı giysileri ve en çok da tulumlarıyla biliniyor. Bir de
Aşk-ı Memnu fırtınası sırasında dizide Nebahat Çehre'nin giymesi için yaptığı kıyafetlerle. Kış koleksiyonunun çekiminde model olarak kullandığı ve "Tam bir Özlem Ahıakın kadını," dediği Saadet Işıl Aksoy'un gala kıyafetleri de genelde onun elinden çıkıyor. Henüz İstanbul Moda Haftası'nda defile yapmıyor Ahıakın. Hem "Henüz benim beklentilerimi karşılayacak bir geri dönüş yaşandığına inanmıyorum," diyor, hem de kendini biraz daha geliştirmesi gerektiğini düşünüyor: "Evet, sanırım iyi şeyler yapıyorum. Ama bunu benim söylemem doğru olmaz. O yüzden herkesin kendine 'tasarımcı' dediği bir zamanda, kendimi 'moda tasarımcısı' olarak tanımlamak istemiyorum henüz. Bu, yılların tasarımcılarına da ayıp olur. Herkesin 'Ben moda tasarımcısıyım,' demesini, her şarkıcının kendini 'sanatçı' ilan etmesine benzetiyorum." Bu yüzden de dört yıllık markasını minik adımlarla geliştirmeye odaklanmış. Kanada merkezli moda akademisi La Salle mezunu tasarımcının giysileri şimdilik Galata'daki kendi mağazasında, Bilstore'larda ve Midnight Express mağazalarında satılıyor. İzmir'de ise Tuval'de bulunabiliyor. 22 Aralık'ta başlayacak Galatamoda Festivali'nde de yer alacak olan Ahıakın, ipek elbiseleri, tulumları ve mutlaka sırtı dekolteli veya detaylı kıyafetleri, kişiye özel tasarımlarıyla adından söz ettiriyor.
- Modaya nasıl adım attınız?
- Aslında ailemde tekstille uğraşan yok. Babam inşaat mühendisi, annem de öğretmen. Yalnız annem eskiden çok kıyafet yaparmış. Hatta defile bile düzenlemiş. Ben de La Salle'de iki yıl moda tasarımı, üzerine de moda ticareti okudum. Mezun olduktan sonra iki yıl boyunca bir çocuk markasında çalıştım.
YURTDIŞINA ÖZEL DİKİM YOLLUYOR
- Çocuk koleksiyonuyla modaya adım atmanın getirileri var mı?
- Çocuk oldukça kısıtlayıcı bir alan. Kalıp ve beden olarak da zor. Zevkliydi tabii ama sanırım artısı, fonksiyonun önemini iyice anlamam oldu. Çocuklar rahat etsin, düşmesin diye dikkat ettiğimiz detay mantığını bugün de farklı şekillerde kullanıyorum. Kıyafetin kullanışının en az estetik kadar önemli olduğunu iyi biliyorum.
- Halen atölye ve showroom olarak da kullandığınız butik, daha önce bir vintage mağazası gibiydi.
- Evet. 2007'de açıtım İkon'u. Başlarda vintage ürün de satıyordum. Ama benim tasarımlarıma olan ilgi arttıkça, vintage ürünleri tamamen kaldırdım.
- Modaseverlerle ilk buluşmanız, Galatamoda'da oldu sanırım. Bu tür etkinliklerin genç tasarımcılar için faydalı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Evet, çok faydalı oluyor. Bir kere müşterilerle tanışıyorsunuz. Benim tanınmam da Akaretler'de Galatamoda ile olmuştu. Galatamoda'nın felsefesi daha hesaplı tasarımların modaseverlerle buluşması olsa da, ben farklı bir yöntem uyguluyorum. Çünkü oraya gelen herkes beni tanımıyor. Yanlış tanınmamak, markamı doğru tanıtıp konumlandırmak için de, hesaplı özel ürünler yerine kendi koleksiyonumu sunuyorum. Neticede bütçesi uygun olan insan, bir şeyi beğeniyorsa para vermekten çekinmiyor. Yeni sezonumu sınıyorum, 'Alan alsın,' diye düşünüyorum.
- Galatamoda'nın ardından isminizin duyulması ise dizilerle oldu...
- Evet. Özellikle
Aşk-ı Memnu ve
Samanyolu dizilerinde kıyafetlerim çok kullanıldı.
Aşk-ı Memnu'da Nebahat Çehre'nin çok sayıda kıyafetini yaptım. Yayınlanan her bölümün ardından telefonlar alıyorduk. Dizi iki yıl sürdüğü için insanlar artık kıyafetlerimi tanımaya da başlamıştı. Nebahat Çehre'ye halen gündelik hayatı için tasarımlar yapıyorum. Bir de Saadet Işıl Aksoy, tasarımlarımı sık tercih ediyor.
- Özlem Ahıakın markasını nasıl tarif edersiniz?
- Kişiselleştirmeyi seven, tarzını oturtmuş, ne istediğini çok iyi bilen, sırf trendler ve birkaç kişide gördü diye alışveriş yapmayan kadınların markası. Kıyafetleri birkaç kez değil, yıllarca kullanmayı becerebilen, kalabalık ve göz yoran şıklıktan kaçınan, şıklığı ince detaylarla vurgulamayı seven ve bilen kadınların markası. Daha çok 20 yaş ve üzerine hitap ediyorum. Turist müşterilerim de çok. Her yıl gelip sekizer 10'ar parça alıp giden sadık müşterilerim var. Özel dikim yapıp yurtdışına yolladığım da çok oluyor.
- Modaya ve moda tasarımına yaklaşımınız nasıl peki?
- En önemlisi, giyilebilir olması. Askıda da beğenilsin ama giyildiğinde de çok güzel duran kıyafetler yapmaya çalışıyorum. Kumaşı, dikişi ve kalıbı en önemli unsurları. Ayrıca zamansız tasarımlar olmalı; birkaç sezon değil, yıllarca giyilebilmeli. Bunlar doğru olmadığı zaman tasarım çok iyi olsa da kendini ifade edemez. Artık birçok şey yapılıyor. O yüzden doğru bir sivrilme noktası bulup ona yoğunlaşmak ve farklılaşıp aradan sıyrılmak gerekiyor.