Herkes biraz Macbeth biraz da Hamlet'tir! Macbeth ve Hamlet gibi trajedi karakterleri aracılığıyla, kendimiz ve yaşam bilgimizi genişletir, öz benliğimizle yüzleşiriz!
Adana B.B. Başkanı Zeydan Karalar da böyle biri; şov yaparken rezil oldu...
'Utanmıyorum, öyleyse varım' dedi yandaş gazeteciyle halıda poz verirken!
Hatasını da başkasına yıkmaya kalktı!
Utanmadan 'benim makam odam Adana'mın sokakları ve insanlarımın yanıdır' dedi.
Adanalıya değer vermezken hem de!
Adam numaracı, üstelik yüzü de kızarmaz; utansa böyle yapmazdı.
Çünkü o avukat kendi personeliydi...
Başkan istese haciz işlemini durdurabilirdi!
Durdurmadı!
Bunu şov için kullandı!
Tabii hem kendini hem de Adana'yı rezil etti.
Koltuğunun hakkını veremedi!
Vasatcı, kankacı, cukkacı diye tarif edilenler var ya; Zeydan da onlardan biri gibi.
Adam borç da ödemiyor!
Ancak mazeret üretiyor!
"Borç önceki başkanınmış da!" "Para yokmuş da falan, filan!" Hadi ordan!
Böyle savunma mı olur?
Orası devamlılık arzeden bir makam!
Başkanlığa talip olan biri belediyenin borçlarını da bilir, işe öyle koyulur!
Sen Seyhan'da borç bırakmadın mı?
Hacizi hükümete nasıl mal edersin?
Bu adamın her şeyi yalan!
Tıpkı Sahra Hastanesi gibi...
Fuar alanına aldığı yataklar için trilyonlar harcadı...
O paranın küçük bir kısmıyla alt yapı şirketlerine olan borçları ödeyebilirdi.
Koltuk da gitmezdi.
Oğlu ile anılan afişçilere milyonlar ödemese yine borçlarını tıkır tıkır ödemişti!
Yandaş gazete ve tv'lere milyonlar akıtmasa belediyenin kuruş borcu kalmazdı.
Adam vasatçı...
İşi sadece idare ediyor!
Hizmet değil, şov yapıyor!
ASKİ'de işten çıkardığı 700 çalışanın tazminatlarını bile hala ödemedi!
Çalışanların mesailerini vermedi!
Zoraki çalıştırılanlar da var!
SGK yetkilileri ne yapar?
Niye bunlara göz yumar!
Durduk yerde su sayaçları değişti.
Kime kıyak çekildi acaba?
***
Paralel İhanet Çetesi yalanda, iftirada ve algıda uzmandır!
Bir de ömür çalmada!
Röntgencidirler; milletin yatak odasını dikizlemeyi severler!
Sapıktırlar yani!
Fetullah Gülen'in Kırklareli merkez cami imamlığı sırasında tuvaletçiyle yaşadığı ahlaksız ilişkiyi yazmaya kalkan gazeteciyi ifşa olmasın diye örgüt öldürdü!
Domuz bağı yaptıkları gazeteci Meriç'in cesedini ağırlık bağlayıp denize attılar...
Ama Allah büyük!
Ceset batmadı...
Balıkçıların ağlarına takıldı...
Gazeteci Haydar Meriç'in cesedini Tarkim Havacılık'ın sahibi Faruk Bayındır helikopterinden denize atmıştı...
Millet ağlarken bunlar hep alem yaptı!
Darbeden bir yıl önce yani 28 Temmuz 2015'te yazmıştım şeytanın uşaklarını...
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası eski Başkanı Kemal Karaküçük yargılandığı 3. Ağır Ceza Mahkemesince "Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme" suçundan 8 yıl 9 ay hapse mahkum oldu.
Karaküçük, Suruç katliamında 32 gencin öldürüldüğü gece, yine DEAŞ'ın iki polisimizi uyurken şehit ettiği günlerde bağ evinde sazlı sözlü bir eğlence düzenlemişti.
O eğlencede kimler yoktu ki...
Biri Yurtta Sulh Whatsap hattının yöneticisi firari Albay Uzay Şahin'di...
FETÖ'cü o albay darbe gecesi 'önünüze kim çıkarsa kafasına sıkın' diyen kişiydi.
Ne hikmetse Kemal Karaküçük'ün davası tam dört yıl sürdü!
Bu gün Maraş'ta herkes;
"En büyük davalar bundan çok önce bitti. Bu dava tam dört yıl sürdü. İşini BAM'da da çözer bu adam!" diyor.
BAM'daki davayı dört gözle takip edeceğimiz notunu biz buraya düşelim de!
Ne olur, ne olmaz!