Bedel ödemeleri gerek!
Bir bedel ödetmeli bunlara…
Ki bir daha aynı haltı yiyip milleti kışkırtmasınlar.
AK Parti teşkilatındaki kriptolar ve 'seçimi tanımıyoruz' diyerek halkı galeyana getirmeye çalışan FOX TV'nin o iki elemanı.
Muhalif olma yerine kışkırtıcılık yapan bu televizyonun ruhsatı da iptal edilmeli.
Sözcü, Cumhuriyet ve Oda TV'ye de bir yaptırım uygulanmalı.
Basın özgürlüğünün işgal güçlerine yol verme özgürlüğü olmadığını anlamalılar.
Basın özgürlüğü halkı farklı yönlerde kışkırtmak da değildir.
Basın özgürlüğü, medya gücünü kullanarak, halkı iktidara karşı isyana çağırmak da değildir.
Basın özgürlüğü diyerek, milli menfaatler ayaklar altına alınamaz.
Basın özgürlüğü, ikbal uğruna, milleti birbirine düşürmek de değildir.
Bu sorumsuzlara büyük cezalar verilmeli.
Verilmeli ki Hanya ile Konya'yı anlasınlar.
Bu konuda Avrupa'yı örnek(!) almalı.
Daily Sabah'ın Avrupa Parlementosu'na girişini onlar yasakladı.
Peki kusuru neydi?
Hollandalı AP üyesi Jeroen Lenaers'in keyfine öyle geldi çünkü!
Şaka tabii.
Onlar gibi yapalım demiyorum.
Onlar faşist.
Fikir özgürlüğü tamam.
Tamam da yakıp yıkmak için millete 'sokağa çıkın' denilir mi hiç?
***
Bunlar sandık gününe kadar kafa karıştırıp durdular.
Şer güçler puştlarla birlik oldu.
Ama kaybettiler.
Arada 1,5 milyona yakın oy farkı var.
Kemal efendi hâlâ YSK'nın seçimlere gölge düşürdüğünü söylüyor.
Ne gölgesi Kemal?
Gölgeleyen sensin, sen!
Meclis'te ayak ısırıp burun kırdınız…
Yalanlarla milletin aklını karıştırdınız, Ama milleti inandıramadınız.
Onun için kaybettiniz Kemal.
Hem de dokuzuncu kez.
***
FETÖ, PKK, CHP ve
HDP el ele verdi,
ABD, Almanya, Hollanda ve
Avusturya da onları destekledi.
Atlarıyla itlerini milletimize saldırdılar…
Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden faşistler
'hayır' çıkması için çok uğraştı.
Fetullah Gülen ise 'hayır' için dolar dağıttı.
Densizin biri
'eyalet' lafı etti.
Ona da kurtarıcı gibi sarıldılar…
Ama hiçbiri sökmedi…
Kemal kabul etmese de yine yenildiler.
***
Ertuğrul Özkök, FOX TV'de 28 Şubat tarzı analizler yaptı.
Fatih Portakal ve İsmail Küçükkaya sürekli olarak 'referandum şaibeli' algısını işledi.
Milli iradeye saldırdılar.
Sonucu sabote etmeye çalıştılar.
Açıkça provokasyon yaptılar.
İkinci Gezi kalkışması için hayırcıları sokağa çağırıp tencere tava çaldırdılar.
Günlerce
'tek adam' yalanını yazıp konuşan bunlardı.
'Diktatör' diyenler de.
Gerçekleri gizleyip yalan konuştular.
Kısacası
'hayır' için kırk takla attılar.
Kılıktan kılığa girdiler.
Lokantaların, muhtarlıkların ve iş yerlerinin kapatılacağı yalanını savurdular.
Tayyip Erdoğan'a duydukları nefreti böyle kustular.
Ama millet onları takmadı.
Yine
'Erdoğan' dedi.
AK Parti içindeki gizli FETÖ'cülerin, 'hayır'a çalıştığı ortada.
Mersin ve
Adana'dan da oy çıkmadı.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Hüseyin Sözlü, 'hayır'ı destekledi.
Sözlü'nün yakın akrabası Erdoğan'ı hedef alan bir klip bile yaptı.
Velhasıl Mersin ve Adana
Akşener'e çalıştı.
Darbenin siyasi ayaklarından biri olan Akşener'in işi bitmişti oysa.
Şimdi harç bitti arkadaş…