İlk mitingler hep önemlidir.
Katılıma bakarlar.
Alandaki ilgiyi okurlar.
Alanın heyecanını ölçerler.
Mitingin nabzı da önemlidir.
Her şeye bakılır yani…
Referanduma ışık tutması bakımından CHP'nin Adana mitingi önemliydi.
'Türkiye'yi böldürtmeyeceğiz' adıyla Erdoğan'a gönderme yapan Kemal Kılıçdaroğlu yeri göğü inletecekti güya…
Ama fısladı.
Bölen kendisi oldu.
Adana özellikle seçilmişti.
CHP'li ilçe belediyeleri var.
Yine CHP'li Hatay Büyükşehir de, Adana'ya yakındı.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı'nın kadrolu bir Erdoğan düşmanı olması onlar için avantajdı.
Kent FETÖ'nün üssüydü…
Operasyonlar sürüyordu.
Bu CHP'nin lehine olabilirdi.
Bu hususlar mitingi hem kalabalık hem de canlı yapardı.
Aladağ'da yanarak ölen 12 can mitingin de can damarıydı.
Oradan başlayacak bir tarikat tepkisi dalga dalga yurda yayılabilirdi.
Dolar da çıkıştaydı…
Yani 'tam sırası' dediler…
Ama…
Olmadı…

***

Hazırlıklar günler öncesinden başladı.
Afişler asıldı.
Çığırtkanlar dağı bayırı gezdi.
Çevre illere haber salındı.
Mitinge en az 100 bin kişinin katılması planlandı…
Belediyeler seferber oldu.
CHP'li başkanlar çalışanlara 'beş kişi getirme' şartı koştu.
Atılmakla bile tehdit edildiler.
Yine de ne olur ne olmazdı.
Fiyasko yaşanmaması için Mersin'den, Niğde'den, Osmaniye'den, Gaziantep'ten, Hatay'dan ve Adıyaman'dan otobüslerle Adana'ya adam taşındı.
Buna rağmen mitinge katılım çok çok az oldu.
Polis kayıtlarına geçen rakam 30 bindi.
CHP Adana mebusu Zülfikar İnönü Tümer bile bu rakamın üstünü telafuz edemedi.
30 bin rakamı aynı zamanda Kemal Kılıçdaroğlu'nun millet nezdindeki itibarının göstergesi oldu.
Katılımın az oluşu CHP'nin referandumu kaybettiğinin de ilanıydı.

***

Her yılın 13 Mart'ın da Dikmen sırtlarındaki Harbiye'de bir tören olur.
Törene yapılan yoklama damgasını vurur.
'1283', Atatürk'ün Harbiye'deki apolet numarasıdır.
Törendeki komutan '1283' dediğinde, salonu dolduran Harbiyelilerin tamamı ayağa kalkar, tok ve gür bir sesle 'burada' diye bağırır.
Kılıçdaroğlu işte bu yoklamayı Adana'da istismar etti.
Hainler için yoklama yaptı.
Yani mitingi FETÖ'ye destek toplantısına dönüştürdü.
Mikrofondan Fetullah Gülen'in elemanlarının adlarını tek tek okudu.
Millete de 'burada' dedirtti.
Hain ve puştları Atatürk'le bir tuttu yani.
Atatürk'ün kemikleri sızladı.
CHP hep bu yüzden kaybediyor ya.
Kılıçdaroğlu millilikten çıkıp milli sorun oldu.
Aladağ'da yanarak ölen kız çocuklarının cenazesine bile katılmadı adam.
Bir karanfille işi geçiştirdi.

***

Adana mitinginde çok pot kırdı Kemal Bey. Skandal açıklamalar yaptı.
FETÖ'den tutuklananların isimlerini tek tek okuması skandal ötesiydi.
Altan kardeşler, Ali Bulaç, Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay ve Atilla Taş gibi müzmin FETÖ'cülerin isimlerini sayarak, mitinge katılanlara 'burada' dedirtti.
Ve ardından "Onlar şu anda hapiste, ama onlar aynı zamanda Mustafa Kemal'in meydanında" dedi.
Sözleri CHP'lileri bile kızdırdı.
Sinirlenip alandan ayrılanlar oldu.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında bazı askerlerin linç edilerek öldürüldüğünü de iddia etti.
Hesap soracakmış.
Kime ve ne için?
FETÖ'cülerin isimlerini tek tek saydı.
Ama linç edildiğini iddia ettiği askerlerin hiç birinin isimlerini vermedi.
Niye?

***

Kılıçdaroğlu'nun Fetullah Gülen'e olan bu bağlılığının arkasında derin bir sebep var.
Bir diyet borcu mesela…
Yoksa onun gibi bir şeytanı, bir sapığı niye savunsun ki?
Deniz Baykal da öyle…
Ona kimin kaset kumpası kurduğunu biliyor.
Ama haykırmıyor.
Susuyor.
Eskiden kükreyen aslandı.
Şimdi kediye döndü.
Haykırsana Deniz Bey…
Bağırıp çağırsana…
Yok!
Dilini yutmuş.
Neden acaba?
Çünkü korkuyor...
Yeni kasetlerin çıkmasından korkuyor...
Kemal Bey'in korkusu da ondan farklı değil...
O da Fetullah Gülen'in şerrinden korkuyor.
Kasetle geldiğinin ifşa edilmesinden korkuyor.
Yoksa darbecileri sırtına almaz, Atatürk'ün yerine koymazdı.

ÖZLÜ SÖZ
Hayatta kasis de var, hasis de: Siyasette her ikisi de fazla. İkisine de takılmayın işinizi yapın.
Prof. Dr. Necdet Ünüvar