Eren Erdem ismi bile tüylerimi diken diken etmeye yetiyor…
Neden acaba?
Kanlım değil…
Rakibim hiç değil…
Herifi tanımam bile.
Ama adama ifrit oluyorum…
Neden?
Neden sinirime dokunuyor.
Çevreme bakıyorum da ona öfkelenen sadece ben değilim.
CHP içinde bile onun ağzını burnunu dağıtmak için yanıp tutuşanlar var.
Bir adam bu kadar nefreti nasıl kazandı?
Ne yaptı?
Oysa iki üç yıl önce çıkacak yeni bir gazete için kirli sakallı ve tarz fotoğraflı afişleriyle donanmıştı Türkiye…
O gazete FETÖ'ye tetikçilik yapmak için çıkmıştı.
Böyle tanıştık muhteremle!
Palavra haberlerle demokrasiye kumpas kurdu hep.
Gülen haininin yalanlarıyla hükümete saldırdı.
Reis'e hep çamur attı…
Galiba kitlelerin nefretini böyle kazandı.
***
O kirli sakal davamıza saldırınca eleştirmeden edemedik…
Hem FETÖ'ye tetikçilik yapıyordu.
Aslı astarı olmayan şeylerle de beyin yıkamaya çalışıyordu.
CHP'den vekil olunca hepten azıttı.
Milyonların helal oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanına ve ailesine demediğini bırakmadı.
Millete de hakaret etti.
Nefreti böyle kazandı.
Eleştirmek bir borç oldu.
Ben yazdım, o mahkemeye koştu.
Adliye ellerindeydi çünkü.
Ustura gibi kesiyorlardı.
Çok ömür çaldılar.
***
Telefonum çaldı bir gün.
Arayan savcıydı.
Şaşırdım.
Savcı niye arasın ki?
Polis çağırır, biz de gider ifademizi verirdik.
Hep böyle olurdu.
Bunda bir tuhaflık vardı.
O telefona kadar ifademi almak için, 'Buraya gel sana gününü göstereyim' mealiyle bir çağrı almamıştım.
Ama bu öyleydi.
***
Savcı "Hemen gel ifadeni alacağım" dedi.
Acelesi vardı demek ki.
Sanki sel önünden kütük kaçırıyordu.
Tuhafıma gitti.
"Peki savcım, geleceğim" dedim.
Sıkıysa gitme.
Tabii sormadan da edemedim.
Şikayetçi kimdi?
Savcı, "Eren Erdem" deyince:
"Şu FETÖ'cü vekil mi?" dememe kalmadan telefon yüzüme kapandı.
Kızdırmıştık adamı…
Hay aksi.
***
Sabahın köründe savcının beni ısrarla ifadeye çağırma sebebine bakın.
Eren Erdem'e mi kıyak çekiyordu, yoksa bana mı gözdağı veriyordu?
Tarafını belli etmişti çünkü.
Kimseyi öldürmemiştik.
Sadece eleştiri hakkımı kullanmıştım.
Bu kadar acele etmesine ne gerek vardı ki…
Sonra öğrendim evrakın daha o sabah geldiğini…
Adam fırsat kolluyormuş meğer.
***
Sonra ne mi oldu?
O savcı, Fetullahçı Terör Örgütü üyesi olduğu için hem meslekten atıldı hem de tutuklandı…
İsteyene adını da vereyim…
İsmail Savaş Yüksel…
Savcının ifademi almak için gösterdiği acelecilik, aynı zamanda Eren Erdem'in de FETÖ'cülüğünün tesciliydi sanki.
Darbenin püskürtülmesiyle birlikte dilini yutan bu adam, Yavuz Sultan Selim'e yaptığı hakaretle yeniden gündem oldu.
Şu tipsiz, şu sevimsiz, şu seviyesiz herifin hakaretlerini duyunca midem bulandı.
"Bunların hesabını vereceği zaman da gelecektir elbet" demeden edemedim.