Bu baskılara,
Bu ihanetlere,
Bu hainliklere,
Bu itliklere,
Bu vefasızlıklara,
Bu iftiralara,
Bu yalanlara,
Bu küfürlere,
Bu hakaretlere,
Bu kumpaslara,
Bunca yıl nasıl dayandın Reis…
Bu yılanlarla,
Bu çıyanlarla,
Bu çakallarla,
Bu köpeklerle,
Bu ayılarla
Bunca yıl nasıl uğraştın Uzun Adam…
Taş olsa çatlardı be!
Hz. Eyüp sabrı varmış sende.
Memleket ve millet sevdası böyle bir şey demek ki!
***

Şimdi de başımıza Reza Zarrab isimli biri çıktı.
FBI peşinde miydi bu adamın?
Hayır.
Ya CIA?
Bildiğimiz kadarıyla yok!
Peki Amerikalı savcı nereden çıktı şimdi?
Kesin bunda bir iş var.
Adam ambargoyu deldiği zaman değil de niye şimdi?
Konuş bakalım Coni!..
Irak'a nükleer silah yalanıyla girmiştin.
Niyetin ne?
Onu söyle onu...
Erdoğan'ın ABD ziyareti öncesinde Zarrab'ın tutuklanması boş değil yani…
Zarrab, ABD'ye her zaman gidip geliyordu.
Daha önce değil de niye şimdi?
Türkiye'de malum kesimin derdi Tayyip Erdoğan…
Seçimle olmadı, Ayaklanma çıkarılmak istendi, o da tutmadı.
Hasan Cemal, Can Dündar, Ahmet Hakan, Mehmet Yakup, Aslı Aydıntaşbaş, Bülent Keneş, Fatih Portakal, Şirin Payzın, Taha Akyol, Ekrem Dumanlı, Cüneyt Özdemir, Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Bekir Coşkun, Nazlı Ilıcak ve Yılmaz Özdil…
Hepsinin derdi Tayyip Erdoğan'ın ABD tarafından indirilip hapse atılmasıdır.
Mısır'daki Mursi gibi...
Ama yapamayacaksınız!
***

Hükümeti devirmek için terörden medet umdular…
Olmayınca ABD savcısına sarıldılar.
Halk ne diyor halk!
O da Erdoğan'dan yana.
AK Parti hükümetine karşı, yolsuzluk iddialarıyla sonuç almak istediler.
Olmayınca, Gezi'ye umut bağladılar.
Yine sonuç alamadılar.
Devlete sızmış Paralel İhanet Çetesi (P.İ.Ç.) harekete geçti.
Yine olmadı, yine olmadı!
17/25 Aralık darbesi, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde yapıldı.
Ardından MİT TIR'ları kumpası geldi.
Gülen'in çetesi Türkiye'yi dünyaya "İslami terör örgütlerine silah yardımı yapan ülke" gibi göstermek istedi.
Velhasıl muhalefet 'yolsuzluk' dedi, 'rüşvet' dedi.
Paralel medya ve Doğan medyası Erdoğan'a yüklendikçe yüklendi.
Cumhurbaşkanlığı, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimi derken, Millet şerefsizlere haddini bildirdi.
Şimdi de ABD savcısını devreye soktular.
Ne yaparsanız yapın ulan!
***

Gülen 17 Aralık darbe girişimini beddua ile kuvvetlendirmek istedi.
"Evlerine ateşler salsın, yuvaları yıkılsın" dedi.
Beddua kendini vurdu.
Tepetaklak oldular.
Zarrab'ın tutuklanmasından önce Gülen yine beddua etti:
"Bize yapılanlar karşısında susan ne kadar insan varsa, evlerine ateşler sal, zırvasından zirvesine kadar hepsini yerin dibine batır Allah'ım..."
Devreye Amerika girdi.
Sözün özü bize "Erdoğan'ı verin" diyorlar…
Biz de alırsınız diyoruz!
Adliye çevresinde bildiri dağıtan savcı Muammer Akkaş meğer Aydın Doğan'ın dosyasını 7 yıl sümenaltı etmiş.
Tezgahı gizlemiş yani.
Yolun sonu geldi Aydın Doğan, kurtuluşun yok...