Gül konuşacak, ortalık karışacak' diye çok beklediler.
Beklenen yanıtları Gül'den duyamayanlar adeta isyan etti.
Aydın Doğan'ın adamı Murat Yetkin ise Gül'e yönelttiği provakatif soruların hiçbirine yanıt alamadı.
Yani bekledikleri olmadı…
Bunlar ülkenin huzurunu istemez!
Gıdaları kandır, kavgadır!
Neyse.
***
Hasan Cemal Erdoğan'a
'despot' diyerek yine hakaret etti.
Aslında despotun önde gideni kendisidir.
Beyefendi 44 sene sonra açılan davaya içerlemiş.
12 Mart 1971 nire 2015 nire…
Nice
gazeteci, sanatçı, bilim adamı, memur, işçi ve öğrenci zulme uğradı, hapislerde çürüdü.
Bu adama bir şey olmadı. 12 Eylül'den yırttı…
28 Şubat'tan da.
Cemaat'in kumpasından bile kurtuldu.
'Akan kanın bir numaralı sorumlusu, Saray'daki Sultan'dır, nokta!' başlıklı yazısıyla Cumhurbaşkanı'na hakaret edince mahkemeye verildi.
Yok öyle üç kuruşa beş köfte!
Hakaret etmeyeceksin!
Bu 44 yılda ikinci dava!
Çok üzüldüm.
Vah vah!
***
Şarapçı Ahmet de öfkeli…
O da kafayı yedi.
"Yeter be yeter!" diye savcıya posta koydu.
Doğan Medya Grubu hakkında
'terör örgütü propagandası yapmak'tan soruşturma açan Başsavcı Vekili İdris Kurt'a,
'Savcı bey savcı bey' diye seslendi önce, sonra da
'Yeter be yeter!' diyerek bayrak açtı.
Kabadayı adammış!
Bu yalancı pehlivan,
Hüseyin Sözlü gibilere yağ çeker; çünkü işin ucunda para var.
Savcıya ise efelenir.
Aklınca savcıyı korkutacak.
Yani
'yerse!'
***
Patronu Aydın Doğan bir yandan
'basın özgürlüğü' tezgahıyla dünyayı ayağa kaldırır, diğer yandan basını susturmak için yüz binlerce liralık dava açar.
Bu nasıl bir çelişkidir?
Aydın Doğan yazı yazmamam için açtığı tazminat davalarıyla gözümü korkutmaya çalışıyor…
Ama vız gelir tırıs gider…
Kendileri hesap verecek…
Çünkü onlar gazetecilik yapmıyor, teröre destek veriyor…
Berkin Elvan için rehin alınan şehit savcı
Mehmet Selim Kiraz'ın katli ile ilgili haberler ortada…
Çağlayan Adliyesi'ndeki odasında DHKP-C üyeleri tarafından başına silah dayanmış haldeki o fotoğrafı yayınlayanlarda hiçbir insani değer yoktur.
Benzeri daha çok örnek var…
***
MİT TIR'larının durdurulması ile ilgili algı çalışmasında Türkiye'yi bazı mahfillere gammazlayan
Cumhuriyet'in GYY'si
Can Dündar'ın mahkemeye verilmesini de
Paralel Çete diline doladı.
Burası Türkiye.
İdi Amin'in Uganda'sı değil.
Suç işleyen elbette hesap verecek.
Bana da hesap soruyorlar.
Sesim çıkıyor mu?
Hiçbir zaman da savcılara posta koymadım…
***
FETÖ, PKK ve
Doğan medyası tarafından basın emekçisi olarak tanıtılan Nokta dergisinin müdürü
Murat Çapan'ın gazetecilikle ilgisi yokmuş.
O ahlaksız meğer, Gülen'in Nahçıvan imamıymış.
İşleri güçleri hakaret.
Aktif gazeteci gibi sunulan
Aytekin Gezici de öyle...
Adam Cumhurbaşkanına, başbakana hakaret edecek; ceza alınca gazeteci diye yutturulacak…
Hadi be!
Cumhurbaşkanı katıldığı bir televizyon programında kendisine hakaret edenlere
"Alçaksınız!" "Şerefsizsiniz!" "Hainsiniz!" dedi.
Yani cevap hakkını kullandı…
Bunda gocunacak ne var Hasan efendi?