Dün öfkem tavan yaptı…
Tansiyonum yükseldi.
Buna sebep düşmanca yapılan yayınlardı.
Onlara başka bir şekilde hitap etmek isterdim.
Ne bileyim…
Daha ağır, daha başka bir şey söylemek...
Neyseki burası yeri değil…
Nasıl sinirlenmeyeyim?
Bakar mısınız şu Okyanus medyasının PKK aşkına…
Adamlar DAEŞ'i, DHKPC'yi nasıl da baş tacı yaptı.
Mehmetçiğin başarılı operasyonlarından ise tek satır yok şerefsiz medyada…
Ama şehit binbaşımız ve ailesini istismar eden haberler var.
***
Mesela
AMK'nın
Sözcü'sü.
Algıda ve polemikte üstüne yok.
Dün de şehit binbaşının evi diye yutturduğu baraka ile milletin sarayını kıyasladı.
Eşinin yanında PKK'nın çapraz ateşe tutarak şehit ettiği askerimizi istismar ederek
'algı' çalışması yaptı.
Tam bir şerefsiz…
Hatta çukur, çukur.
Ulan sen önce yediğin nanelere bak!
Patronunun boğazdaki sarayını göstersene!
Yediği haltları anlatsana.
İhanet dolu planlarınızdan söz et mesela.
Lavukluk yapmayı bırak.
O baraka ile milleti kandıramazsın!
***
Bir de gazetesinden bana hakaretler yağdıran, kuyruklu yalanları gerçekmiş gibi yazan Durdu Özbolat'ın Yurt gazetesi var…
Özbolat efendi mahkemenin verdiği tekzip kararını yayınlamamak için köşe bucak kaçıyor…
Bu gazete de Hürriyet, Posta, Zaman, Bugün, Meydan, Millet, Cumhuriyet ve Taraf gibi aynı fotoğraf ve başlıkla çıktı dün.
Bu paçavra teröristlerin Şemdinli'de şehit ettiği astsubayımızı kamyonetin arkasında taşıyan itleri melek gibi sundu.
***
Bahçeli, PKK'nın partisi HDP'nin kapatılmasını istedi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan kapatmayı doğru bulmadı ancak yöneticilerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.
Ve
"Sırtımızı şuraya buraya dayıyoruz diyenler bu ifadelerin bedelini ödemelidirler" dedi.
Bence de...
Şu sıra PKK bülteni gibi çıkan
Aydın Doğan'ın
Hürriyet'i ve
Posta'sı
Selahattin Demirtaş'ın şovuyla doluydu.
Demirtaş'ın Erdoğan'a cevabını
'Restleşme' başlığıyla manşete çekti Hürriyet.
Cici katil,
"Dokunulmazlığımızı kaldırın" demiş.
Gerek yok…
Mehmetçik o işi sırtınızı dayadığınız PKK'yı ortadan kaldırarak yapıyor zaten.
***
Gözler şimdi HDP'li
Celal Doğan ile
Dengir Mir Mehmet Fırat'a çevrildi…
Doğan üç ay önce,
"Türk ordusuna ve devletine silah sıkıldığı gün ben yokum" demişti.
Celal Doğan, HDP'yi Türkiye'deki barış ve kardeşlik projesine katkı sağlamak için seçmişti.
Hiçbir şekilde ve asla silaha başvurulmayacağını, asla Türk ordusuna ve Türk devletine silahın dönmeyeceğini, söylemiş sonra da o lafı etmişti.
Bakalım sözünde duracak mı?
Dedesi Atatürk'ün yakın arkadaşı olan
Dengir Mir Mehmet Fırat'ın tavrını da merak ediyorum…
Terörün mü yoksa demokrasinin mi yanında yer alacak?