Vefa sevgidir.
Sevgi önemlidir.
Çünkü insanları birbirine bağlar…
Gönül dostluğudur sevgi.
Dostluk ve dava arkadaşlığı da böyle bir şeydir.
Zedelenmesi toplumu yaralar.
Zedeleyene ise iyi gözle bakılmaz.
Sevgi ve dostluk şu dünyada o kadar az bulunan iki şey ki korumak ve kollamak şart.
Abdullatif Şener'in vefasızlığı, sadece Halk TV'de Erdoğan aleyhinde konuşmasıyla kalmadı.
Katil Esad'ın ayağına bile gitti.
Dengir Mir Mehmet Fırat da benzerini yaptı.
Eski yol arkadaşı Erdoğan'la ilgili sözleri ve tavrı ona hiç yakışmadı.
Racona ters düştü.
***
O AK Parti kurucularındandı ve Erdoğan'ın da yol arkadaşıydı.
Eski AK Partili, yeni HDP'li Dengir Mir Mehmet Fırat'ı savunmak için ne savaşlar etmişiz…
Hele de Erdoğan…
KK ona demediğini bırakmadı.
Onu eroin baronu ilan etmiş; Erdoğan ise sahip çıkmıştı.
Fırat, şimdi Erdoğan'a
'Sultandır', 'Diktatördür' diyor.
Ayıptan ötesini yapıyor.
Ama KK'ya toz kondurmuyor.
Racona aykırı değil mi?
***
Bugün Fırat'ı sayfalarından indirmeyen
Zaman gazetesi, geçmişte onu uyuşturucu baronu diye damgalamıştı.
Suçlama sansasyoneldi.
Kılıçdaroğlu da
Uğur Dündar'la birlikte Fırat'ı televizyonda sağlı sollu kroşelerle nakavt etmişti.
Ona
'hayali ihracatçı' bile dediler.
İddialar ağırdı.
O günlerde Erdoğan yol arkadaşına sahip çıkmıştı. Racon böyleydi çünkü.
***
Geçmişte Kılıçdaroğlu'nun uyuşturucu baronu ilan ettiği HDP Meclis Başkan Adayı Dengir Mir Mehmet Fırat, şimdi KK ile yağlı ballı vaziyette.
2008 yılında yaptıkları kavgayı unuttu.
Ama Erdoğan'a hakaret etmeyi unutmadı.
Abdüllatif Şener gibi Erdoğan'a sataşarak var olmaya çalıştı.
Şener bitti…
Sıra onda.
Çünkü racona aykırı davrandı.
***
HDP'den mebus seçildi.
HDP ise yolsuzluk yapmış, hayali ihracat yapmakla suçlanmış, TIR'ları uyuşturucu taşımış bir ismi TBMM Başkanlığına aday gösterdi.
Bu durum marabacı bir parti olduklarını iddia edenlerin jargonuna uymadı.
Zaten seçilemedi.
***
Dengir Mir Mehmet Fırat yüzünden az kavgalar etmedik.
Sene 2006.
Almanya Büyükelçiliğinde bir balo var.
Biz de davetliyiz.
Ama muhabir göndermekle yetiniyoruz.
SABAH Ankara ekini Başkent'e kazandırdığımız yoğun günler…
Tempomuz çok yüksek.
Zor nefes alıyoruz.
Gazeteyi bitirdik.
O gece Melih ile birlikte Yılmaz Erdoğan'ın
'Organize İşler' filmine gideceğiz.
Niyetimiz bu.
Haber müdürü Ercan Pala'yı sıkı sıkı tembihledik.
"Bizi arama, ağız tadıyla bir film izleyelim…"
***
Nerdee…
Filmin 15 dakikasını ancak izleyebildik.
Bir yandan Amerikancı
Aslı Aydıntaşbaş, diğer yandan
Muharrem Sarıkaya. Telefonum susmadı.
En son
Ercan Pala aradı.
Ona patladım.
"Arama demedik mi kardeşim!"
"Abi mecbur kaldık."
"Ne oldu?"
"Yüksel Temel, Dengir Mir Mehmet Fırat'ın şarap içerken fotoğrafını çekmiş de"
"Ne olmuş çekmişse çekmiş!"
"O fotoğrafın yayınlanmasını istemiyorlar"
"İyi de kardeşim biz gazeteyi baskıya göndermedik mi?"
Tabii film güme gitti…
Fırat'ın elinde şarap kadehli fotoğrafına gelince...
Az kalsın cinayet işleniyordu.
***
Son turda TBMM Başkanı seçildi.
Eski Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Meclis Başkanı seçildi.
Bu seçim memleketimize ve milletimize hayırlı olsun.
Ufukta bir seçim var.