Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde, yaşadığımız şehirlerde olağanüstü günler yaşıyoruz.
Bu zorlu sürecin adı ise 'evdekal'… Biz zor günlerin insanıyız… Bugünler elbet geçecek.
Yaşanmışlıklarımızı hatırlayıp bu süreçte kimin nerde durduğuna bir kez daha bakacağız. Bakacağız ki ülkesine moral aşılayanlarla moralsizlik enjekte edenleri ayırt edeceğiz.
İnsan yaşadığı evin içini yaşanmaz hale getirmek ister mi?
Peki şehrini? Ülkesini…
Maalesef felaket telları dayanışma, kardeşlik, birlik, beraberlik içinde bulunmak yerine ayrıştıran yaklaşımlarıyla moral depomuzu delmeye taşıyorlar.
Kimsenin felaket tellallığı yapmaya hakkı yoktur. Tedbir almak elzemdir. Lakin yanlış, yalan, abartılı tedbirler yıkıcı ve moral gücümüzü tahrip edicidir ve şova dönüktür.
Hal böyle iken bu süreci siyasi söylem ve nefret kusucu boyuta taşımak alçaklıktır.
Bir o kadar da millet düşmanlığıdır.
Sevinçte birlikte olamıyorsak bu zor süreçte bir ve beraber olalım.
Olamıyorsanız lütfen sessizce köşenizde oturun.
Kendini aydın zanneden 'aydın'sız tiplere sözüm.
En büyük tehlike virüs değil…
Kendini aydın zannedenler…
Her şeyi bildiğini zanneden ama bir şey bilmediği halde bildiğini iddia eden aydın müsveddelerine sözüm…
Bu milletin üzerinden elinizi bi çekin ya…
Ne kadar çok kirli zihniyet varmış…
Vatan, millet düşmanlığınızın zehrini akıtın demedik…
'Evde kalın' dedik.

ÇAPSIZ BELEDİYECİLİK

Yazmayayım, görmeyeyim diyorum…
Ama bam telime basıyorlar. Ya ben Ankara'da yaşamıyorum, ya da bu çapsızlar.
Ankara tarihinin en kötü ve çapsız ellerinde yönetiliyor.
Çapsızlığın farkında olmadığımızı mı sanıyorsunuz?
Çapsızlığınızı ilçe belediyeleri kapatıyor.
Bir algı operasyonu ile karşı karşıya Ankara…
Bu çapsız yönetimden proje beklemiyoruz.
Ama sosyal belediyecilik adı altında iki koliyi pardon paketi bile dağıtmaktan acizsiniz.
Beceremiyorsunuz.
Ellerinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz.
Bir yılı geride bıraktınız…
Koca bir 'hiç…'
Tarih 'senetçi'yi çapsızlığı ile kayıtlara geçiriyor.
İnsanlığa nefret tohumları ekmeyin…
Kent Konseyi'nin önerilerini de dikkate almadığı kanısındayım. Hal böyle ise Kent Konseyi'nin de kente verebilecekleri konusunda kuşkularım doğuyor.
Aday olduğu partisinden bile olmayan 3-5 meclis üyesi ve yoldaşı ile kentin geçmiş ile hesaplaşıyorsun.
Şehir geçmişi, kent hafızası olmayan bu yönetimle Ankara'ya bir şey veremezsin…
Üzüntüm herkes bir birini idare ediyor…