Bayram henüz bitti… Ziyaretler, bayramlaşmalar, hasret gidermeler derken… Bir bayramı daha uğurladık. Biraz dinlenmece biraz düşünmeye vakit bulduk.
Düşünmek diyorum… '24 Haziran öncesi son düzlükteyiz.
Köprüden önceki son çıkış. Araç devrildikten sonra yol tarifi veren çok olur.
Köprüyü kaçırdıktan sonra da 'keşke' dememek için nihai karar dönemi…
Hal böyle olunca son düzlükte ülkenin bekası milletin istiklal ve istikbali söz konusu…
Yıkmak, yok etmek, durdurmaktan öte vaadi bulunmayanların nasıl ve niçin bir araya geldiklerini çok net görüyoruz.
İki kutuplu bir sandık…
Bir tarafta Cumhur İttifakı'nı oluşturan AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)… Diğer tarafta satarız-yıkarızcılar… Cumhuriyet tarihin en farklı seçimine gidiyoruz…
Hiçbir dönem 'yıkarız, satarız, yaptırmayız' gibi vaadi görmemiştik… Eleştiri ve hakarette bulunanların sayısı ne kadar fazlaysa, yol gösterici öneri ve fikir ortaya koyanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor… Derin sessizlik toplumun sesi…
Yoldan çıkmaya ramak kala, ya da yanlış yola sapanlara yapılan öneriler para etmiyor…
Sonuçta herkese derin üzüntüler veren bir kazayı film şeridi gibi izleriz kimi zaman…
O kazanın yaşanmaması, derin üzüntüye kapılmamamız için sandığın öneminin farkındalığı ortada.
Köprüden önceki son çıkış tabelasını kaçırmayın.
Öncelikle irademizi ortaya koyacak ilk eylemi gerçekleştirelim ve sandığa gidelim.
İkinci eylem ise yıkıp satmaktan, yapılanları durdurmaktan bahsedenlere gerekli yanıtı yine sandıkta verelim…
Eldeki yol haritasında tek bir çıkış var.
Özetle alternatifi olmayan çıkıştayız…