Bu hafta siyaset, kent, ödüller, yaşanmışlıkları bir tarafa bırakmak istiyorum. Gündem o kadar yoğun ki… Yetişmek, yetiştiğini kaleme almak, aldıklarını tekrar okumak bile yoruyor…
Hani şu mevsimler var ya… İçinde bulunduğumuz Sonbahar gibi… Hazan yani hüzün mevsimi… Pişmanlıkların hüzünlü mevsimi sonbahar… Mevsimlerin en kişiliklisi aslında… Kafası karışık ama kendinden emin ve ödün vermiyor.
'Sevseniz de sevmeseniz de ben böyleyim' diyor. Hüznü ve gözyaşını içinde barındırıyor.
Hayata dair tüm sevdiklerinizin sararıp solduğu mevsim… İnsan yaşamı da mevsim gibi… Doğup büyüyor, tıpkı mevsimler gibi… Çocukluk yılları kış, gençlik yılları bahar, olgun yıllar yaz, yaşlılık yılları ise sonbahar… Yaprak misali insanoğlu… Bir varsın, bir yoksun.
Yeşilin sarıya dönen tüm tonlarının hâkim olduğu doğa coşkulu görüntüsünü sessizliğe taşıyor. O sessizliğin içinde yalnızca hüzün hâkim değil.
Beraberinde yalnızlık ve geçmişe yolculuk var. Tüm yaşanmışlıkların tekrar gözden geçirildiği bir mevsim sonbahar… Issız bir sonbahar günü seni de heybeme koyup yalnızlığımla beraber sana inat sarı yaprakların üzerinde dolaşmak istiyorum. Sessizliği gözyaşım değil, yaprakların hışırtısı bozsun istiyorum.
Hüzün, yalnızlık ve sessizlik… Üçü bir arada… Özlem var hüznün içinde… Sen varsın yalnızlığın içinde... Hani 'alıp başımı gitmeliyim buralardan' dediğimiz anlar olur ya… Öyle bir duygu kaplar yüreğimi. Bir açmaz, bir kaçmaz ya da bir kayboluştur… Saatlerce kaybolup gitmektir yaprakların arasında.
Dün 12 Kasım Düzce Depreminin yıldönümüydü.
Kayıplarımız vardı… Ailemizde, sokağımızda, mahallemizde, Kaynaşlımız'da… Sevdiklerimizi sonsuzluğa uğurladığımız günün üzerinden 18 yıl geçti… Ailemizin direği, hayata dair ilkleri yaşadığım babamın aramızdan ayrılışının yıl dönümü ise yarın… Gözlerimin mevsimsel buğulanması gibiydi, göz pınarımın dolup şelaleye dönüştüğü gün… Üzerinden tam on yıl geçti. Baba candır, zordur, ağırdır, insan hayatında geçmeyen izler bırakır, yarım bırakır baba yokluğu… Ömür boyu geçmeyecek bir duygudur... Ne kadar anlatmaya, tarif etmeye çalışsam da boş. Ömür boyu yeri dolmayacak bir duygudur babasızlık…
Nur içinde yat, mekânın cennet olsun…