Soğuk ama bir o kadar sıcak günler yaşıyoruz… Gündeme dair Musul, Fırat Kalkanı, FETÖ Terör Örgütü, PKK ile mücadele, başkanlık ve ekonomi gündemin öne çıkan başlıkları… Düne dair Yedigöller modundan çıkıp ülkenin sorunlarına, kente dair konu başlıklarına değineyim istedim. Geride bıraktığımız haftaya dönecek olursak, Ankara'nın Başkent ilan edilişinin 93. Yıldönümü etkinlikleri haftaya dair en önemli konu başlığıydı.
Ülke yaşanmışlıklarını irdeleyen anket sonuçlarını mail adresimde görünce yok sayamadım.
Güvenilir ve saygın anket şirketlerinden MAK Danışmanlık'ın son çalışmasına birlikte göz atalım istedim. Saha çalışmasını masamıza taşıyan MAK Danışmanlık'a öncelikle bir teşekkür ileteyim. Ardından sonuçların özetine göz atalım; Her ay saha araştırmalarında sürekli sorulan "yarın seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?" sorusuna verilen yanıtlar AK Parti'nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ağustos ve eylül aylarında yakaladığı yükselme eğiliminin tersine dönmeye başladığını göstermesi bakımından önemli… Zira MHP'de Yenikapı ruhunun pozitif anlamda işe yaradığı, CHP'de de küçük çaplı bir kıpırdanma dikkat çekiyor. Bu sonuçlar AK Parti ve CHP açısından 1 Kasım sonuçları ile neredeyse özdeşleşmiş; MHP'de dikkat çekici bir yükseliş ivmesini, HDP'nin ise artık baraj altı konusunda istikrarlı bir bantta kaldığını gösteriyor.
Kamuoyu araştırmasında vatandaşın yarısı ülkenin en önemli sorunu terör derken; FETÖ ile mücadelenin ve sınır ötesi operasyonların da bir yönüyle terörle ilişkili boyutunu dikkate aldığımızda terör ve bu teröre bağlı operasyonların hayatımızın en önemli gündemi haline geldiğini söylemek mümkün. 15 Temmuz sonrası yaşanan, doğrusu yıllardır çok da alışık olmadığımız hükümetin muhalefetle yoğun işbirliği ve iletişim gayreti vatandaştan büyük destek almakta. Vatandaş bu değerlendirmesiyle siyasi partilerin koordinasyon içinde memleket meselelerine çözümler üretmelerini söylerken işbirliği ve iletişimin her anlamda gerekli ve önemli görüyor… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ifade edildiği şekliyle "Türk tipi başkanlık sistemi"nin toplumun önüne bir referandumla gelmesi durumunda "kararsız seçmenin sayısal yüzde ile dağılımı durumunda yüzde 60'ların üzerinde" bir oranla çok rahat şekilde milletten onay alacağı görünüyor.
Burada önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek gerekirse: Şu an itibarıyla Türkiye seçmeni Başkanlık sistemini yeterince bilmediğini net bir şekilde ifade ederken Recep Tayyip Erdoğan'a olan güvenle güçlü desteğini ifade etmekte. 1 Kasım'da "Başkanlık" söylemiyle seçime giden AK Parti'ye verilen rekor destek hem de Cumhurbaşkanına güvende görülen çok partili demokrasilerde ender rastlanan kamuoyu desteği, vatandaşın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Türkiye Cumhuriyeti 1. Başkan'ı olarak görmek istediğini gösteriyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkemizin en kılcal damarlarına kadar sirayet ettiği net bir şekilde görülen FETÖ terör örgütüne karşı hükümetin verdiği mücadele, vatandaş tarafından iktidar partisinin oy oranının çok daha üstünde bir yüzdeyle desteklenmekte.
FETÖ terör örgütünün bir uluslararası yapılanma olduğunu dikkate aldığımızda hem yurt dışı lobi çalışmalarımız önem kazanıyor hem de yurt dışına gönderdiğimiz öğrenci, akademisyen, işçi vs. vatandaşlarımız üzerinde iyi bir kontrol mekanizması uygulamamız gerekiyor. Vatandaşın yeni bir darbe girişimi konusunda kafası karışık. Ülkenin bir an önce psiko - sosyal anlamda bir rehabilitasyona ihtiyacı var… Konu vatan olunca "canı dahil gerisi teferruattır" diyen bu necip milletin bu hassasiyetini milli ve manevi duygularını besleyerek güçlendirmek, geliştirmek, milli bekamızın, istiklalimizin ve dahi istikbalimizin teminatına yatırım olarak değerlendirmemiz gerekecek.
Vatandaş PKK ile mücadelede hükümetin yanında olmakla birlikte, şehit cenazeleri toplumun kararlılığını değil ama moralini bozuyor… Bu anlamda kahraman kolluk kuvvetlerimize, askerimize, polisimize ve diğer birimlere vatandaşımız baştan beri çok net destek verirken özellikle terörün destekçilerine yönelik yeterince çalışma yapılamamasını, terör örgütünün siyasi uzantısına TBMM'de göz yumulmasını hazmedemiyor… Vatana ihanet, terör, terörü destek ve yolsuzluk suçlamasıyla haklarında Cumhuriyet savcılarınca fezlekeler düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını onaylama oranı, kararsızların yüzdelik sayısal dağılımıyla yüzde 90'ları aşmaktadır.
Vatandaş bir yönüyle sınır ötesi operasyonların da kaynağı haline gelen DAEŞ ile mücadelede hükümeti genel anlamda başarılı bulmaktadır. Zira DAEŞ terör örgütü normal şartlarda bizim ile ilintili bir yapı olmamakla birlikte uluslararası Üst Aklın yönlendirmesi ile bir Haçlı mantığı içinde ülkemize en alçak saldırıları yapabilmekte, bu yönüyle FETÖ/ PKK/DAEŞ/DHKP-C/PYD vs. hepsi ülkemizi bölmek hedefli olarak görev dağılımı ile saldırıyor.
15 Temmuz sonrası vatandaşta ABD ve NATO'ya güven neredeyse sıfırlanmıştır. Zira bu yapıların ülkemizin bekasına kastettikleri yönünde genel bir kanaat oluşmuştur.
Asıl vahim olanı ABD ve NATO'nun bu sürecin sonrasında bu tür araştırma sonuçlarını ve daha da önemlisi ülkenin başkomutanı ve Cumhurbaşkanı ile Başbakanının ifadesine rağmen bu bozulan ilişkileri düzeltme konusunda samimi bir gayretini de göremiyoruz. Milli konuları her şeyin önünde tutan milletimiz hem sınır güvenliğimiz hem de Suriye'de yuvalanan terör örgütlerinin ülkemize yönelik sinsi emelleri konusunda hem askerine hem de askeri sınır ötesinde kalma iradesini gösteren siyasi mülahazalara tek kelimeyle büyük destek vermektedir.
Bu soruya "hayır" diyenler dahi bir desteksizlik değil, askerlere yönelik endişeyi ifade etmektedirler.
İşte gündeme dair saha çalışmasının özeti bu… Bu özet sokağın sesi…