Kan, gözyaşı, hüzün, barut kokusu ve kaybolan hayaller… Hayata dair çalınmışlıklar. Büyük oyunu görmeden fotoğrafı okuyamayız.
Oyunu okuduğumuzda ise bireysel hayaller ülke bekası karşısında hiçbir anlam ifade etmiyor.
Terazinin bir kefesine hayalleri, bir tarafına mantığı koyalım… Hayaller mantığın hep önünde yer alıyor.
Hayaller için fedakârlık yapmak ilk şart. Yaşanmışlıkları kendi seyrine bırakıyor, fedakârlıktan kaçınıyorsanız hayallerinize yakın olma umudunuz da olmamalı. Hayalleri fedakârlıkla güçlendirmeli…
Bunu yapamıyorsanız kariyer basamaklarınızı hayallerinizle süsleyemezsiniz. Hal böyle ise hayallerin süslediği mutluluk fotoğrafı da tab edilemez… Hayallerini gerçekleştirmiş birçok insanı görür duyar ve tanıklık etmiş olabilirsiniz… Düşlerinizin peşinde koşmuyorsanız bir gün pişmanlık duyabilirisiniz.
Yarın pişmanlıklar duymamak için bugün o düşlerinizin takipçisi olmalı…
Cesaretle yola çıkanlar bir gün mutluluğu yakalıyor. Bazen sil baştan başlamak gerekir… İşte o cesareti gösterebilenler sildiklerinden daha fazlasını buluyor… Silmek için cesaret… Yeniden başlamanın da olmazsa olmazı cesaret… Kendinize yeni bir yol çizmek istiyorsanız hayallerinize sımsıkı sarılın… Düşlerinizin takipçisi olun. Bir tarafta hayatın yaşanmışlıkları, diğer tarafta düşler. Hedefsiz olmamalı hayat. Hedefler için hırs değil, kararlılık kaynağınız olsun.
Cesaretiniz yoksa hayalleriniz de yok… Cesaretin olmadığı yerde esaret başlar. Esareti kabul etmeyen cesur yürekler dün meydanlardaydı, bugün yine aynı yerde, yarın mı? En ufak kuşkunuz olmasın… Biz cesaretimizle hayallerimizi kovalayan bir milletiz.
Gerektiğinde yeniden başlamak için sil baştan başlarız…