Anne adayları hamilelikleri boyunca fiziksel ve psikolojik birçok değişime uğruyor. Bu değişimler doğal bir süreç olsa da, tüm bunlara ayak uydurabilmek bazen kolay değil. Bu ayki dosyamızda 9 aylık hamilelik döneminde ve öncesinde neler yapılması gerektiğini ele aldık. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Suat Süphan Erşahin, bakın neler anlattı.
İlk 3 ayda fiziksel ve psikolojik değişikler
Hamileliğin başlamasıyla birlikte ailede sevinç duyguları artar ve anne adayı mutluluk hissi yaşar. Daha sonra oluşan bulantı ve kusmalar, halsizlik ve depresyona yol açabilir. Bu dönemde genellikle ağır iş yükü yapmış gibi yorgunluk, halsizlik, isteksizlik ve göğüslerde hassasiyet gözlenir. Kasık ağrıları hissedilebilir. Hamilelik, bir infertilite (kısırlık) tedavisi sonrasında oluşmuşsa, heyecan ve sevincin beraberinde getirdiği aşırı hareketlilik görülebilir. Hamilelik istem dışı oluşmuşsa anne adayı korku, endişe, kaygı ve sürekli düşünceler içinde olabilir. Bu dönemde hormonların vücudu etkilemeye başlamasıyla birlikte anne adayı hamile olduğunu hissetmeye başlar. Göğüsler dolgunlaşmaya ve hassaslaşmaya başlar. Uyku ve halsizlik artar. Sık tuvalete gitme ihtiyacı ortaya çıkar. Bulantı ve kusma şikayetleri başlayabilir. Karında şişkinlik ve kramplar hissedebilir. Zaman zaman hormonal değişikliğe bağlı cilt lezyonları görülebilir. 10. haftaya doğru pik dönemine girer. Altta yatan mide bağırsak problemleri daha da şiddetlenir. Anne adayı kilo aldığını hissetmeye başlar. Karındaki gerginlik daha da artar. Hamilelik hormonunun pik yaptığı dönemdir, bundan sonra bulantı ve kusmalar azalabilir. Anne adayı ailesine karşı hassaslaşmaya başlar. Yakınlarına karşı davranışı, olaylara karşı karar verme şekli değişir. Bulantılar yavaş yavaş azalmaya başlar ve iştah artar. Diş fırçalarken diş etlerinde kanama görülebilir. Anne, karnındaki şişliği eliyle hissetmeye başlar.
Yapılması gerekenler
Hamileliğin başlamasıyla oluşan duygu değişimiyle birlikte anne adayı çevresinin, ailesinin ve arkadaşlarının davranışlarından etkilenebilir. Anne adayı tedirginse çevreden hamile olduğu saklanır, bazen de çok uzak yakınlara bile haber verilir. Bu dönemde oluşacak bulantılar için genellikle ilaç tedavisi uygulanabilir. Bulantı yapacak şeylerden uzak durması önerilir (kokulu yiyecekler, stres, gürültü, aşırı ışık vb). Oluşabilecek nöral defektler için folik asit kullandırılır. Düşük tehlikesi ihtimali olanlara yatak tedavisi önerilir. Cinsel ilişki tavsiye edilmez. Anne adayının sorunu yoksa iş hayatına, sosyal ve spor faaliyetlerine devam edebilir.
İkinci 3 aydaki fiziksel ve psikolojik değişiklikler
Annenin kendini en rahat hissettiği dönemdir. Bu dönemde fazla kitap okuma ve internet araştırmaları anne adayını kaygı ve karamsarlığa götürür. Yapılan testlerin sonucunu beklemek anneyi kaygılandırır. Karın şişkinliği yakınları tarafından da gözlenebilir. Sık idrara çıkma azalır. Bu dönemde normalden daha düşük tansiyon görülür. Gerginlik hissi azalır. Hamilelik kabullenilir. Bağırsak alışkanlıkları değişir ve kabızlık olabilir. Kasık ağrılarıyla birlikte bel ağrıları da ortaya çıkabilir. Meme ucundan akıntı gözlenebilir. Nadir de olsa bebek hareketleri hissedilebilir. Cilt lezyonları daha da artar. Anne karnında kıllanma görülebilir. Kilo artışı daha fazla yaşanabilir. Baş dönmesi, bayılma gibi şikayetler gözlenebilir. Annenin yüzünde hamilelik maskesi dediğimiz, göğüs ucunda renk değişikliği gözlenmeye başlayabilir. Bu durum cildin herhangi bir başka yerinde de görülebilir. Bel ve kasıktaki ağrılar şiddetlenir. Anne, bebek hareketlerini hissetmeye başlar. Annede heyecan ve mutluluk hissi iyice artar. Büyüyen bebek, karın içindeki organlara basarak bazı sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Örneğin; akciğer baskısı ile nefes darlığı ortaya çıkabilir. Karın büyümesine bağlı olarak annede denge kurma problemleri yaşanabilir. Hormonlardaki değişiklikler nedeniyle eklem bölgelerinde sorunlar artabilir. Artık bebek hareketleri dışarıdan görülebilir. Anne adayı hızlı kilo almaya başlar. Hamilelik boyunca vücuttaki ekstra hormonlar, diş etlerinin şişmesine ve kanamasına neden olabilir.
Yapılması gerekenler
Bu dönemde bebeğin genetik testleri ve organ anomalilikleri araştırıldığı için hastanın kaygıları da artar. Olumsuz çıkan testler aileyi daha fazla üzer, invaziv girişim gerektirecek testlerde aşırı karamsar düşünceler başlar. Bu durumda çevreden fikir almak yerine sadece doktoruna danışarak hareket etmek, anne ve bebeğin sağlığı hakkında daha iyi bilgi almayı sağlayacaktır. Bu dönemde demir ve vitamin ilaçlarına başlanabilir.
Son 3 aydaki fiziksel ve psikolojik değişikler
Bu dönemde doğum korkuları başlar. Anksiyete ve migren atakları ortaya çıkabilir. Bacaklarda ve belde ağrılar olabilir. Karnın büyümesiyle anne adayında yorgunluk, halsizlik görülebilir ve karında sertleşmeye neden olan kasılmalar yaşanabilir. Bebek büyüdükçe nefes almada zorluklar ortaya çıkabilir. Uyku düzeni bozulabilir. Varislerde şişme ve ayaklarda kramplar olabilir. Midede yanma ve karında kaşıntılar görülebilir. Annenin üst kaburgasına baskılar artabilir. Sindirim bozuklukları görülebilir. Yüzde, ellerde ve ayaklarda hafif ödem oluşabilir. Göğüslerde dolgunluk iyice artar. Bebeğin büyümesiyle birlikte mesaneye baskı ve kapasitesinin küçülmesi sık idrara çıkmaya sebep olur. Bebeğin hareketleri dışarıdan gözle izlenebilir duruma gelir. Annenin göbek bölgesinden kasığa kadar uzanan koyu bir çizgi belirir. Zaman zaman bacaklarda elektrik çarpmasına benzer yakınmalar olabilir. Bebek hareketlerinde azalmalar görülebilir. Ciltte oluşan lekeler ortadan kaybolmaya başlar. Son haftalarda annede baskıya bağlı yürümede güçlük görülebilir. Hamileliğin 40. haftasında amniyon zarının açılıp suların gelme riski oldukça yüksektir. 41. haftada sancıların başlamasıyla birlikte rahim ağzı açılmaya başlar. Bu süreç evre evre devam eder. Açıklık tamamlandıktan sonra (10 cm) doğum süreci gerçekleşmiş olur.
Yapılması gerekenler
Bu durumda hem anne adayına hem de ailesine görevler düşer. Annenin eğitimli olması ya da gerekli eğitimleri alması onu rahatlatır. Anne adayının doktorunu doğru seçmesi ve doğru tespitler yapılması, hastayı hem fiziksel hem de psikolojik açıdan rahatlatır. Gerekli ilaç kullanımı sadece doktor kontrolünde yapılmalıdır. Hamileliğin son 3 ayında anne adayının doğum kurslarına gitmesi, yoga derslerine katılması ve fiziksel egzersiz yapması önerilir.
Rahat ve sağlıklı bir hamilelik için
Genellikle hamilelik korkulan bir dönemdir. Çünkü daha önceden alınan yanlış duyumlar, yakın çevrede görülen riskli hamilelikler kadınları olumsuz etkiler. Oysa alınacak bazı önlemler hamileliğin daha rahat ve sağlıklı geçmesini sağlayabilir.
Doktor seçimi
Hamilelikte yaşanan sorunlar ve bu sorunların giderilmesi özellikle iyi bir hamilelik takibi yapan sağlık kuruluşları ve doktor seçimiyle başlar. Doğru seçim, kişinin sorunlarını çözerken, hedefe yönelik tedaviye götürür. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, kadın hamile kalmadan 3 ay öncesinden doktora başvurmaları gerekir. Böylece hamilelik için uygun olup olmadıkları doktor tarafından istenecek tahlillerle saptanır; varsa enfeksiyon problemleri giderilir ve smear testi yapılır. Ayrıca folik asit tedavisine başlanır. Hamilelikte oluşabilecek problemler (örneğin erken düşük) daha önceden tespit edilerek tedavi edilir.
Düzenli kontroller
Rahat bir hamilelik için düzenli kontrollere gitmek son derece önemlidir. Özellikle hamileliğin ilk haftalarında, 12. haftada, 22. haftada, 36. haftada ve 37. haftada kontrollere gitmek zorunludur. Bu dönemlerde yapılacak tahlil ve USG (ultrasonografi) kontrolleri, hamilelikteki olumsuz durumları bildirebileceği gibi, anne adayının doktoruyla konuşarak sorunlarının giderilmesini ve doğum şeklinin planlanmasını sağlar.
Beslenmenin önemi
Hamilelikte sağlıklı beslenme; hem fetüsün iyi gelişmesi hem de hamilenin kendini iyi hissetmesi açısından önemlidir. Bebeğin sağlıklı gelişmesi anne adayının ruhsal yönden rahatlamasını da sağlayacaktır. Süt içmek, mevsim meyve ve sebzelerinden tüketmek, gerekli protein ve karbonhidratları almak, haftada 1 gün balık tüketimi, 2-3 günde bir yumurta yemek, bol su içmek, günlük 100 gram kadar et tüketmek, peynir ve yoğurt tüketimi anne adayının sağlıklı beslenmesini sağlar.
Bel ağrıları
Hamilelikte bel ağrısı görülme sıklığı yüzde 40-60 arasındadır. Ağrıların büyük çoğunluğu 5. ve 7. aylar arasında olur. Bazen hamilelik boyunca da sürebilir. Bu bel ağrılarının nedeni tam olarak belli değildir; fakat aşırı kilo alımı, gizli bel fıtıklarını ortaya çıkarabilir. Artmış bel çukurluğu, sırt kaslarının kısalması ve güçsüzleşmesi bel ağrılarına sebep olabilir. Hamilelik süresinde diyete dikkat edilmeli, aşırı yemek yemekten kaçınılmalı, kontrollü kilo alımı yapılmalıdır.
Vajinal enfeksiyonlar
İdrar normalde sterildir, herhangi bir mikrop içermez. Sıklıkla hamilelerde görülen E. Coli enfeksiyonu sık sistite yol açar. Direnç düşüklüğüne bağlı olarak daha da sık ortaya çıkabilir. Özellikle diyabetli ve hijyen yönünden sağlıklı olmayan hamileler risk altındadır. Sık sık çok az miktarda idrara çıkmak, idrar yaparken ağrı ve yanma görülen bulgulardır. İlerlemiş enfeksiyonlarda kasık ağrıları, ateş, bulantı ve kusma görülür. Böyle durumlarda doktora başvurarak idrar tetkiki ve kültürü yapılarak etkene yönelik antibiyotik kullanımı önerilir. Hamilelikte vajinal akıntı da artar. Bu akıntı normalde renksiz ve kokusuzdur. Vajinal akıntıda kötü koku ve renklenme başlarsa, beyaz süt kesiği gibiyse, kaşıntı ve yanma gibi şikayetler varsa doktora başvurulmalıdır. Hamilelikte en sık görülen akıntı V. Candida (mantar) enfeksiyonudur. Nedeni ise vajen asidinin bozulmasına bağlı olarak glikojen miktarının değişmesiyle enfeksiyon için zemin oluşur. Vajinal akıntılar erken doğuma neden olabileceği gibi, hamilelikteki cinsel hayatı da etkiler. Bol su içmek, idrarı uzun süre tutmamak, tuvalette genital bölgeyi önden arkaya doğru temizlemek ve cinsel ilişkide hijyene dikkat etmek idrar yolu enfeksiyonunu önler.
Bulantı ve kusma
Hamilelik bulantıları ilk trimesterde başlar (4-8. haftalarda), 10. haftada pik yapar ve 14. haftaya kadar devam eder. Nadiren hamilelik boyunca devam edebilir. Sabahları daha fazladır, gün boyunca da sürebilir. Yüksek BHCG adı verilen hormon düzeyleri, mide bağırsak hastalıkları, B1, B2 vitamin eksikliği, psikolojik sıkıntılar, çoğul hamilelikler ve halk arasında üzüm hamileliği olarak bilinen mol hamileliği de şiddetli bulantılara ve kusmalara sebep olabilir. Aşırı gürültülü, ışıklı ve koku olabilecek ortamlardan uzak durmak, yemek yapmamak, temizlik maddelerini kullanmamak, yağsız ve kokusuz yiyecekler tüketmek mide bulantısını önler. Şiddetli bulantı ve kusmalarda doktora başvurarak, idrarda keton çıkması durumunda gerekli tıbbi tedaviyi uygulamak gerekir.
Halsizlik ve baş ağrısı
Hamilelikte progesteron hormonunun artışına bağlı olarak özellikle 4. aya kadar devam eden bu durum genellikle iş hayatını ve yaşam kalitesini bozar. Nedeni bilinmeyen baş ağrıları hormonal dengesizliğe bağlanır. Psikolojik nedenler, aşırı kafein içeren yiyecek içecek tüketmek, migren, sinüzit ve göz hastalıkları baş ağrılarına sebep olabilir. Son aylardaki baş ağrılarında hipertansiyon akla gelmelidir. Bu durumda özellikle uyku düzenini ayarlamak gerekir. Düzenli uyku ve dinlenme bu şikayetlerin azalmasına neden olacaktır. Böyle durumlarda tatilin ve yer değişikliğinin önemi vardır. Baş ağrılarında şakaklara yapılan masaj ve sıcak uygulama, istirahat etmek de işe yarayabilir. Daha şiddetli ve geçmeyen ağrılarda doktora başvurmak gerekir.
Ciltteki değişiklikler
Hamilelik sırasında ciltte bazı değişiklikler olur. Bunların başında ciltte kahverengi renk tonu artarak yüzde lekelenme, göbek altında linea nigra denilen çizgi, göğüs uçlarında, karın ve kasıkta koyulaşmalar olabilir. Hamileler özellikle güneş ışınlarından çok etkilenirler. Bu yüzden yüksek koruyucu faktörlü güneş kremleri kullanmaları, tatillerde gölgede güneşlenmeleri önerilir. Ayrıca el ayası ve ayak tabanında kızarıklıklar (palmar eritem), kılcal damarların genişlemesine bağlı kırmızı ben şeklinde lezyonlar (hamartom) veya dallanma şeklinde damar genişlemesi (spider nevus), normalden fazla kıllanma, tırnak kırılmaları, karın çatlakları (stria gravidarum) hamilelik sırasında görülebilecek diğer değişikliklerdir. Bu şikayetlerde özellikle dermatologlardan yardım alınması gerekir.
Kaşıntılar
Hamilelik döneminde rahatsızlık verici boyutu en yüksek olan bu şikayet, dermatolojik hastalıklara, karaciğer rahatsızlıklarına ve safra kanalının tıkanıklığına bağlı oluşabilir, ancak birçoğunda net olarak neden bulunamaz. Karaciğer ve safra yolları hastalarında karaciğer yetmezliği dahi gelişebilir. Böyle durumlarda erken doğuma geçilebilir. Karaciğer enzimlerini azaltmak için çeşitli ilaçlar kullanılabilir. Dermatolojik hastalıklarda lokal kortikosteroidlerin faydası vardır. Kaşıntı uyuz, bitlenme, sinek ve böcek sokmaları gibi parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlara bağlı da olabilir.
Mide yanması
Reflü, hazımsızlık ve mide yanması diye adlandırılan bu şikayet; özellikle mide açısının bozulmasına bağlı mide asit içeriğinin yemek borusuna kaçmasıyla oluşur. Mide yanması şikayeti saç çıkarma diye adlandırılan 20- 25. haftalarda ortaya çıkar. Bu durumda yemek öğün sayısı artırılmalı, fakat çok miktarda yemek yenmemeli, gaz yapabilecek yağlı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı, yatmadan hemen önce yemek yenmemelidir. Doktorun önerdiği asit giderici ilaçlar kullanılabilir.
Hemoroit ve kabızlık
Özellikle hamilelik öncesinde bu şikayetlerin olması ve genetik faktörler bağırsak yavaşlamasına neden olur. Sürekli oturmak da bu soruna yol açabilir. Bol sıvı alınması, posalı gıdaların tüketilmesi bu şikayetleri azaltır. Lifli gıdalar, kepek ekmeği, yulaf ezmesi, barbunya, kepekli makarna, kayısı, incir, üzüm, bezelye, pırasa, pirinç gibi gıdalar anne adayını rahatlatır. Sabah kahvaltısından önce ılık su içmek ve egzersiz yapmak iyi gelir. Hemoroid durumunda; kabızlığı önlemek için lokal anestezik pomadlar kullanmak, uzun süre ayakta durmamak, aşırı ıkınmamak ve daha ileri durumlarda ise cerrahi müdahale gerekebilir.
El ve ayaklarda uyuşma
Uyuşma bölgesel de olabilir, bir uzvun tamamını da kapsayabilir. Özellikle parmaklarıyla iş yapan (piyanist) hamilelerde şiddetli ağrıya varan şikayetler olabilir. Bu durum genellikle sinir kasına bağlı olabildiği gibi vücut kan seviyesinin azalması da buna yol açabilir. B1, B2 vitamin ve demir içeren ilaçlar fayda sağlar.
Hazırlayan: Başak DOĞRU