"Bu çocuklarda dikkat sorunları, aşırı ve kontrolsüz hareketlilik yaşıtlarından fazladır. Bazılarında sadece dikkatsizlik, bazılarındaysa sadece aşırı ve kontrolsüz hareketlilik görülmektedir. Ancak çoğu çocukta her iki problem birlikte ortaya çıkar. Bu problemler çocuğun yaşamını olumsuz etkiler" şeklinde konuşan Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, bu çocukların yaramaz olmadığını vurguladı.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) nedeninin anne babaların yanlış veya olumsuz tutumlarının olmadığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Üney, "Yani bu çocuklar anne babaları tarafından doğru yetiştirilmemiş, şımarık ve yaramaz çocuklar değildirler. Bu sorunun oluşumunda kalıtsal yani genetik faktörlerin etkilidir" diye konuştu.
ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTENİN BELİRTİLERİ
Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların özelliklerini şöyle sıraladı:
"1. Ayrıntılara özen gösteremez, derslerde dikkatsizce yanlışlar yapar. Dikkatini sürdürmekte zorlanır.
2. Doğrudan kendisine konuşulurken dinlemiyor gibi görünür.
3. Verilen görevleri eksik yapar. Sorumluluklarını yerine getiremez.
4. Ödev yapmak istemez. Uzun süre dersin başında oturamaz.
5. Kalem, kitap gibi eşyalarını kaybeder.
6. Dikkati kolayca dağılır. Unutkandır.
7. Kıpır kıpırdır, uzun süre hareketsiz kalamaz. Oturmasının beklenildiği durumlarda oturduğu yerden kalkar. Uygunsuz ortamlarda ortalıkta koşturur ya da bir yere tırmanır.
8. Sessiz oyun oynayamaz, oyun arkadaşlarıyla sorunlar yaşar.
9. Aşırı konuşur. Sorulan soru tamamlanmadan cevap verir. Başkalarının sözünü keser, sırasını bekleyemez.
10. Dağınık ve düzensiz çalışır, zaman sınırlamalarına uyamaz.
11. Aileye okuldan ve öğretmenlerinden şikâyetler gelebilir."
Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, "Bu çocuklar, genellikle arkadaş ilişkilerinde zorluklar yaşarlar. Çoğunlukla anne babaları, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından yanlış anlaşılırlar. Beklenmedik ve dengesiz gibi görünen davranışları, çoğu ortamda gerginliğe neden olur. Çocuğun çevresindeki kişiler; bu davranışları, çocuğun şımarıklığı, isteksizliği ve yaramazlığı olarak yorumlarlar. Oysa ki bu davranışlar, çocuğun kontrolü dışındadır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar, kendilerini diğerlerinden farklı hissederler. Çünkü bu problem çocuğun kişilik gelişimini ve zihinsel becerilerini olumsuz etkiler. Yaşadıkları beceri eksikliği ve sakarlıklar çevrelerinden eleştiri ve uyarı almalarıyla sonuçlanır. Çocuk hiçbir şeyi doğru yapmadığını düşünür.
Ailesinin kendisinden memnun olmadığını, kimsenin kendisinden hoşlanmadığını hissedebilir. Sürekli uyarıldığı için; ailesinin, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin isteklerini yerine getiremediğini düşünür. Bu sebeple çocuğun özgüveni de azalır. Genellikle arkadaş ilişkileri zayıftır. Bilmeden yanlış şeyler söylerler. Diğerlerini rahatsız ettikleri için dışlanırlar. Arkadaşlarını yanlış anlarlar. Etraflarında konuşulanları dinlemezler. Problem yaşadıklarında çözüm bulmakta zorlanırlar. Kurallara uymakta güçlük çekerler. Kendine hâkim olmakta güçlükler yaşarlar. Büyük riskler alırlar, sonuçlarını düşünmezler. Kolay heyecanlanırlar. Saldırgan davranışlarda bulunabilirler. Bu çocuklarda kaygı ve depresyon daha fazladır. Yalan söyleyebilirler, bir şeyler çalabilirler. Kötü oldukları için değil, isteklerini hemen karşılamak için bunu yaparlar. Tüm bu olumsuz davranışları sebebiyle okulda etiketlenirler. Kötü arkadaş grupları tarafından kabul gördükleri için, zamanla bu grupların içinde yer almaya başlarlar" ifadelerini kullandı.
DEHB OKUL HAYATINI NASIL ETKİLER?
Derslerde kendilerinden beklenenden az başarı gösterdiklerini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Üney, "Sınıf ortamına uyum sağlamakta güçlük çekerler. Birebir çalışmada daha iyi öğrenirler. Bu çocuklarla ilgili okuldan gelen şikayetler fazladır. Kısa çalışma süreleri ve mola vererek çalışma onlara daha uygundur. Derslerde bazen başarılıyken, bazen başarısızdırlar. Bu çocukların aileleri hayal kırıklığı ve tükenmişlik yaşarlar. Çoğunlukla çocuklarından utanırlar. Bu çocuklar kaba ve kırıcı konuşabilirler, dalga geçebilirler. Anne-babalar bunu kişisel algılamamalı ve bu davranışlara alınmamalıdır. Çocuktaki olumlu tarafa odaklanmak bu çocukların davranışlarını değiştirmede çok etkilidir" açıklamalarında bulundu.
DEHB'İN TEDAVİSİ VAR MI?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavisinin; ilaç tedavisi, psikoterapi, aile eğitimi, okul ve öğretmenle iş birliğini içerdiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Üney, "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocukla yapılan oyun terapisi, çocuğa kendi hayatını nasıl idare edeceğini öğretir. Özgüveni arttırır. Çocuğun kendi davranışlarının, diğer insanları nasıl etkilediğini anlamasını sağlar. Kendini kontrol etmeyi ve sakinleştirmeyi öğretir. Öfkeyi uygun bir şekilde ifade etmesine yardımcı olur. Psikoterapi çocuğa uygun davranışı öğretmek, problem çözme becerilerini arttırmak ve duygularının farkında olmasını sağlamayı hedefler. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda ailenin ve öğretmenlerinin çocuğa nasıl davranması gerektiği ile ilgili eğitimin de terapi kadar faydalı olduğu bilinmektedir. Çoğu aile ilaç tedavisi ile ilgili kaygı duymaktadır. Ancak tedavi edilmeyen çocuklarda, gelecekte alkol ve uyuşturucu madde kullanım riski fazladır" şeklinde konuştu.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE OLAN ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI?
Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, çocuklarında dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğu olan ailelere şu önerilerde bulundu:
"1. Çocuğunuzda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olabileceğini düşünüyorsanız, mutlaka bir çocuk psikiyatristine danışın.
2. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu hakkında bilgi edinin. Uzmanlarla konuşun, kitaplar okuyun.
3. Çocuğunuzla konuşurken sizi dinlediğinden emin olun, gözüne bakarak konuşun.
4. Karmaşık görevler vermeyin. Adımlar halinde talimatlar verin.
5. Evdeki sınırları net bir şekilde belirleyin. Bunları onun görebileceği bir yere yazın.
6. Sınır koyarken kısa komutlar verin. Uzun tartışmalara girmeyin.
7. Ulaşmaları gereken küçük hedefler koyun.
8. Gün içinde yapması gerekenleri planlayın.
9. Çocuktaki olumlu tarafa odaklanın. Olumlu davranışı takdir ederek hemen pekiştirin. Başarısız olsa da çocuğun çabasını övün.
10. Olumsuz davranışlarda mola verin. Çocuğu olumsuz davranışta bulunduğu ortamdan uzaklaştırıp, kısa bir süre beklemesini sağlayın."