Çocuğunuzun ismini belki de yıllar önce henüz ortada çocuk planı bile yokken belirlemiştiniz kafanızda. Ya da belki de dünyaya gelmesine sayılı günler kaldı, ama hala karar veremediniz. Geleneksel isim tercih edenler için karar vermesi biraz daha kolay gibi, modern ve farklı isimler isteyenler içinse isim koyma işi biraz zor sanki… En çok da şu sorular kafaları meşgul ediyor: Acaba isimler çocuklar üzerinde gerçekten etkili mi? Etkiliyse ne kadar etkili? Bu soruları uzmanlarına yönelttik ve konunun hiç de hafife alınmayacağını fark ettik. Çünkü uzmanlara göre isimler; kişilik, karakter ve hatta cinsel kimlik gelişimi üzerinde bile etkili.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan
"İsimler kişilik gelişiminde önemli";
İsim seçiminin, çocuğun kişilik oluşumunda ve ilerleyen yıllardaki tavır ve tutumlarında etkileri neler?
Çocuğa koyulan isimler, çocuk için aynı zamanda ona bir hitaptır. İsimlerin anlamlarının çocuğun kişiliğinin gelişmesinde önemli bir yeri vardır. İsimle ilgili duygusal çağrışımlar, çocuklar üzerinde etiketlendirme etkisi oluşturur. Psikolojideki tabirle stigmatize (damgalamak) eder. Bunun üzerine çocuk, yüceltilen bir isme sahipse ona uygun roller ve pozisyonlar alıp bu şekilde tepkiler verir. Olaylar arasında ona uygun anlam bağları kurar. Bunun sonucunda da sahip olduğu ismi, kendisine tanımlama haline getirir. Bu nedenle çocuğa isim vermek aslında ona "Böyle ol" demektir. Çocuğa; vurmak, savaşmak, kırmak gibi agresyon içeren isimler vermek risk taşır. Mesela erkek çocuksa, öfkeli olan halini teşvik eder. Kız çocuksa, onun erkek gibi davranmasına sebep olur. Bu özellikler nedeniyle cinsel kimlik göz önünde bulundurularak isim verilmelidir. Barış ve Deniz gibi bilinen unisex (hem kız hem erkeğe kullanılabilen) isimlerin çok sakıncası yoktur. Bilinmeyen unisex isimler, çocukta cinsel kimlik değişimine sebep olabilir. İsim, çocuk için sadece bir rutin tekrar haline gelmez, özellikle arkadaşlar arasında isim konuşulduğu zaman o isimle ilgili rol tanımlamasına girilmesine de neden olur. Ayrıca isim, çocuğun sosyal rollerini de etkiler. Yeni yeni konulmaya başlanan bazı isimler, hem kız hem de erkek çocukta kullanılmaya başlanmıştır. Her iki cinsiyette kullanılabilen isimler aslında çocuk için sakıncalı olabilir. Ancak, bu isimleri çocuğun cinsiyetine uygun bir başka isimle beraber koymak, bu sakıncalı durumun etkisini azaltır. Erkekse, Ahmet Deniz ya da kız çocuğu ise Ayşe Deniz gibi. İsimde cinsiyet tanımlamasının olmaması ile çocuğa insan ilişkilerinde gereksiz sosyal engel verilmiş olur. Çocuk, insan ilişkilerine garip bir isimle ya da sorgulanan bir isimle başlarsa, bu onun bir engelle başladığı anlamına gelir. Anne ve babanın çocuğun sosyal uyumunu kolaylaştıracak roller ve isimler vermesi, çocuğun hayatını kolaylaştırır ve sosyal uyumuna katkı sağlar. Olumsuz anlamlı isimler ise, çocuğun özgüven gelişimini kötü yönde etkiler. Çocuğa kendi kültürünü çağrıştırmayan isimler koymak, bir-iki nesil sonra o çocuğu başka kültürün çocuğu yapmak demektir. Kültürel entegrasyon (bütünleşme) olursa, çocuk kendi kültürünü koruyarak bir bütünün parçası olur. İsim aynı zamanda kimliktir. İsim koyarken o kişinin kimliği de belirlenmiş olur.
İsim koyarken nelere dikkat edilmeli?
İsmin çocuğun kendi kişiliğini ve karakterini gölgelememesi gerekir. Çocuğun ismi; sosyal rolünü, kişiliğini gölgeliyorsa ve ismiyle diğer insanlar uğraşıyorsa (dalga geçme, küçümsenme) bu durum çocuğun sosyalleşmesini olumsuz etkiler. Bir çocuğun özeline, kutsalına ve varsa özürlerine dokunulmamalıdır. Çünkü çocuğun özeline ve kutsalına dokunulursa, incinir ve olumsuz bir diyalog geliştirir. Bu durum ismi için de geçerlidir. Çocuğun isminde bir tuhaflık varsa, bir topluma girdiğinde sorun yaşayabilir ve bu da sosyal fobiyi artırıcı bir etki olabilir. Ayrıca marjinal bir isim seçimi olmamasına da dikkat etmek gerekir. Çocuğa marjinal bir isim konulduğunda, taşıyamayacağı bir isim olursa çocuk onu değiştirmek zorunda kalır ya da bu durum çocuğu sosyal kaçınmalara iter.
Çift isim koymanın olumsuz bir etkisi var mı?
Çocuklara çift isim koymanın psikolojik açıdan herhangi bir sakıncası bulunmaz.
Çocuğa, kaybedilen bir yakının isminin ya da anne ve babanın kendi isminin verilmesi doğru mudur?
Anne ve babanın çocuklarına kendi isimlerini vermesi ego tatmini olarak değerlendirilebilir. Çift isim olarak belki verilebilir, ama alışılmış bir şey değildir. Anne ve babanın çocuğun kimliğine saygı duyması gerekir. Çocuk, onların çocuğudur ama onlara ait değildir. Çocuk bireydir ve kendi gemisinin kaptanı olmalıdır. Anne ve babalar kendi isimlerini koyarak çocuğa derin bir aidiyet yükledikleri zaman, çocuk bir müddet sonra rahatsız olabilir. Bu sorunla büyüyen çocuklardan mahkemeye başvurarak ismini değiştiren kişilerin olduğu bilinir. Çok sık karşılaşılan ve geleneklere bağlı olan bir durum da, ailenin yaşlı üyelerinden birinin isminin çocuğa koyulmasıdır. Bu, çocuğu etkilemez. Vefat etmiş birinin ismini ikinci isim olarak vermek de aynı şekilde anne-babanın kendi ismini koymasından daha normal bir durumdur.
"İsim aidiyet bağı oluşturuyor"
Anne ve babalar çocuklarına isim koyarken hayallerini koyuyorlar aslında ve çocuğu düşünmeyerek empatisiz yaklaşabiliyorlar. Çocuğun gelecekte yaşayacağı durum çoğu zaman göz ardı ediliyor. İsim, çocuğun ömür boyu taşıyacağı markasıdır. İsim aynı zamanda aidiyet bağı da oluşturuyor. Çocuğun kendi ismine ve içinde yaşadığı topluma duyduğu aidiyet duygusunu kaybettirmemek gerekiyor. İsim verirken aidiyet duygusunu da göz önüne almak çocuğun uyumunu kolaylaştırıyor.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Akrofonoloji Uzmanı Haluk Kemal Cebe
"Harfler karakter özelliklerini etkiliyor"
Akrofonoloji (isim analizi) nedir?
Akrofonoloji çok eski bir bilim dalıdır. Eski İbrani mistiklerinin öğretilerini kaydeden Kabbalah'da (evrenin ve hayatın nasıl çalıştığını açığa çıkaran eski bir öğreti) bulunan harflerin incelenmesi ile ortaya çıkmıştır.
Neye yarar?
Akrofonoloji; bir isimdeki bağımsız enerji şekillerini belirlemeyi sağlar. Harfler enerjinin sembolleridir. Çocuğun sahip olduğu enerjileri (fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal) tanımlar. İsimleri inceleyerek, harfler arasındaki titreşimleri tespit ederek karakter özelliklerini ortaya koymak mümkündür. Her harfin bir frekansı mevcuttur. Frekansın harf üzerindeki etkisi, karakteri oluşturur. Bir çocuğa ismiyle hitap edildiği zaman isminin frekansının titreşimi onu etkiler. Unutmamak gerekir ki insan vücudunun yüzde 70'i sudan oluşur ve su, çok yüksek bir frekans algılayıcıdır.
Peki, akrofonolojiye göre isminden olumsuz etkilenen bir çocuğa göbek adı ya da takma isim mi takılmalıdır?
Akrofonolojide asla negatif değerlendirme yoktur. Çünkü kötü isim yoktur. Sadece hayattaki olumsuzlukları arttıracak isimler vardır. Bunlar da aile soyağacına göre değişiklik gösterir. Hayatında sürekli olumsuzluk yaşayan çocuk ya da yetişkinlerin aile tablosu incelenir. 10 kişilik isim koçları grubu, 10 gün süren ve 148 kritere göre 14 bin isim içinden, bir isim bularak, sahip olunan ismin olumsuzluklarını olumluya çevirir. Takma ismi, bu çalışmayı yapmadan aktif etmek doğru değildir. Her zaman aktif olan isim, hayatı en çok etkileyen isimdir.
Bir çocuğun karakterinin oluşumunda isim kadar soyadı da etkili midir?
Soyadı, yüzde 30 civarında etkilidir.
İki isimli çocuklar değerlendirilirken isimler ayrı ayrı mı ele alınır?
Aktif olarak kullanılacak isim hangisi ise ön plana onu almak gerekir. Diğerine göre daha olumlu olan isim her zaman aktif olmalıdır.
"Akrofonoloji, çocuğunuzun güçlü yönleri hakkında bilgi veriyor"
Akrofonoloji, çocuğun karakteristik yapısı ve davranış modelleri hakkında bilgi veriyor. Yaşamı boyunca karşılaşabileceği olası sorunları bildiriyor. Bunun yanı sıra çocuğun güçlü yönleri hakkında da bilgi veriyor. Hangi meslekte ya da hangi alanlarda başarılı olabileceğini ön görüyor. Akrofonolojinin esas amacı, ismin enerjisinin o kişiye yaşamında destek mi yoksa köstek mi olduğuna bakmaktır. Eğer çocuğun isminde olumsuz etkiler fazlasıyla söz konusu ise o zaman ek bir isim alması öneriliyor.
Akrofonoloji Uzmanı Nilda Ferhan Efeçınar
Akrofonolojinin tarihçesi
İnsanoğlunun ilk yaratılışında, kişiler birbirlerine değişik sesler çıkararak hitap ederlermiş. Kadınlara seslenirken ince, erkeklere seslenirken ise daha kalın sesler çıkartırlarmış. İlerleyen yıllarda erkekleri hayvan isimleriyle, dişileri ise nehir ve çiçek isimleri ile tanımlamışlar. Hz. İsa'nın doğumuyla insanlar titreşimlere daha çok önem vermeye başlamışlar. Her millet kendine göre ve kendi örf adetlerine göre isim bulmuş. Zaman geçtikçe, gündemde olan konulara dikkat ederek çocuklarına isim vermeye başlamışlar. İlk kez 6. yüzyılda titreşimlere dikkat ederek isim verme konusunda çok daha hassas olunmuş. Ari ve Maya medeniyetlerinde ilk kez isimleri sembollerle ifade etmişler. Yazıtlarda isimlerin sembollere dönüştüğü gözlemlenmiş. 6. yüzyılda özellikle İspanya ve Portekiz'de isim koyarken muhakkak anneanne, babaanne ve büyük baba isimlerini koymaya başlamışlar. Kimin kiminle akraba olduğu daha iyi anlaşılmaya başlanmış. Herkes kolay ve iyi hissettiği isimleri telaffuz etmeye başlamış. Özellikle Çinliler binlerce yıl önce çocuklarına isim koyarken, doğum anında isim koyucularını çağırarak, anne karnından ilk çıktıkları an çıkarttıkları ses titreşimine göre isim vermişler. Orta Asya Türkleri ise çocuklar büyüyüp karakter oturana kadar bekleyip isimlerini ona göre vermişler. Bu sürecin uzantısı olarak da akrofonoloji, astrolojinin başka bir dili gibi yorumlanmaya başlanmış. Tanınmış bir astrolog olan Shirlie 10 binden fazla kişinin natal haritasını incelemiş ve yıldızlarla kişilerin isimleri arasındaki geçişleri bulmuş.