"MÜKEMMEL OLAMAMAK."
Çocuğunuz için her şeyin en iyisini istemeniz gayet anlaşılır, fakat anne-baba olmak demek 'insan olmak' anlamına geliyor. İnsanın mükemmel olmaya çalışması çok büyük bir baskı. Özellikle sosyal medyada gördüğünüz 'kusursuz' tabloların iç yüzünü hiçbirimiz bilemeyiz. Bu yüzden duygularınız, tepkileriniz, davranışlarınız ve belki de çocuğunuza sunabileceğiniz her şey bozulmaya uğruyor olabilir. Bırakın duygularınız doğal akışında gelsin. Bu, çocuğunuzun duygusal gelişimi için çok daha büyük bir zenginlik.
"GEÇMİŞE DAİR PİŞMANLIK DUYMAK."
"Zamanında üstüne düşmedim şimdi böyle oldu", "Keşke baştan alıştırsaydım" gibi pişmanlık içeren sözleri ebeveynlerden sıklıkla duyabiliyoruz. O günün şartları, çocuğunuzun gelişim evresi ve değişebilen duygu durumlarına göre, ona karşı yaklaşımınız farklılık gösterebilir. Önemli olan, bugün baktığınızda size iyi ve doğru gelen ne varsa onu ortaya koymak için emek vermek. Unutmayın, başlamak için hiçbir zaman geç değildir.
"SUÇLULUK HİSSETMEK."
Özellikle lohusalıktan başlayarak, annelerin çeşitli şekillerde duygusal zorluklar çektiği dönemler olabiliyor. Mutsuz, bitkin, çaresiz hissettiğinde kendine fazlasıyla yüklenen ve böyle hissettiği için suçluluk duyan birçok anneden birisiniz belki de… Anne olmak eşsiz duygular hissettirebilir, kabul; ama bu duygular her zaman o kadar da muhteşem olmayabilir. Bu sizin kötü bir anne olduğunuzu, çocuğunuzu istemediğinizi veya ona yeterli bir anne olmadığınızı göstermez. İnsan olduğunuzu gösterir. Hissedilen duygular suç değildir. Sanki hatalı bir eylemde bulunmuşsunuz gibi kendinizi yargılamadan önce tekrar düşünün, "duygular ve düşünceler birer eylem değildir."
"OTORİTEYİ KAYBETMEK."
"Buna izin verirsem şımarır", "Bizi parmağında oynatıyor", "Şimdi böyle konuşursam yumuşadığımı düşünür" gibi sözler de oldukça tanıdık. Fakat çocuk, siz onu dinleyip, makul bulduğunuz ölçülerde bir şeye izin verdiğinizde ya da söylediklerini dikkate alıp ona göre davrandığınızda yoldan çıkmaz. Olsa olsa anlaşıldığını hisseder, ki tam da istediğimiz şey bu! Önemli olan, ona sunduğunuz alanın belirli sınırları olduğunu, ama aynı zamanda dinlemek ve anlamaya çalışmak için de sonsuz alan açabildiğinizi hissettirmektir.