Elbette her çocuk kendine özgü, bağımsız ve özel bir karaktere sahip; her biri ayrı ayrı değerli ve eşsiz. Yine de erkek ve kız çocuklarını birbirinden ayıran, iki cinsin farklı genellemeler yapmamıza sebep olan birtakım özellikleri olduğunu söyleyebiliriz. Erkek çocuklarının daha hareketli kızların daha empatik olması gibi… Ya da kız çocuklarının daha çabuk yürümesi, daha kolay sosyalleşmesi erkeklerinse biraz daha içe kapanık hatta şiddet yanlısı olması... İlerleyen yaşlarda erkeklerin daha kolay araç kullanması buna rağmen kadınların yön duygusunun daha güçlü olması gibi… Bu ve buna benzer pek çok genelleme yapmak ve gündelik hayatın içerisindeki basit gözlemlerle bile bunların bir şekilde doğruluğunu saptamak mümkün. Peki, bu genellemeler ne derece doğru? Kız ve erkek çocuklar arasındaki bu farklar doğuştan mı geliyor; yoksa çevresel faktörlerin, yetiştirme biçiminin de etkisi var mı? Böylesi genellemeler altında çocuk yetiştirmek çocukların kendilerine özgü kişiliklerini ve doğalarını kaybetmelerine sebep olmaz mı?
"KIZ VE ERKEK ÇOCUKLAR FARKLI BEYİN YAPILARINA SAHİP OLSALAR DA, ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN CİNSİYET AYRIMI YAPILMAMALI"
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz Çocuk beynindeki farklılıkların anne karnında başladığını belirten kaynaklar var. Bu konuda siz neler söylemek istersiniz? Çocuklardaki beyin farklılıklarının anne karnında başlamasının en büyük nedeni, maruz kalınan testosteron miktarıdır. Dişi ve erkek beynin farklılıklarını inceleyen uzmanlar, beynin de bir cinsiyetinin olduğunu düşünmektedir. Testosteron, beynin sol yarıküresinin gelişimini geciktirir; bu da sol yarıkürenin daha fazla dış etkene maruz kalmasına neden olur. Çocuk beyninin yetişkin beyninden farklarını öğrenebilir miyiz? Çocuk ile yetişkin beyinleri faaliyet haritaları incelendiğinde çocuk beyninin yetişkin beyniyle benzer yapısal özelliklere, fakat farklı işlev dağılımlarına sahip olduğu görülür. Bebeklerde ve çocuklarda beynin yüzlere ve mekanlara tepki veren merkezlerinin aynı yetişkinlerde olduğu gibi yapısal olarak net biçimde ayrıldığı ortaya çıkmıştır. Bu konuda yapılan araştırmaların şaşırtıcı yanı, özellikle bebeklerin beyinlerinin yetişkinlere oranla çok yönlü olduğudur. Şöyle ki, bebeklerin verdiği tepkiler, görsel korteksin ötesine geçmekte; duygular, değerler ve özbenlikle ilişkili ön korteksi de uyarmaktadır. Kız ve erkek beynini nasıl açıklayabiliriz? Kız ve erkekler sahip oldukları farklı beyin yapıları ve beyindeki sinir bağlantıları sebebiyle ayrışırlar. Bu konuda yapılan araştırmalar; tipik bir erkek beynindeki sinir bağlantılarının, beynin aynı lobunun ön ve arka tarafları arasında kurulduğunu, tipik bir kadın beyninde ise sinir bağlantılarının daha ziyade sağ ve sol loblar arasında, bir taraftan diğer tarafa doğru dizildiğini gösteriyor. Tüm bunların yanı sıra araştırmalar; kadın ve erkeklerin bazı görevleri yerine getirirken beyinlerinin değişik bölümlerini kullandıklarını gösteriyor. Kızlarda bağlantıların, beynin iki yarısında, sağ ve sol tarafları bağlayacak şekilde
düzenlendiğini belirten araştırma, erkeklerde ise bağlantıların ön ve arka taraf arasında dizildiğini söylüyor. Bu durum ise kızların erkeklere oranla daha güçlü sezilere sahip olmasını açıklıyor. Toplumsal açıdan kız çocuklarının daha terbiyeli, uslu ve nazik olması erkek çocuklarının da daha cesur, kaba ve kavgacı olması kabullenilir. Bu önyargılarla çocukları büyütmek ne derece doğru? Oksitosin hormonu, empati ve şefkat gibi duyguların daha yoğunluklu olarak hissedilmesini sağlar. Bu hormon kız çocuklarında daha fazla bulunduğu için kız çocukları, erkek çocuklarına göre daha hoşgörülü, nazik ve empatiktirler. Diğer taraftan toplumsal normlar, kültür, din ve gelenekler her cinsiyet için belli roller biçer. Bu roller gereği yetişen bireyler toplumda daha kolay kabul görürken, bu rollerin dışında kalan kişiler aykırı olarak yorumlanır. Kız ve erkek çocukları için belirlenen cinsiyet kodları arasında önemli farklar vardır. Kız çocuklarının uslu olması, nasıl konuşması gerektiğini bilmesi beklenirken erkek çocukların nazik ya da kibar davranması birçok kişi tarafından çok farklı yorumlanabilir. Çünkü dayatılan roller gereği erkek daha sert ve ağır olmalı, nazik olmak gibi insani bir değeri bile belli sınırlar içinde yapmalıdır. Oysa çocuk yetiştirmek bu ön yargıların ötesinde olmalıdır. Zaten çocuk aile, sosyal çevre, arkadaş ve medya aracılığıyla birçok kodu öğrenerek, görerek ve deneyimleyerek kazanacaktır. Bu noktada ebeveynlere düşen temel görev; kız ya da erkek yetiştirmek değil, iyi bir insan yetiştirmek olmalı ve insani olan tüm değerler çocuklara aşılanmalıdır. Büyüme sürecinde kız ve erkek beyninde düşünme tarzları ve öğrenme biçimleri açısından hangi farklılıklar göze çarpıyor? Erkek ve kız beyni farklı bir haritaya sahiptir. Birçok konuda ayrışmalarının ve birbirlerine üstün gelmelerinin temel sebebi budur. Hormonların etkisiyle oluşan beynin cinsiyeti, öğrenme sistemini etkiler ve farklılıklar meydana getirir.
"ANNE KARNINDA ERKEKLERDE BEYNİN SOL KISMI, KIZLARDA İSE HEM SAĞ HEM DE SOL KISIM ÖNCELİKLİ OLARAK GELİŞİR"
Kız çocukların konuşma, empati ve iletişim konularında erkeklerden daha hızlı geliştiklerini anlattınız. İki cins arasındaki bu tür farklar kapanır mı? Empati kurma becerisi olarak erkek ve kızların farklı beyin örüntüsü vardır. Bu noktada empati kurma ve iletişim becerileri gereği toplumsal ilişkiler kurma konusunda kızlar daha başarılıdır. Örneğin bir kız, dürüst olmayan birisini cezalandırabilir, ama onun acısını da paylaşabilir. Erkek ise acısını paylaşmadan onu cezalandırır. Bu noktada belirleyici rol, empati kurma dürtüsüdür. Empati duygusunun kız çocuklarında daha yoğun yaşanmasında hiç şüphesiz oksitosin hormonunun rolü büyüktür. Ayrıca kızlar iyi-kötü arasında kaldıklarında beyinlerinde aynı alanları (ön singulat ve insüler beyin bölgesi) aktif bir şekilde çalışmaya başlar. Ancak bu durum erkeklerde şu şekilde işler; erkekler iyi insanların acı çektiklerini gördüklerinde beyinlerindeki acı çekme alanları çalışmaya başlar. Buna karşın erkekler kötü insanların acı çektiklerini gördüklerindeyse beyinlerinde başkasının acısını hissetme alanlarında hareketlenme görülmez. Erkek çocukları ve kız çocukları arasında sözel veya aritmetik yetenek açısından fark var mıdır? Aslında bu konuda birçok farklı görüş vardır. Birçok bilim insanı erkek ve kız beyninin sayısal ve sözel boyutta aynı çalıştığını, farklılıkları yaratanın dış etkenler olduğunu kabul etmektedir. Ancak yapılan son araştırmalar, erkek ve kız beyninin farklı kullanım alanlarına sahip olduğunu gösteriyor. Kız beyni erkek beynine göre daha hafif olabilmesine rağmen çok daha fazla kan akışına sahiptir. Yani erkek çocuk beyni daha ağır olabilir, ancak kız beynindeki kıvrımlar ve kan akışı erkek beynine göre daha fazladır. Bu kan akışı fazlalığı ve kız beyninin daha kıvrımlı bir yapıya sahip olması kızları erkeklere kıyasla çok daha detaycı bir hale getirir. Bu durum sözel becerilerin gelişimine de zemin hazırlar. Erkek beyni ise motor, konumlandırma becerilerine daha yatkındır.
hiç oynamamış bir kız çocuğun ise bebeklerle oynamayı tercih ettiğini ortaya koymuştur. Yaratıcılık, çocuklarda erken dönemde ortaya çıkan bir özellik mi? Kız ve erkek çocuklarına göre farklılaşır mı? Yapılan araştırmalar sonucunda kabul edilen en geçerli önerme, yaratıcılığın doğuştan olduğudur. Sonuçlar; iki yarım lobdan oluşan beyni birleştiren corpus callosum'un üretken beyinlerde daha iletken olduğunu gösteriyor. Bu nedenle de yaratıcı insanlar, beyinlerinin iki tarafını da kullanmak zorunda kalıyor. Bu durum ise yaratıcı kişilerin kalıtsal bir farklılıkla doğduğuna kanıt olarak gösteriliyor. Ancak bu durum üretkenliğin geliştirilebilir bir olgu olmadığını göstermez. Sosyal açıdan erkek ve kız çocuklarının farkları neler? Anne karnında erkeklerde beynin sol kısmı, kızlarda ise hem sağ hem de sol kısım öncelikli olarak gelişir; böylece erkek çocuklar fiziksel güç gerektiren etkinliklerde daha başarılı; kız çocuklar da akademik becerilerde, dil ve sosyal gelişimler konusunda daha aktif olur. Bu durum aynı zamanda sosyal açıdan birçok farkı da doğurur. Örneğin; kızların sosyal gelişimi erkeklere oranla daha hızlı ilerler. Daha çabuk yürür, daha hızlı konuşmayı öğrenir, sosyal çevresiyle daha kolay iletişim kurar ve konuşmayı daha fazla sever. Çevreye uyum sağlamak ve çevreye göre kendini ayarlamak konusunda daha başarılıdır. Bir sosyal çevreye dahil olması daha az sancılı olur. Erkekte daha çok karşı koyma gözlemlenir. Daha serttir ve konuşmak konusunda bir kız kadar istekli değildir. Çevreye uyum sağlamak için uğraşmaz. Konuşma ve ikna becerilerinin kızlarda daha iyi olmasında, testosteron düzeylerinin erkekler gibi yüksek olmamasının da büyük rolü vardır. Çünkü yapılan araştırmalar testosteron yükseldikçe konuşma yeteneğinin azaldığını gösterir. Kız ve erkek beyninin gelişimsel farklılıklarını bilmek, çocuk yetiştirirken bizi hangi açılardan avantajlı kılar? Bu farklılıkları bilmek ebeveynler için doğru bir yetiştirme kılavuzu olabilir. Çocukları doğru zihinsel, bedensel ve motor becerilerine yönlendirmek adına farklı uygulamalar yapılabilir. Ancak ebeveynlerin çocuklarını bireysel olarak izlemeleri ve yetenekleri, eğilimleri doğrultusunda
Kız çocuklarına pembe, erkek çocuklarına mavi renk yakıştırılır; bebek henüz doğmadan odası bu renklerle donatılır… Bu renklerin tercih edilmesinin bilimsel bir sebebi var mı? Yoksa kuşaklar boyunca öğrenilmiş bir bilgi mi? Pembe-mavi ayrımı aslında çok da uzak bir tarihe dayanmıyor. Önceleri kız ve erkek bebekler arasında çok keskin renk ayrımları gözetilmiyordu. Genelde bebeklere beyaz gibi açık renkler giydiriliyor, hatta kız çocuğun giydiği rengi erkek çocuklar da giyebiliyordu. Ta ki, 20. yüzyılda tekstil endüstrisinin gelişmesine kadar… Burada şaşırtıcı olan giyim endüstrisinin erkekler için pembe, kızlar için mavi renginin daha uygun olduğunu duyurmasıydı. Bu durum 1940'ların başına kadar devam etti. Ancak bu dönemden sonra kapitalizm erkekler için mavi, kızlar içinse pembeyi uygun gördü ve bu çılgınlık günümüze kadar sürdü. Sonuç olarak renkler arasındaki bu keskin geçiş, gelişen sanayi ve küresel ekonominin dayattığı bir önermedir. Kız çocuklarının bebek, erkek çocuklarının arabayla oynama istekleri ne zaman belirginleşir? Çocukların oyuncak seçimi zihinsel, bedensel, sosyo-duygusal ve dil gelişimi olarak dört alanda ilerler. Her yaş grubunda farklı oyuncak çeşitlerine yönelirler. Kız ve erkek çocukları 12. aydan itibaren araba, bebek gibi oyuncaklarla oynamayı seçerler. Kızların oyuncak bebek, erkeklerin araba seçmesinin nedeni ise beynin cinsiyeti ve toplumsal cinsiyet rolleridir. Çocuklar doğuştan biyolojik cinsiyetlerine özel dürtüler ve farklılıklarla doğarlar ve cinsel kimlikleri büyüdükçe doğal olarak gelişir. Yapılan birçok araştırma, arabalarla daha önce hiç oynamamış erkek çocuğun doğuştan getirdiği dürtü ve yatkınlıkla arabalarla oynamayı; bebeklerle
bir yönlendirme yapmaları gerekir. Eksik yönler tespit edilerek farklı çözüm önerileri geliştirilebilir.
"ERKEK ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN SORUMLULUK VERİLMELİ"
Kız ve erkek çocuklarını yetiştirirken dikkat edilmesi gereken başlıca noktalar hangileri? Öncelikle bir cinsiyet ayrımı gözetilmemesi gerekir. Yani, kız ya da erkek fark etmeksizin çocuğa erdemli ve doğru olan öğretilmeli, sorumluluk bilinci kazandırılmalı, çevreyi ve doğayı sevme hassasiyeti aşılanmalı, sevmeyi öğretmeli, doğru bir disiplin anlayışı aşılanmalıdır. Bunların ötesinde spesifik bir bakış açısıyla ele aldığımızda: Erkek çocuklar için; Ebeveynler, özellikle de baba doğru bir rol model olmalı, Anne ve baba arasında davranış şekilleri arasında aşırı zıtlıklar olmamalı, ? Şiddet ve yıkıcı bir yaklaşımdan uzak durulmalı, Erkek çocuklarının daha hareketli olduğu düşünülerek her hareketi tolore edilmemeli, Sorumluluklar verilmeli, örneğin oyuncaklarını kendisinin toplaması gerektiğini bilmeli. Evdeki işlerin sadece kızlara ait olduğu fikri aşılanmamalıdır. Kız çocukları içinse; Toplumsal rollerin ötesinde güçlü bir kız yetiştirmeli, Karar verme süreçlerinde aktif rol alması sağlanmalı, Sorumluluklar verilmeli, Problemleri kendi başına çözmesi için teşvik edilmeli, Özgüvenli olarak yetiştirilmeli, gerektiğinde fiziksel risk almaktan korkmamalıdır. Kızların anneyi, erkeklerin babayı örnek alması hangi dönemde başlar? Bu süreç kız ve erkek çocuklarının gelişimini nasıl etkiler? Minikler rol model olarak ebeveynlerini kabul eder. Çocuklar 3 yaşından itibaren cinsiyete bağlı rollerin içeriklerini merak etmeye başlar. Bu dönemden itibaren gördükleri davranış biçimlerini taklit etmeye çalışırlar. Anne ve babasının rollerine odaklanmaya başlayan çocuk ebeveynlerinden yola çıkarak erkek ve kadının toplum içerisinde neler yaptığını ve nasıl davrandığını anlamlandırmaya başlar. Bu durum kişiliğin gelişimi ile birlikte kişisel tercihlerde de önemli bir rol oynar. Çocuklar bu dönemde model aldıkları ebeveynleri gibi davranmaya çalıştıkları için; bir erkeği mi yoksa bir kadını mı model olarak aldıkları oldukça önem taşıyor. Peki, kızların baba ile erkeklerin de anne ile yetersiz iletişimi hangi sorunları doğurur? Kız çocuk babasıyla birlikte erkeklerin dünyasını, erkek çocuk ise annesi aracılığıyla kadınların dünyasını tanımaya başlar. Kız çocuk için baba tıpkı anne gibi çocuğun hem psikososyal hem psikoseksüel hem de zihinsel gelişiminde rol oynar. Psikoseksüel kurama göre kız çocuklar 3-4 yaş civarı babaya yakın olmak isterler. Buna engel olan kişinin anne olduğunu düşünüp anneye kıskançlık beslerler; daha sonra anneyle özdeşleşerek bu süreci atlatırlar. Bu noktadan sonra baba ile kızın iletişimi çok önemlidir. Eğer baba fazla otoriter ise kız çocuk utangaç ya da özgüvensiz olabilir. Baba sürekli eleştirel bir tutum sergiliyorsa çocuk hata yapmaktan korktuğu için kabuğuna çekilebilir. Bir kız için baba ilk aşktır. Eğer baba ile kız arasında iyi bir iletişim yoksa kız ilerleyen dönemlerde babadan göremediği ilgiyi yanlış kişilerde, yanlış ilişkilerde arayabiliyor. Anne-erkek çocuk arasındaki iletişim yetersizliği ise sosyal hayattan ilişkilere kadar birçok noktada devreye giriyor. Eğer anne çocuğunu sürekli kıyaslıyor ve sevgiden uzak bir dil kullanıyorsa anne ile aradaki bağ zayıflıyor. Zayıflayan bağ ergenlik döneminin çatışma ortamıyla birlikte kopma noktasına geliyor. Doğru ve sağlıklı ilerlemeyen iletişim, erkek çocuğun anneye öfke duymasına sebep oluyor. Bu durum ilerleyen dönemlerde erkek çocuğun evden uzaklaşmasına yol açabiliyor.
KIZ ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN GÜÇLÜ VE ÖZGÜVENLİ OLMASINA ÖZELLİKLE DİKKAT EDİLMELİ"
Babanın çalışma hayatından dolayı evden uzakta olması, boşanma süreciyle birlikte çocukların daha çok anneleriyle birlikte vakit geçirmeleri kız ve erkek çocukların gelişimsel süreçlerini nasıl etkiliyor? Araştırmalar; çocukların anne ve babalarının her ikisinin de varlığından güven ve mutluluk duyduklarını, yokluğundan aynı derecede etkilendiklerini ve herhangi birinin varlığı ile de rahatladıklarını ortaya koymaktadır. Çocukların gelişimi için anne ve babanın farklı rolleri vardır. Bunlardan birinin zayıf olması, bu gelişimi sekteye uğratabilir. Çünkü bir erkek çocuk için rol model olan babanın olmayışı davranışların öğrenilmesini geciktirebilir ya da bir kız çocuğu için ilk aşk olan babanın olmayışı yukarıda bahsettiğimiz sosyal ilişkilerde zayıflığa sebebiyet verebilir. Babanın uzun süreli yokluğunda çocuklarda daha çok saldırgan davranışlar, hırçınlık, okul başarısında düşme, anti sosyal davranışlar ile uyum sorunları yaşanabilir. Çocuklarda cinsiyet gelişimi ve buna dair farklılıkları keşfetme süreci ne zaman başlıyor? Bu anlamda kız ve erkeklerin gelişimsel hızları ve kendilerini keşfetme süreçleri arasında nasıl farklılıklar var? Bebekler cinsel farkındalıkla doğmasalar da emme refleksi ve altını değiştirme sırasında basit hazlar yaşayabilir. Bebek özellikle beslenme ve altının değiştirilmesi gibi kişisel bakım işlemlerinde kendi bedenini keşfedip ilk hazlarla tanışır. Çekirdek cinsel kimliğin çocukluğun ilk iki yılında başladığı, fakat cinsel kimlik duygusunun yerleşmesinin 3-4 yaş dolayında olduğu belirtilmektedir. 4 yaşına gelen bir çocuk, toplumda kadın erkek ayrımını yapabilir. Kendini kız ya da erkek olarak tarif edebilir. Yaş ilerledikçe kızlar kızlarla, erkekler ise erkeklerle birlikte vakit geçirmeye başlarlar.
Beyin gelişimi, aile ve dış faktörlerden ne kadar etkilenir? Bir bebeğin beyin gelişimini etkileyen birçok faktör vardır. Beyin gelişimi genetik olarak kontrol edilir. Doğum anında bebekte çok sayıda bulunan nöronlar, zamanla azalsa da bağlantı sayısı artar. Bu bağlantı sayılarının kalitesini arttıran ve gelişimi sağlayan en önemli unsurlardan biri de dış uyaranlar ve deneyimlerdir. Bebek deneyimleyerek, görerek ve dış uyaranlara tepki vererek dış dünyaya ayak uydurur. Bu sebeple aile içindeki bireylerin, özellikle de rol model olarak gördükleri anne ve babanın davranışları oldukça önemlidir. Aile dışında çeşitli dış faktörler beyin gelişimine etki eder. Yani, çevresel etkenlerin yeterli olması, dengeli beslenme ve dış uyarılar beyin gelişimi üzerinde oldukça önemlidir. Hamilelik süresince annenin beslenme şekli, bebeğin bedensel gelişimi kadar zihinsel sağlığı açısından da son derece büyük öneme sahiptir. Çocukta var olan zekanın ortaya çıkarılması
için beyin gelişiminin vücuttaki diğer sistemlerle uyumlu ve sağlıklı bir ilişki içerisinde olması da sonuca direkt olarak etki eder.
"ÇOCUKLARIN KARŞI CİNSİN EŞYALARINI KULLANMASI, ONLARI KARŞI CİNSE AİT YAPMAZ"
Kadınların araç kullanırken biraz daha zorlanması, daha detaycı ve kaydedici olması… Erkeklerin yol soramama durumları, yüksek sesle TV izlemeleri… Tüm bunların sebebi kadın ve erkeğin beyinsel farklılıkları mı? Kadın ve erkek beyni arasındaki farklar, beceriler üzerinde belirleyici bir rol oynayabilir. Kadınların araba kullanırken biraz daha zorlandığı önermesi şu sebeplere bağlanabilir; ? Erkeklerin kadınlara oranla 3 boyutlu nesneleri daha iyi algılaması, ? Hareket eden nesnelerin ayırt edilmesinde erkeklerin daha baskın gelmesi, ? Erkeklerin küçük yaşlardan itibaren otomobiller ile ilgilenmeye başlaması. Erkeklerin araba kullanmadaki kabiliyeti, söz konusu iletişim becerileri olduğunda kadınlar karşısında sınıfta kalıyor. Kadınlarda konuşma yetenekleri, beynin her iki hemisferini daha iyi kullanabilmeleri ve oksitosinin daha fazla, testosteronun ise daha düşük olması nedeniyle daha gelişmiştir. Bu durum aynı oranda sosyal ilişkilere yansıyor ve yardıma ihtiyaç duyduklarında kendilerini kolayca ifade edebiliyorlar. Ancak erkekler hem beyin yapıları hem de toplumsal kodlar gereği yardım istemek konusunda daha çekingen davranıyorlar. Her çocuğun beyin gelişimi birbirine benzemek zorunda mı? Farklı çocuklar nasıl yönlendirilebilir? Öncelikle her anne-baba çocuklarının diğer çocuklardan bağımsız, farklı ve kendine özgü zeka ve kişilik özellikleri olan bir birey olduğu gerçeğini kabul etmelidir. Bazı çocuklar genetik ve çevresel faktörlerin de etkisiyle geç konuşabilir, geç yürüyebilir. Okuldaki arkadaşlarından daha geç okuma-yazmayı öğrenebilir ya da tam tersi hızlı bir gelişim gösterebilir. Bu noktada aileler çocuklarında gözlemledikleri farklılıklara göre bir yol haritası belirlemeli; gerekirse bu konuda
profesyonel bir uzmandan destek almalıldırlar. Kız ve erkek cinsiyetinde hissetmeyen çocukların beyin gelişimleri ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Bu durum çocuk yaşta anlaşılıyor mu? Çocuk yaşta anlaşılırsa, psikolog veya psikiyatrist tedavisi etkili oluyor mu? Çocuğun kendini karşı cinse ait hissetmesi ve bu yönde davranışlar sergilemesine cinsiyet kimlik disforisi denir. Bunu bir hastalık olarak da yorumlayan var, bir uyum problemi olarak da…
EĞER Kİ ÇOCUĞUNUZ
9-10 yaşlarına gelmiş olmasına rağmen kendini doğuştan getirdiği anatomik cinsiyetine ait hissetmiyorsa, Karşı cinsiyete ait olduğunu düşünüyorsa, Kendi cinsel organlarına karşı iğrenme gibi hisleri varsa, Karşı cinsiyet gibi giyinmek, davranmak, karşı cinsiyetten kişilerle arkadaşlık yapmak, o oyunları oynamak istiyorsa cinsiyet kimlik disforisi olabilir. Ancak çocuk çok baskıcı bir ailede yetiştiyse bunu bir tepki olarak da yapıyor olabilir. Sadece merak ettiği için de bazı davranışları taklit edebilir. Ebeveynlerin unutmaması gereken şu; Çocukların karşı cinsin eşyalarını kullanması onları karşı cinse ait yapmaz. Eğer bu gibi davranışlarda bulunuyorsa kızmak, cezalandırmak yerine belli bir süre özgür bırakılmalı, bu durum uzun süre devam ediyorsa profesyonel yardım alınmalıdır.