Balıkesir'in İvrindi ilçesinde, toplam 22 bin metrekare açık, 4 bin 500 metrekare de kapalı alanda kurulan dev et entegre tesisinin içinde yer alan Kasap Müzesi'nde, Osmanlı'dan bu yana meslekte kullanılan materyaller sergileniyor.
Ekmeğini kasaplık ve canlı hayvan ticareti yaparak sağlayanların yoğun ilgi gösterdikleri müzede, yurt dışından getirilen mekanik kıyma makineleri de geçmişin izlerini günümüze taşıyor.
Firmanın kurucularından Özlem Yalçın yaptığı açıklamada, Türkiye'de kasaplık mesleğinin geçmişini yansıtan bir müzenin bulunmadığını fark edince böylesi bir müzeyi kurmaya karar verdiklerini anlattı.
Mesleki açıdan da ilgi alanları olduğu için müzeyi kurmak istediklerini aktaran Yalçın, "Bu yüzden de Türkiye'nin dört bir yanından tarihi kasap malzemelerini topladık. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nden çok eser geldi. Bunların arasında geçmişte Ermenilerin kullandıkları tarihi kasap malzemelerini temin ettik. Eserlerin arasında elde kullanılan kıyma makineleri de var. Bunları Almanya'dan kendimiz getirdik. Müzemizde eski kantarlar ve tartılarımız da meraklıların ilgisine sunulmuş durumdadır" dedi.
Günümüzde İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi haline dönüştürülen 29 Kasım 1919'da temeli atılıp ilerleyen yıllarda entegre bir endüstriyel tesise dönüşen, 1985'lere kadar şehrin en büyük et kesim ve dağıtım merkezi olarak kullanılan meşhur Sütlüce Mezbahanesi'nin de tarihi albümünün müzede mevcut olduğunu kaydeden Özlem Yalçın, "Amacımız Osmanlı'dan bugüne kasaplık mesleğinde hangi malzeme ve materyallerle çalışıldığını gözler önüne serebilmekti" açıklamasında bulundu.
MÜZE KASAPLIK TARİHİNİ GÜNÜMÜZE TAŞIYOR
Balıkesir'in İvrindi ilçesinde kurdukları bakanlığın örnek tesis olarak ilan ettiği dev et entegre tesisindeki modern makineler ve otomatik cihazlardan oluşan sistemlerle kıyaslandığında geçmişte kasaplık mesleğinin son derece zor koşullarda yapıldığını aktaran Yalçın, "Günümüz teknolojisi ile işlenen etlerin, geçmişte zor ve iptidai şartlarda tüketiciye ulaştırılmasına ait sürece bu müzede tanık olunca, Türkiye'de kasaplık mesleğinin çok iyi bir konuma yükseldiğini görebilmek mümkün olabiliyor" dedi.
MÜZEYE İLGİ YOĞUN
Müzedeki eserleri bir yıllık bir süreçte bir araya getirdiklerini ve müzeyi zenginleştirebilmek adına halen daha eser toplamayı sürdürdüklerini belirten Özlem Yalçın, "Buradaki eserler kolay bulunabilen malzemeler değil. Oldukça zor buluyoruz. Ama şimdi çok mutluyum. Çünkü ülkemizde Kasap Müzesi diye bir başka müze yok. Ülkemizde bu ilk… Bu yüzden de tesisimize gelen herkesin çok büyük ilgisini çekiyor. Özellikle de dededen ve babadan devraldıkları kasaplık mesleği ile uğraşanların çocukluk yıllarında gördükleri kesici aletleri burada görerek nostalji yaşamaları bizi de son derece mutlu kılıyor. Kısacası biz burada geçmişin yansımalarını günümüz teknolojisi ile kıyaslanmasını sağlayarak bu alanda farklı bir misyonu üstlendiğimize inanıyoruz. Böylelikle de çok sevdiğimiz kasaplık mesleğine de farklı bir ambiyans kazandırmış olmanın gururunu yaşıyoruz" diye konuştu.
MÜZEYİ ZİYARET EDENLER MEMNUN
Tesisin hizmete girdiği 2021 yılının Şubat ayının hemen akabinde Mart ayı sonunda açılan, yaklaşık 150 parça eserin bulunduğu Kasap Müzesi'ni ziyaret eden Ayvalık'ta restoran ve otel işletmecisi Osman Yaşar Bozyel, "Ben 60 yaşındayım ama ömrümde bu kadar temiz ve hijyenik bir tesisi görmedim. Gerçekten buraya çok emek harcanmış. Bu müze ise beni adeta çocukluğuma götürdü. Ben et yemeklerine çok düşkünüm. Sanırım bu yüzden olacak kendi otel ve restoranımda da et ürünlerini ön planda tutmaya çalışıyorum. Çocukluğumda da bu böyleydi. O yüzden de mahallemizin kasaplarının et işledikleri bıçak, satır, el terazileri ve omuz kantarlarının kullanışlarını ilgiyle izlerdim. O zamanki kasap çengelleri, el ile çalışan kıyma makineleri, satırların sergilendiği bir müzeyi ben ilk defa gördüm. İstanbul'dayken lüks restoranların mutfaklarında bu tür aletleri tek tük de olsa görebiliyordum ama burada o materyallerin hepsi mevcut. Bu müzede de o yıllarda kullanılıp, günümüzde artık bulunmayan kasap malzemelerini görünce çok heyecanlandım. Bu yüzden de belki de yüzyıllarca var olacak Kasap Müzesi'ne katkı sağlayabilmek için bende bir omuz kantarı ile iki kefeli bir teraziyi müzeye bağışladım. Türkiye'de bir ilk olan bu müzeyi akıl eden firma sahiplerini kutluyorum" diye konuştu.