Henüz yirmili yaşlarındayken Almanya'ya göç eden ve artık ömürlerinin son deminde olan ilk kuşak Türkler, büyük vefasızlıkla karşı karşıya. En ağır işlerde çalışıp dört kuşak yetiştiren, torununun torununu gören Türklerin cenazeleri artık huzurevlerinden alınıyor. Cenaze nakil firmalarının şoförleri bu gerçeği çarpıcı sözlerle gözler önüne serdi.
Merkezi Köln'deki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı hizmet veren Avrupa'nın en büyük cenaze nakil fonu bir yılda 5 bine yakın cenazeyi Türkiye'ye gönderdi. Cenaze nakil firmasında uzun yıllardır şoför olarak görev yapan Yılmaz Burnaz, Fatih Demirer ve Hasan Coşkun, cenaze yakınlarının vefasızlığından dert yandı, Türk toplumunun değişimini gözler önüne serdi. Almanya'nın farklı kentlerindeki huzurevlerinde kalan Türk vatandaşlarının sayılarının son yıllarda sürekli arttığını söyleyen şoförler, aile yakınlarının ilk nesil Türkleri yalnızlığa terk ettiğini dile getirdi.
"ÇOCUKLARI SAHİP ÇIKMIYOR"
Yılmaz Burnaz, "Cenazeleri alırken çoğu kez empati yapıp gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Wuppertal'de bir cenazeyi almaya gitmeden önce evi aradım, tek başıma olduğumu ve cenazeyi yalnız taşıyamayacağımı söyledim. Eve gidince sadece yaşlı eşinin evde olduğunu, çocuklarının gelmediğini gördüm. Üzülerek en yakın kahvehaneye gidip yanıma üç kişi alarak cenazeyi 6. kattan indirdik. Çocuklarına maalesef ulaşamadık. Mönchengladbach'ta bir cenazeyi huzurevinden almaya gittim. Beş yıldır sadece kardeşi ilgileniyormuş. İki çocuğu olduğu ortaya çıktı ve babalarını hiç aramamışlar. Sonra çocuklarının Türkiye'ye gidip tapu dairesinden miras bilgisi aldığını öğrendim. Fakat ölen vatandaş, tüm servetini farklı yardım kuruluşlarına bağışlamış, elleri boş dönmüşler".
"MİRASI DUYUNCA SAHİPLENİYORLAR"
Hasan Coşkun, "Vefasızlıkla sürekli yüzleşiyoruz. Bir cenazenin Almanya'da hiç bir yakını çıkmamıştı. Türkiye'de abisine ulaştık. 30 yıldır konuşmadıklarını söyleyip 'cenazeyi kabul etmiyorum. İsterseniz Almanya'da yakın' dedi. Ölen vatandaş, 40 yıl Almanya'da çalışmış ve evlenmemişti. Çocuğu da yoktu. Vasiyeti de vatanında defnedilmekti. Memleketinde yaptığı evi de kardeşleri sahiplenmişti. Vatandaşımız da bu duruma içerlenip 25 sene Türkiye'ye gitmemişti. Huzurevinde arkadaşı kardeşini arayıp cenazeyi kabul etmelerini, çünkü Almanya'da büyük bir mal varlığı olduğundan söz etti. Bunu duyan kardeşi cenazeyi hemen kabul etti."
"HUZUREVLERİNDE YAPA YALNIZLAR"
Fatih Demirer, "En çok ailelerin cenazelerine sahip çıkmamalarıyla karşılaşıyoruz. Babalarının, dedelerinin defininden haberleri olmayanlar var. Bir gün cenazeyi teslim almak için oğlu ile hastanenin önünde randevulaştık. Bazı evrakları talep ettim. Oğlu geldi evrakları teslim etti ve arkasını dönüp giderken doğal olarak şaşırdım. Morgdan babanı alacağız nereye gidiyorsun diye sorunca, 'Benim öyle bir babam yok' deyip gitti. Bazı cenazeleri sadece imamı ile kaldırdığım çok oldu. Huzurevlerinden cenaze alırken Türk yaşlılarımızı görüyoruz, yanlarına kimse uğramıyor. Yakın bir zamanda onların da cenazelerini tek başımıza kaldıracağımızı düşünüyorum."