Avusturya'da 2 Kasım günü düzenlenen terör saldırısı sonrasında Müslümanlara yönelik baskı ve ırkçı saldırıların artmasına tepki gösteren üç dinin temsilcileri, terör ve şiddetin herhangi bir dinle ilişkilendirilmemesi uyarısında bulundu. İmam Ramazan Demir, "Terörist öldürürken ayrım yapmıyor. Bu nedenle terörü bir din ya da bir etnik kökenle ilişkilendirmek doğru bir yaklaşım olarak görülemez" diye konuştu.
MÜSLÜMANLARIN KURUMLARI FİŞLENİYOR
PİSKOPOS Bernhard Heitz, şiddet ya da terör suçunun muhatabının adalet kurumu olduğunu belirtti. Heitz, "Aşırı sağcı söylem ve İslam karşıtı nefret diline izin verilmesi, herhangi bir fayda sağlamak bir yana, ayrışma ve çatışmaya yol açar. Karşılıklı saygı ve anlayış geliştirilmeli. Hükümet Müslümanlara ait kurum ve kuruluşları fişlemeyi hedefliyor" değerlendirmesi yaptı.
DİN SİYASETE ALET EDİLİYOR
HAHAMBAŞI Schlomo Hofmeister ise birçok açıdan sorunlu ve hastalıklı bir kişinin işlediği terör saldırısını, Avusturya'da hoşgörü, güven, birlikte yaşam gibi birçok değere zarar verme girişimi olarak yorumladı. Hofmeister, dünya tarihinde dinlerin birçok kez siyaset ve aşırıcılığa malzeme edilmek istendiğinin altını çizdi ve "Bir dinle, dini kötüye kullanan yaklaşımlar arasındaki farkı iyi tanımlamak durumundayız" dedi. (AA)
NEFRETİ KURZ KÖRÜKLÜYOR
SALDIRININ ardından Başbakan Sebastian Kurz, terörle mücadele adı altında Müslümanları hedef alan yeni önlemlerin hayata geçirileceğini açıkladı. Bu önlemlerle, Müslümanların hak ve özgürlüklerinde ciddi oranda kısıtlama öngörülüyor. Siyasal İslam ifadesinin suç unsuru olarak kabul edilmesi için hukuki zemin oluşturmaya çalışılıyor, ancak bu tanım açıklanmıyor. Kurz'un iktidara gelmesiyle İslam ve Müslüman karşıtlığında gözle görülür bir artış oldu. Son 15 günde başörtülü kadınlar başta olmak üzere Müslümanlara yönelik 80'in üzerinde ırkçı saldırı yaşandı.