Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın, 23-26 Mayıs'ta düzenlenecek AP seçimlerinde EPP liste başı adayı Manfred Weber'e verdikleri desteği çektiklerini açıklaması, dikkatleri Fidesz-EPP ilişkilerine çekti.
Başbakan Orban'ın, son dönemde Avusturya aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ) lideri ve Başbakan Yardımcısı Heinz Christian Strache ve aşırı sağcı İtalya Lig Partisinin lideri, Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini ile Budapeşte'de görüşmesi Orban'ın AP seçimleri sonrası EPP'den ayrılarak aşırı sağcılara katılabileceği yorumlarına da neden oldu.
Magyar Hang gazetesi yazarı Csaba Lukacs Zsombor György, AP seçimleri ve Fidesz'in geleceğine ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Orban ve EPP politikacılarının birbirlerini anlamadığını, söz konusu farklılığın aslında eskiden beri var olduğunu ama ekonomik çıkarlar yüzünden bugüne kadar birlikte hareket ettiklerini söyledi.
György, ''Viktor Orban ve Batı Avrupalı siyasetçilerin tamamen farklı kültürel kökenlere sahip olduğu bu olayda da net bir şekilde görüldü. Orban, Doğulu siyasilerin yanı sıra Batı'daki aşırı sağcı ve radikal siyasilerle kendini çok daha iyi hissediyor.'' diye konuştu.
Fidesz'in EPP'den ayrılıp aşırı sağcı partilerle AP'de grup kurabileceğini ancak bu durumda kaybedenin Fidesz olacağını öne süren György, Çin ve Rusya'nın Başbakan Orban'a AP'nin en büyük grubu EPP'ye üye olduğu için "değer verdiğini" bunun sonlanması durumunda Orban'ın bu ülkeler nezdinde değerinin düşeceğini savundu.
György, AP seçimleri sonrası aşırı sağcı grupta yer alması muhtemel İtalyan, Alman ve Polonya partilerinin milletvekili açısından Fidesz'ten daha fazla olacağını ve bu yüzden Orban'ın bu grubun liderliğini yapamayacağı ihtimaline de işaret ederek, ''Bir partinin Avrupa'nın en büyük grubundan ayrılıp radikal, aşırı sağcı ve marjinal bir gruba girmesi jeopolitik anlamda da geri gidiş demek.'' dedi.
Macaristan'daki partilerin seçim kampanyasını da değerlendiren György, genel seçimler öncesideki seçim havasının görülmediğini, hükümet partisinin de 2015'ten beri yaptığı gibi bu seçimlerde de göçmenler üzerinden kampanya yürüttüğünü ifade etti.
György, ülkede muhalefet partilerinin durumunun oldukça kötü olduğunu, ana muhalefet partisi Jobbik'in bütçe yetersizliği yüzünden kampanya yürütemediğine vurgu yaptı.
Son 9 senedir iktidarda bulunan Fidesz'in gücünü koruduğu, hatta bazı kamuoyu araştırmalarına göre oyların yaklaşık yüzde 60'ını bile alabileceği belirtiliyor.
Atlantik Entegrasyon ve Demokrasi Merkezi Uzmanı Botond Feledy ise Macaristan'ın AP'ye yollayacağı 21 milletvekilinden en az 12'sini kazanması beklenen Fidesz'in, EPP'den çıkmasının ya da atılmasının beklenmediğini, seçimlerden sonra AP'deki grupların duruma göre karar alınmasının beklendiğini söyledi.
Fidesz'in EPP'nin AP'de aşırı sağcılarla iş birliği yapmasını istediğini ama halihazırda EPP'nin buna karşı çıktığını hatırlatan Feledy, ''Burada, EPP'nin koalisyon planlarında sağcılarla mı yoksa liberallerle mi iş birliği yapma konusunda iki farklı dünya görüşü çarpışıyor.'' diye konuştu.
Feledy, AP seçimlerinde genel olarak aşırıcıların yanı sıra liberal ve yeşillerin de güçlenmesinin öngörüldüğünü ama yine de EPP- Avrupa Sosyalistler Partisi (PES) ve Liberallerle çoğunluğu elde etmesinin beklendiğini dile getirdi.
Ülke gündemini 2015'ten bu yana sürekli meşgul eden göçmen ve mülteci meselesinin bu seçimde de ana konu olduğunu belirten Feledy, ''Kampanya yine göç ve kısmen aile politikası üzerine. Avrupa konuları gündemde değil.'' dedi.
Feledy, Macaristan'da muhalefetin ortak hareket etme girişimlerinin başarısız kaldığını ve seçimlerde ciddi bir başarı elde etmesinin beklenmediğini sözlerine ekledi.
AP SEÇİMLERİ
AB vatandaşı 374 milyon seçmen, 23-26 Mayıs'ta sandık başına giderek AP milletvekillerini belirleyecek. Dünya genelinde Hindistan'dan sonra en fazla seçmenin katıldığı demokratik seçimler olarak tanımlanan AP seçimlerinde bu yıl 8 siyasi grup yarışacak.
AB'den ayrılma kararı alan İngiltere de bu süreç henüz tamamlanmadığından AP seçimleri için 23 Mayıs'ta sandık başına gidecek.
İngiltere'nin AP seçimleri gerçekleştikten sonra AB'den ayrılması durumunda ise bu ülkeye ait 73 sandalye Fransa, İtalya ve İspanya'nın da aralarında bulunduğu 14 ülke arasında dağıtılacak.
Birliğin yasama organı olan AP, AB Konseyi ile Birliğin yasalarını kabul ediyor ve bütçesini onaylıyor.
FİDESZ VE EPP ARASINDAKİ KRİZ
Macaristan hükümetinin, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile iş adamı George Soros'un fotoğrafını kullanarak başlattığı göçmen karşıtı kampanya büyük tepkilere neden olmuş ve iktidar partisi Fidesz'in Avrupa değerlerine uymaması dolayısıyla EPP üyeliği askıya alınmıştı.
EPP'nin bazı üyeleri, Orban'ın partinin "Hristiyan demokrat" değerlerinden uzaklaştığını ve "Avrupa karşıtı kampanya yürüttüğünü" savunuyor.