Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri yaklaşınca siyasi rant peşinde olanlar durduk yere Türkiye'yi hedef alıyor. 26 Mayıs'ta gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu seçimi öncesi Avrupa Halk Partisi'nin liste başı adayı Manfred Weber, "Ortaklık, dostluk istiyoruz, ama Türkiye ile üyelik müzakerelerini sonlandırmamız gerek" açıklaması ile bir anda gündem olma çabasına girdi.
SİYASETTEN SİLİNDİ
Weber bu yolla oy toplama peşinde koşarken, geçmişte de 'siyasette yer edinirim' düşüncesiyle Türkiye'ye saldıran çok isim oldu. Bunlardan biri AP başkanıyken Alman Sosyal Demokrat Parti'nin başına getirilen Martin Schulz oldu. Schulz, dibe vuran partisini düze çıkarabilme umuduyla Türkiye'ye sataştı, "Müzakereleri durduracağız" dedi, siyasetten silindi.
'BU KAFA FAŞİST KAFA'
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Weber'in Türkiye karşıtı açıklamalarına ilişkin, "Avrupa'nın Hıristiyan geleneğinden gelmesinden gurur duyduğunu, bu geleneğin korunması gerektiğini ve bu nedenle de Türkiye'nin adaylığına karşı çıkması gerektiğini söylüyor. Tabii bu kafa, faşist ve ırkçı bir kafa. Ama bu kafanın diğerlerine, gündemini saklayanlara göre bu kadar açık ve berrak konuşması takdir edilmeli. Türkiye'nin mücadelesi zaten bu ırkçı ve faşist kafalarla- HAİN Can Dündar'ı firar ettiği günlerdır" dedi.
IRKÇILARIN OYUYLA KOLTUĞA OTURDU
Avusturya'da sandık zamanı geldiğinde Avusturya Halk Partisi (ÖVP) lideri Sebastian Kurz, Türkiye'nin demokrasiden uzaklaştığını iddia edip "Artık Türkiye'nin Avrupa'da hiçbir yeri yok" dedi. Müslüman kreşler hakkında sipariş ettiği araştırmanın raporu üzerinde 903 değişiklik yapıp oy toplamaya çalışan Kurz'un planı tuttu. Kurz, Türkiye'ye saldırıp Başbakanlık koltuğuna oturdu.
TEK DERDİ TÜRKLER VE MÜSLÜMANLAR
Hollanda sözde Özgürlük Partisi Lideri Geert Wilders, Türklerin kurduğu DENK partisini hedef aldı. Wilders'in bir diğer hedefi ülkedeki camilerdi. Tüm siyasetini göçmen ve Müslüman karşıtlığı üzerine kuran Wilders, bu siyasetinin ödülünü ırkçıların oyunu toplayarak aldı. Wilders gibi Türkleri hedef alan siyasetçiler de ırkçılığın hızla tırmandığı ülkede kazananlar arasına girdi.
PARTİSİ DİBİ GÖRDÜ
Hain Can Dündar'ı firar ettiği günler- dır" dedi. de koruyup kollayan dönemin Dışişleri Bakanı ve Alman Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Sigmar Gabriel, sürekli Türkiye'ye seyahat uyarılarında bulundu. FETÖ'cülerin Almanya'ya rahat gelebilmesi gerektiğini söyleyip Türkiye karşıtlığı üzerinden kendisine siyasi rant, partisine ise oy kazandırmaya çalıştı. SPD'nin oyları onun döneminde dibe vurdu.
KERVANA BİZDEN OLANLAR KATILDI
Koltuk kapma sevdasına düşen Türkiye kökenliler de ülkelerini karalamaktan geri kalmadı. Çok kullanışlı İsviçre çakıları, saldırı için siyasi rant getiren Türkiye sevdalılarını seçti. Aralarında kendi anneleri de başörtülü olanlar genç kızların başörtüsü takmasını 'sapıklık' diye niteledi. PKK seviciler de mecliste terör örgütü için mesai harcamaya başladı.
BAKANLIK BEKLERKEN PARTİYİ KAYBETTİ
Alman Yeşiller Partisi'nin eşbaşkanlığını yaparken Dışişleri Bakanlığı için heveslenen Cem Özdemir'in hedefinde de Türkiye vardı. Türkiye'ye soykırım iftirası atan Özdemir, Türkiye'nin AB'ye üye olamayacağını savundu. PKK paçavraları altında Türkiye düşmanlığı yapan Özdemir, konu ne zaman Türkiye olsa karşı duruş için boy gösterdi, ama o da siyasi etkiyi kaybetti.
BASINLARI DA TİRAJ KAYGISIYLA SALDIRDI
Türkiye ile Almanya arasında ilişki gerilince Alman medyası daha fazla nasıl tiraj kazanırım kaygısı ile Türkiye'ye saldırıya geçti. Ahlaksızlık yarışına tutuşan Alman basını, 'Türkiye'yi nasıl karalarız' derdine düşüp her gün yayın yaptı. Sözde komedyen Jan Böhmerman'a ödüller yağdırıldı, Spiegel özel iftira sayısı çıkardı. Bild, Hrant Dink cinayetinde Başkan Erdoğan ile bağlantı kurma gibi ahlaksızlığa düştü.