Mavi Marmara saldırısının İngiliz kurbanları İsrail'e karşı Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) devam eden davalarına İsrailli bir STK'nın müdahil olma girişimiyle ilgili basın toplantısı düzenledi.
Mavi Marmara'daki İngiliz aktivistler arasında yer alan Osama Qashoo, Paveen Yaqub, Alexandra Lord Phillips ve Laura McDonald Stuart kendilerini temsil eden hukuk bürosu Stoke White'ın doğu Londra'daki merkezinde basın toplantısı yaptı.
VAHŞİ BİR SALDIRIYA UĞRADIK!
Mağdurlar adına açıklama yapan Alexandra Lord Phillips, İsrail ordusunun Mavi Marmara gemisine saldırısıyla ilgili, ''Bize saldırılmasına hiç gerek yoktu. İsrail'e ya da başka hiç kimseye tehdit oluşturmadık. Buna rağmen, şiddet ve hırsızlık içeren, özgürlüğümüzden mahrum bırakıldığımız vahşi bir saldırıya uğradık. Bu saldırı, dünya medyasının kızgın bakışları önünde gerçekleşti ve İsrail ordusunun sivil protestocular üzerinde uyguladığı sistematik günlük saldırıların acı bir örneğiydi.'' ifadelerini kullandı.
''Tüm Mavi Marmara ve Gazze Özgürlük Filosu kurtulanları adına o gece ve sonrasında işlenen suçlar için yalnızca adalet aradığımızı yinelemek istiyorum.'' diyen Phillips, şunları kaydetti:
''Gerekli tüm yasal kanallarda adalet için mücadelemizi yenilemek için her şeyden önce Londra'da bir araya geliyoruz. Basit bir insani misyona sahip olan ve kendilerine yaşatılanları hak etmeyen, 37 farklı milletten mağdurlarız. Bazılarımız hayat değiştirecek şekilde yaralandı, bazılarımız da öldü. Biz mağdurlar olarak, 31 Ocak'ta bir İsrail STK'sının devam eden davamıza müdahalesinden ve bizi alçakça ve düşmanca bir niyetle radikaller olarak göstermeye çalışmasından derin endişe duyuyoruz. İsrail mermilerinin altında acı çekenlere tanık olanlar olarak, sözüm ona 'sivil' bir örgütün bize bu şekilde iftira atıp karalamayı seçmesi acı verici.''
İsrail'in hukuki süreci engellemek için bir ''iftira ve maniplasyon'' kampanyası yürüttüğünü belirten Phillips, ''Daha da endişe veren ise bu kişilerin eylemlerinin, en olağanüstü ve temelsiz suçlamaları içinde barındıran kamuya açık bir belgeyle UCM'ye yapılan başvurunun bir parçası olması.'' diye konuştu.
JOHN BOLTON İLE TEHDİT
''Bu korkunç saldırının mağdurları olarak UCM'nin, saygın yardımseverlere karşı gerçekleştirilen bu suçlara dair bir soruşturma ile ilerleyeceğine inancımıza sadık kalıyoruz.'' diyen Phillips, bununla birlikte ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın UCM'ye yönelik açıklamaları gibi gelişmelerin kendilerini kaygılandırdığını kaydetti.
Phillips, İsrailli STK'nın da UCM'ye gönderdiği belgede Bolton'ın sözlerine göndermede bulunulduğuna dikkati çekerek, bunun mahkemeyi tehdit anlamına geldiğini söyledi.
Mavi Marmara saldırısının Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından da ''suç'' olarak kabul edildiğini hatırlatan Philllips, ''BM tarafından bu suçlarla ilgili İsrail'in yargılanması ve yaptırım uygulanması için gereğinin yapılması kararlaştırılmıştır. BM tarafından ortaya konulan bu durumda Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı bu olaydan dolayı re'sen soruşturma açmalı ve süreci başlatmalıdır.'' diye konuştu.
Phillips UCM savcısının ''eşi görülmemiş bir dış baskıyla karşı karşıya kalmasından derinden endişe'' duyduklarını kaydetti.
''Gazze'ye hala ölümcül bir abluka uygulayan İsrail bu abluka suçuyla çok sayıda çocuğun, hastanın ve kadının ölümüne sebep olmuştur.'' diyen Phillips, şunları dile getirdi:
''Bu ablukayı kaldırmak ve Gazze'deki Filistinlilere yardım götürmek isteyen insanlara saldırmış ve insani yardım gönüllülerini korkunç bir şekilde katletmiştir. 100'ün üzerinde kişi ağır yaralanmış bazıları sakat kalmıştır. Adaletin gereği bu saldırıda İsrail'in sivil kılığına bürünerek mahkemeye tehdit etmesine müsaade etmeden, İsrailli sorumluların mahkeme önüne çıkarılması ve yargılanmasını sağlamak olmalıdır. Adaletin tecellisi, adil bir yargılanmanın başlaması ile başlar. UCM, gücün hukuku boğma ve sadece kendi tarafına çalıştırma çabası karşısında insanlığın ve mağdurların en kıymetli umududur.''
"8 YILDIR ADALET ARIYORUZ"
Mağdurlardan gazeteci Osama Qashoo da Mavi Marmara saldırısı sırasında bir arkadaşının vurulmasına ve ölümüne şahitlik ettiğini belirterek, "Bugün buradayız çünkü 8 yıldır adalet arıyoruz. Üzerinden geçen zaman rağmen buna devam da edeceğiz." dedi.
"31 Mayıs 2010'da uluslararası sularda kaçırıldım, terörize edildim ve İsrail hapishanesinde alıkonuldum. Tamel insan haklarım ihlal edildi. Bunun sorumlusu İsrail hükümeti silahlı kuvvetleridir." ifadelerini kullanan Paveen Yaqub da İsrail saldırısında arkadaşlarının ölümüne şahit olduğunu anlattı.
Laura Lord Stuart, Mavi Marmara'ya uluslararası sularda saldırıldığının altını çizerek, "Gemidekiler yargısız infaz edildi. Bazıları kafalarının arkasından, bazıları iki kaşının ortasında vuruldu. Silahsız ve sivildiler." diye konuştu.
UCM'YE MÜDAHALE
İsrail Hukuk Merkezi adlı STK 31 Ocak'ta UCM'ye başvurarak Mavi Marmara gemisinin "insani amaçla yola çıktığının yalan" olduğunu savunarak, Özgürlük Filosu'nun "bölge politikasına müdahale etme" amacını taşıdığını ileri sürmüştü. STK UCM'den davayı takip etmeyi bırakmasını talep etmişti. STK'nın yazılı başvurusunda ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton'ın "ABD, UCM ile iş birliği yapmayacaktır. UCM'ye destek olmayacağız. İçerisinde yer almayacağız. UCM'yi kendi içerisinde ölmesi için bırakacağız. Nasıl olsa almış olduğu karar ve girişimlerle UCM bizim için zaten ölüdür." sözlerine de göndermede bulunulmuştu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Ön İnceleme Dairesi geçen yıl Gazze Özgürlük Filosu Davası'yla ilgili aldığı kararda savcının İsrail tarafından işlenen suçların soruşturulmamasına dair kararını yeniden gözden geçirmesini ve en geç Mayıs 2019'da kadar karara bağlamasını talep etmişti.
Gazze ablukasını kırmak için 8 yıl önce yola çıkan ve 500'den fazla kişiyi taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail ordusunun uluslararası sularda 31 Mayıs 2010'da düzenlediği saldırıda silahsız 10 insani yardım aktivisti şehit olmuş, çok sayıda kişi yaralanmıştı.