Hollanda'daki Müslüman siyasetçiler, ırkçılar ve terör örgütü PKK yandaşlarının İslami kuruluşlar ve camilere yaptığı saldırılara karşı güvenlik önlemlerinin bütün ülkedeki camilerde artırılmasını istiyor.
Başkentte İslamofobik tehdit olasılığının yüksek olması nedeniyle İslami kuruluşlar ve camilerin koruma altına alınmasının başlangıç olduğunu belirten siyasetçiler, bunun devamının diğer kentlerde gelmesini bekliyor.
Denk Partisi Meclis Grup Başkanı Tunahan Kuzu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede son 10 yılda yaklaşık 300 camiye saldırı yapıldığını belirterek, Amsterdam'da camilerin korunmasının bir başlangıç olduğunu fakat diğer kentlerde de camilere yönelik güvenlik önlemlerinin alınması gerektiğini vurguladı.
Cami cemaati ve yöneticilerinin tedirginliğini çok iyi anlayabildiğini ifade eden Kuzu, "Saldırıya uğrayan bazı camilerin camları kırıldı, camiler açık ve net tehdit edilerek giriş kapılarına tehdit mektupları ve domuz kelleleri bırakıldı. Enschede kentinde birkaç yıl önce bir camiye molotof kokteyli atılarak terör saldırısı gerçekleştirildi. Cami yöneticilerine ve cemaate tavsiyem belediyedeki yetkililer ile görüşerek sıkıntılarını ve tedirginliklerini dile getirmeleridir." diye konuştu.
Kuzu, bu saldırılardan dolayı Hollanda parlamentosunda 2014'ten beri farklı çalışmalar yaparak bazı önergeler sunduklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bazı siyasi partilerin cami saldırılarına yönelik çalışma yapmak istemediği açık ve net belli. Fakat biz bu konuyu yıllardır istikrarlı bir şekilde dilimizde tüy bitene kadar defalarca gündeme getirdik. Biz bu mücadeleyi verdikçe er ya da geç herkes güvenlik önlemlerinin alınması gerektiğini görüyor. Bunun ilk sonucunu Amsterdam'da aldık. Biz bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz."
Hükümetin 2015'te ülkedeki sinagogların güvenliğinin sağlanması için 1,5 milyon avro bütçe ayırdığına işaret eden Kuzu, "Denk Partisi olarak bunu biz de destekledik fakat tehdit altında olan diğer ibadethanelere de aynı duyarlılığın gösterilmesini savunduk. Devletin ilk işi asayişi, vatandaşın ve ibadethanelerin güvenliğini sağlamaktır. Bu yüzden devletin bu konuda daha sıkı ve sağlam bir çalışma yapması gerekiyor." ifadesini kullandı.
Kuzu, ülkedeki camilere güvenlik önlemi alınması ve azınlıkların ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kalmaması gibi konularda daha güçlü olabilmek için Hollanda senatosunu da etkileyecek 20 Mart'taki eyalet seçimlerinin önemli olduğuna işaret etti.
Aşırı sağcı Özgürlük Partisinden (PVV) ayrılarak Müslümanlığı seçen ve ardından Birlik Partisi lideri Arnoud Van Doorn da Amsterdam'da camilere yönelik güvenlik önlemleri alınmasının güzel bir gelişme fakat geç kalınmış bir karar olduğunu söyledi.
Bu uygulamanın ülke genelinde olması gerektiğini vurgulayan van Doorn, "Camilerde alınacak güvenlik önlemleri için tehdit analizi yapılarak hangi güvenliğin alınacağı belli olsun. Bunun polisin hem görünür şekilde hem görünmez şekilde koruduğu ülkedeki Sinagog, Yahudi okulları ve kuruluşlarına alınan güvenlik önlemlerinin benzeri olması lazım. Güvenlik kameraları, çift cam, acil durum tesisleri gibi güvenlik önlemlerine de başvurulabilir fakat güvenlik konusunda daha çok yol katedilmesi gerekir." diye konuştu.
Cami yönetimi ile hareket ederek güvenlik önlemi alınması gerektiğinin altını çizen van Doorn, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz de antisemitizmin bir problem olduğunu düşünüyoruz. Diğer taraftan antisemitizm azalıyor fakat cami ve İslami kuruluşlara yapılan saldırılar artıyor. Sinagog ve Yahudi ibadethaneleri ile İslami kuruluş ve camilere yapılan tehdit arasında ayrımcılık yapılmaması gerekir. Hatta diğer dinler için de aynısı geçerli. Eğer ciddi ve önemli tehdit söz konusu ise ırk ve din ayrımı yapmadan eyleme geçilmesi gerekir."
Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema geçen hafta belediye meclisine gönderdiği mektupta, başkentte İslamofobik tehdit olasılığının yüksek olması nedeniyle İslami kuruluşlar ve camilerin korunacağını kaydetmişti.