AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından Ankara'dan İstanbul'a yürüyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. Turan, SABAH'a şunları söyledi:
KALDIRILMASINA DESTEK VERDİLER: Birkaç yıldır CHP'nin genel başkanı başta olmak üzere birçok CHP'li, "Dokunulmazlıkları kaldıralım, siz neden yargılanmaktan korkuyorsunuz" diyorlardı. Meclis'e geçtiğimiz yıl sunduğumuz ve dokunulmazlıkları kaldıran anayasa değişikliğine destek vereceğini bizzat CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu açıkladı. Bunu yaptıktan sonra kalkıp da "Bir milletvekilini nasıl tutuklarsınız?" diye sormanın anlamı yoktur. Dokunulmazlığı kaldırılan bir milletvekili ile sıradan bir vatandaşın yargı nazarında farkı yoktur. Sürekli "yargı bağımsız olmalı" diyen CHP, dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekillerine farklı bir muamele mi istiyor? Yargı CHP'nin istediği yönde karar verince "bağımsız" oluyor da, istemediği yönde karar verince neden "talimat alan yargı" oluveriyor?
KILIÇDAROĞLU'NUN İMZASI VAR: Bu ülkede adaletsizliğe neden olan onlarca siyasi karar verildi. Adaletsizce uygulanan onlarca karar verildi. CHP bunlarda neden "adalet"' talebiyle yollara dökülmedi? 2008'de AK Parti, Meclis'te 411 milletvekilinin destek verdiği başörtüsü düzenlemesini yaptığında Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) kapısına koşan bizzat Kılıçdaroğlu'ydu. AYM'ye verilen dilekçenin altında imzası vardı.
İNANDIRICI GELMİYOR: İnsanların başörtüsüyle üniversite kapılarında bekletilmesi adaletsizlik değil miydi? Yüzde 47 gibi bir çoğunlukla birinci olmuş iktidar partisine kapatma davası açıldığında, buna alkış tutan CHP değil miydi? Katsayı zulmünün sürmesi için elinden geleni ardına koymayan yine CHP'ydi. Savcı Mehmet Selim Kiraz için yürümeyip, onu şehit eden terör örgütü DHKP-C'nin marşlarıyla yürüyen parti mi adalet talep ediyor? Durum bu kadar net iken CHP'nin bugün adalet talep ettiğini dile getirmesi kimseye inandırıcı gelmiyor. 15 Temmuz'da köşe bucak saklanıp sokağa çıkmayanların, şimdi yürümesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
SOKAĞI GÖSTERENLER KAYBETTİ: Sokaklara inerek, sokak hareketlerine sahip çıkmanın siyasete katkı sağlamadığını tam tersine şiddeti beslediğini daha evvel acı bir şekilde tecrübe ettik. 6-8 Ekim 2014'te Kobani bahanesiyle HDP'nin sokak çağrısı sonrasında 52 kişi hayatını kaybetti. Sorumluları şimdi yargı önünde hesap veriyor. Türkiye siyasi tarihinde sokağı adres gösteren tüm siyasi hareketler kaybetti. Milletimiz 60'larda, 70'lerde gençliğin sokaklarda nasıl heba edildiğini iyi biliyor. Sokak, operasyona davetiyedir. CHP'nin Meclis yerine sokağı tercih etmesi tam bir akıl tutulması. Ana muhalefete düşen, siyasetini parlamento zemininde yürütmek. Kılıçdaroğlu ise koltuğundan olmamak, iç çatışmaları bastırmak için böyle bir yola başvurdu. Yürüyüşle koltuk kavgasını görünmez kılmaya çalışıyor.