Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
AK Partimizin saygıdeğer munsupları, kurucular kurulumzun MKY, Merkez Disiplin Kurulumzun üyeleri, çok değerli kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. 27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından Cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle Anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum. Tam 979 gün sonra bu hasret hamdolsun sona eriyor. Bugün burada bir kez daha selamünaleyküm diyerek heyetinizin içine tekrar dahil oluyorum.
"BENİ HEYECANLANDIRIYOR"
16 Nisan anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlarının parti üyeliği yasasının değiştirilmesi ve yasağın kadırılmasını, böyle bir imkanı en güzel şekilde şu anda değerlendiriyor ve partime yeniden üye oluyorum. Bu ayrılık aslında sadece bir resmi ayrılıktı. Aramızdaki mesafe mevzuat gereği olan bir mesafeydi. Gönlümüz hep beraber oldu, hep beraberdi. Gönüllere sınır çizmek, gönüllere duvar örmek mümkün değildir. Biz hep bu hududu kimler çizmiş gönlüme, dar geliyor gardaşım dedik. AK Parti 13 yıllık bir siyasi parti olsa da aslında kutlu bir davanın mirasını omuzlarında taşıyan bir partidir demiştik. Bize asırlar gibi gelse de ayrılığımızın sona eriyor olması beni asıl bu bakımdan heyecanlandırıyor.
"MESELE MİLLETİMİZ, ÜLKEMİZ, DEVLETİMİZİN TA KENDİSİ"
Bu kutlu yürüyüşü daha güçlü ve kararlı bir şekilde inşallah sürdüreceğiz. Buna inancım tam. Bugüne kadar her ne yaptıysak milletimiz için yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Biz milletimiz için çalıştıkça, gayret ettikçe, ter döktükçe milletimiz bize daha çok sahip çıktı. Biz milletimiz için biz gövdemizi siper ettik, yeri geldi milletimiz bizim için gövdesini siper etti. 15 Temmuz bunun çok açık, net bir ispatıydı. Türkiye'ye saldıran herkesin bizi hedef almasının sebebi budur. Bazıları sanıyor ki, mesele şahsımızdır, hükümetimizdir, partimizdir. Halbuki mesele milletimiz, ülkemiz, devletimizin ta kendisidir. Mesele bağımsızlığımızdır, hedeflerimizdir, iddialarımızdır. Biz de milletimiz de bu gerçeği çok iyi biliyoruz.
"AYNI ŞEKİLDE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ"
Bundan sonra da inşallah aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Cumhurbaşkanlığına aday olduğumda bu bir veda değildir. Bu yeni bir başlangıcı yeni dönemi bir hatime ile değil fatiha ile başlatmıştır. Ülkemize kazandırdığımız hizmetlerin en yakın şahidi milletimizin ta kendisidir. AK Parti olarak bizim en büyük gücümüz insanlarımızın hayat kalitesini arttırma konusundaki başarımızdır. Daha da önemlisi bu hizmetlerden ülkemizin en ücra köşesinden en yüksek binasında ikamet edene kadar her bir vatandaşımızın yararlanıyor olmasıdır. Bizim bir değerler dünyamız var. Bu uğurda her türlü mücadeleyi yürüttük. Hizmetlerimizde asla ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz ve yapmayacağız.
"ÖZELLİKLE HATIRLATMAK İSTERİM"
Sözümüz muhatabı bize kulak verenlerdir ama icraatımız herkes içindir. Bu ülkede 80 milyon insan birinci sınıf vatandaştır. Biz samimiyetle çalıştığımızda milletimizden gereken karşılığın geleceğine inanıyorum. Bundan sonra da yükümüzün daha da ağır olduğunu özellikle hatırlatmak isterim. Milletimizle aramızda varolan rabıtaya, muhabbete, hürmete baksalar geçtiğimiz 15 yılın sırrını çözecekler ama işlerine gelmiyor, oraya bakmıyorlar. Ülkemizin siyaset literatürüne AK Parti tarzı siyaseti kavramını kazandırdığımıza inanıyorum. Gönül olarak birliket olsak da hukuken ayrı kaldığımız 2,5 yılı aşkın dönemde Türkiye, milletimiz ve ülkemiz açısından hayati hadiseler yaşadı. Doğrudan milletin oyuyla göreve gelen Cumhurbaşkanını kabullenmek istemeyenler kendilerini komik duruma düşüren icraatlar yaptılar.
"BU İFTİRALARI HER ZAMANKİ GİBİ MİLLETE HAVALE EDİYORUZ"
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne taşınmamızın ardından bu bina üzerinden şahsımı ve partimizi yıpratmaya yönelik akla hayale gelmeyecek iftiralar sergilediler. Bu iftiraları her zamanki gibi millete havale ediyoruz. Gelmem diyen kim varsa sonunda bir gün Beştepe'nin yolunu öğrendi. Suriye'deki gelişmeleri bahane ederek Kürt kardeşlerimizi sokağa çağıran bir siyasi partinin ihanet derecesindeki sorumsuzluğu çok sayıda vatandaşımızın hayatına maloldu. Yasin Börü alçakça katledildi. Şüphesiz ki bunun bedelini milletimiz onlara ödetti, ödetecek. 7 Haziran'da Türkiye ilk defa istikrar ve güven ortamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Milletimziden aldığımız güçle, anayasanın verdiği yetkileri kullanarak ülkemizi siyasi krizden sağ salim çıkararak 1 Kasım seçimlerine ulaştık.
AYRINTILAR GELİYOR...