Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Alman basın mensuplarıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'nda bir araya gelerek sorularını yanıtladı.
Görmez, Almanya Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) Almanya'da kurulmuş, barışı önceleyen, aşırılıktan uzak, birlikte yaşamaya önem veren, hukuka saygılı bir kuruluş olduğunu belirterek, bu kuruluşun Avrupa'daki Müslüman topluluklara örnek olduğunu bildirdi.
Avrupa'daki Müslüman toplulukların hayatı ve din hizmetleriyle ilgili üç farklı model bulunduğunu ve bunlardan birinin de DİTİB modeli olduğunu anlatan Görmez, "Mukayese ettiğimizde DİTİB'in gerçekten Almanya için sadece Almanya için değil bütün Avrupa için önemli bir Müslüman kuruluş olduğu ortaya çıkacaktır." dedi.
Görmez, DİTİB ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ilişkisine de değinerek, şunları söyledi:
"DİTİB, kuruluşundan itibaren Diyanetin manevi otoritesini kabul etmiş, din hizmetleri ve din eğitimi alanında Diyanetin tecrübesinden istifade eden bir kuruluş olmuştur. DİTİB, Diyanet ile ilişkilerini uluslararası hukuk ve her iki ülkenin hukuk sistemlerini dikkate alarak geliştirmiştir. Bu ilişkide Alman dostlarından sakladıkları hiçbir unsur söz konusu değildir. Zaten her din görevlisinin gönderilmesi dahi Alman Büyükelçiliğine müracaat ederek, bu şartları yerine getirerek, hukuk göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmiştir. Bu ilişki hem DİTİB'e hem Diyanete hem Almanya'ya hem Türkiye'ye çok şey kazandırmıştır."
DİTİB'in bütün cami, dernek ve lokallerinin Almanya'da yaşayan ve Alman vatandaşı olan Müslüman Türk vatandaşlarının kendi emeklerinin ürünü olduğunu ifade eden Görmez, ne Türkiye'nin ne de Almanya'nın bunda hiçbir katkısı bulunmadığını söyledi. Görmez, ancak cami içinde yürütülecek din hizmeti noktasında, din eğitimi noktasında Diyanetin rehberliğine ihtiyaç duydukları için başlangıçtan itibaren böyle bir diyalog ve işbirliği oluştuğunu anlattı.
"AHLAK VE HUKUKTAN TAVİZ VERMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Mehmet Görmez, Türkiye-Almanya ve DİTİB-Diyanet ilişkilerinin medyatik algılara feda edilemeyecek kadar önemli olduğunu vurgulayarak, son zamanlarda yaşanan tartışmalardan büyük üzüntü duyduğunu ifade etti. Görmez, "Diyanet İşleri Başkanlığı ve DİTİB'in işbirliğinde önemli ilkelerden bir tanesi, hizmet götürdüğümüz insanları her türlü aşırıcılıktan, her türlü yanlış düşünceden, yanlış dini anlayışlardan korumak ve doğru bilgilendirmektir." dedi. Görmez, şunları kaydetti:
"DEAŞ benzeri örgütlerin ideolojilerinin, Avrupa'daki çocuklarımıza bulaşmaması için başladığı günden itibaren DİTİB ile birlikte çırpındığımızı bütün Alman dostlarımızın bilmesini isterim. Bu çabayı gösterirken elbette ayrım yapamayız. Her türlü aşırı, her türlü yanlış din yorumlarından oradaki vatandaşlarımızı korumak, hem Avrupa'nın hem Türkiye'nin hem bölgenin barışına önemli bir katkı olacaktır. Ortaya çıkmıştır ki Türkiye'de neşvünema bulan FETÖ örgütü de tıpkı DEAŞ gibi bir şahıs kültü etrafında dine dayanarak geliştiğini söylemiş ve sonra devlete sızarak bu milletin tanklarını, silahlarını, uçaklarını bu millete yöneltecek kadar ileri gitmiştir. Açıkça bir küresel dini istismar hareketi olduğunu ve 15 Temmuz'da da şiddete başvurduğunu bütün dünya görmüştür.
DİN GÖREVLİLERİNE CASUS DEMEK AKILDAN UZAK BİR ŞEY
Bizim bu çabamızı, yani Almanya DİTİB ile beraber Almanya ve Avrupa'da FETÖ denilen örgütün zararlarından oradaki insanları korumak için gösterdiğiniz çabayı 'Diyanet'in görevlilerinin casusluk yaptığı' şeklinde takdim edilmesi, son derece üzüntü vericidir. Hiçbir din görevlisi kendi cemaatinden herhangi birisinin özel mahrem hayatıyla ilgili hiçbir bilgiyi elbette paylaşmaz, paylaşamaz. Din görevlilerinin yahut DİTİB'in kendi vatandaşlarımızı, Müslümanları, ortak vatandaşlarımızı bu tür örgütlerin yanlış düşüncelerinden koruma reflekslerini, koruma çabalarını ve gayretlerini casusluk olarak adlandırmak, akıldan uzak bir şey geliyor doğrusu bana."
BU SUÇLAMALARI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Diyanet ve DİTİB'in verdikleri hizmeti 35 senedir ahlak ve hukuk temelinde yürüttüğünü vurgulayan Görmez, "Elbette bu suçlamaları kabul etmek mümkün değildir. Buna rağmen Diyanet İşleri Başkanlığı denetim kurumları olan son derece ciddi bir kuruluştur. Ortaya çıkan her türlü iddiayı araştırır ve gereğini yapar. Ahlak ve hukuktan taviz vermemiz mümkün değildir." diye konuştu.