"TÜRKİYE EN BÜYÜK GELİŞMEYİ SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA GÖSTERDİ"
241 milyon liralık bir yatırımla, ülkemize kazandırılan bu tesislerin faaliyeti geçmesinde emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz 14 yılda Türkiye'nin en büyük gelişmeyi gösterdiği alanların başında sosyal güvenlik geliyor. Temelde hepsi aynı işi yapan ama farklı statülerde faaliyet gösteren sosyal güvenliğin tek çatı altında birleştirilmesi bile tek başına reformdur. Bunu çok engellemek isteyenler oldu. Artık ülkemizde işçi-memur-esnaf ayrımı yok. İster genel müdür ister iş aynı statüye tabiisiniz. Mali açıdan şeffaf, sürdürlebilir bir sosyal güvenliğe sahibiz.
Kurumlarımız yatırım yapabiliyor, hizmetin gayretini artırmanın yollarını arayabiliyor. Artık vatandaş devletine ulaşmak için dere tepe koşturmuyor. Devlet hizmeti vatandaşının ayağına götürmek için çalışıyor. Pek çok hizmet telefonla, internetle verilebildiği için vatandaşımız işlerini evden halledebiliyor. İşte bu muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma mücadelesidir.
"SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİYİZ DİYORUZ YA..."
Asgari ücret 2002 yılında 184 liraydı, bugün bin 404 lira. Aynı dönemde SSK işçi emeklisi maaşı 257 liraydı bugün bin 402 lira. Dünkü Türkiye'de emekli olmak demek sefalete mahkum olmak demekti. Bugün ülkemizde yaşı gelip emekli olan hiç kimsenin mağdur olması söz konusu değildir. Emeklilerimizin refah seviyesini artırmakla kalmadık, mağdur durumda olan tüm vatandaşlarımıza da sahip çıktık.
İmkanı olan kendi primini ödüyor, imkanı olmayanın yanında da devlet var. Sosyal bir hukuk devletiyiz diyoruz ya bunu lafla yapmıyoruz, icraatla yapıyoruz. Batı gayrisafi milli hasılasıyla çok daha zengin olduğu halde mültecileri almıyor, 'Sağda sola Türkiye takdir edilecek bir ülke'. Tamam da verdiğiniz sözleri yerine getirin. Aylan bebeğin fotoğrafını kapak yapıyorlar, Ümran bebeği de dergilerine hemen kapak yapabiliyorlar. Tamam da icraat nerede, icraat yok. Ama biz tarihimiz itibariyle o aldığımız sorumluluğun bize yüklediği sorumluluğun sebebiyle her zaman darda kalanın, mazlumun, mağdurun yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Bunca badireye rağmen ayakta kalmasını tüm mağdurlara, mazlumlara sahip çıkmamıza bu şekilde aldığımız dualara bağlıyorum. Milletimiz ülkesine sahip çıktıkça Allah'ın izni ve yardımıyla üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur. Bizler 14 yıldır ye'se kapılmadan çalıştık, rahmetli Özal'ın tabiriyle çağ atlattık.
"ABD UYGULAMAYA KALKTI, BAŞARAMADILAR, VAZGEÇTİLER"
Ülkemizde uygulanan genel sağlık sigortası belki de dünyadaki tek örnektir. Bu modelin dar bir örneğini ABD uygulamaya kalktı, başaramadılar, vazgeçtiler. Önümüzü kesmeye çalıştılar, yılbaşı itibariyle 5 yıl geride kaldı, sistem tıkır tıkır işliyor. Biz insanı yaşat ki devlet yaşasın dedik. Bu anlayışımızın en somut tezahürlerinden biri olan bu uygulamayı incelemek için dünyanın her yerinden heyetler geliyor.
BİZ HALKIMIZLA, STK'LARIMIZLA EL ELE VERMEK SURETİYLE BAŞARDIK
Sultanahmet Camisi'nde cuma namazı kıldık, ABD'de gündemde. ABD'li turist grup arkada duruyor, hepsi işaretler falan. Orada konuştuk, 'Genel sağlık sigortasını nasıl halletiniz. Obama arkadaşınız ona da söylesenize' dediler. Ama işte hallolmadı. Bu tolumu hazırlama noktasında da maharet istiyor. Biz halkımızla, STK'larımızla el ele vermek suretiyle başardık. 14 yıl önce bu ülkede her kamu kuruluşunun ayrı hastanesi vardı. Biz hepsini birleştirdik. Vatandaşlarımız bu hastanelerin hepsine de başvurabilmektedir. Vatandaşlarımıza muayene olacağı doktoru seçebilme imkanı sunduk. İlaç almak bile dertti. Şimdi herkes ilacını dilediği eczaneden alabiliyor. Gençler eski Türkiye'yi bilmedikleri için anlattıklarımı kavramakta zorluk çekiyor olabilirler. İbret almazsak, ibretlik oluruz.
BANKALARA KREDİ ÇAĞRISI
Dün, gerek Cumhurbaşkanlığı'ndaki ekonomi danışmanlarım ve gerek sonra da hükümetteki ekonomiden sorumlu arkadaşlarımızla bir çalışma yaptık. Ekonomimizin 14 yılda geçirdiği yapısal dönüşüm ortadadır. 2023 hedeflerimize ulaşabilmek için gereken yapısal reformlar gündemimizde. Özellikle 2013 yılından beri maruz kaldığımız tüm saldırılar ekonomi boyutuyla sahnelenmektedir. Ekonomiyi durdurma, sanayicilerimize yatırım yapmayın söylemleriyle emareleriyle açıktır. Paranızı bankada tutun demek, banka patronları vurgunu vursun demektir. Finans sektörünün sahibi durumunda olanlar bu ülkede girişimciye, yatırıcıya yatırım musluklarını açmıyorsa karşısında bizi, hükümeti bulacaktır. Çünkü yatırımcı kredi alabilecek ki, yatırımını genişletsin, yeni yatırım yapsın. İstihdam olacak, üretim olacak. Bu krediler yüksek faizle olmayıp, düşük faizle olursa rekabet de artacaktır. Bu da olunca Türkiye'nin sıçrama yapması daha çabuk olacaktır.