Sinan Akçıl'la yaptığı 'Pardon' düetiyle bir anda müzik dünyasının içine giren Çağla, ikinci klibi 'Söyle Arkadaşım'la da müzik listelerinin en üst sıralarına yerleşti. Sahnede başlayan müzik yolculuğunun ilk albümü 'Hoppa'yı geçtiğimiz günlerde müzikseverlerin beğenisine sunan Çağla ile buluştuk; hem müziğini, hem de sektörü konuştuk...
-Şarkılarınız günden güne yayılıyor ama çoğumuz sizi tam olarak tanımıyoruz...
Ben hayali şarkıcılık olan İzmirli bir kızım. 17 yaşında İzmir'den bu hayallerle geldim İstanbul'a. O hayal ise, bana alınan küçük bir orgla başladı. Allah nasip etti, şimdi hayalim gerçek oldu. İlk geldiğim dönemde, dört-beş yıl vokalistlik yaptım, ardından solist olarak sahneye çıkmaya başladım. Sahne hayatım 10 yıldır devam ediyor.
-Bu ciddi bir süre...
Ne kadar ciddi gibi görünse de, bu işte hep öğrencisiniz. Çok tecrübe kazandığınız doğru ama öğrenme bitmiyor.
-Peki ya albüm?
'Doğru zamanı bekledim' denir ya... Klasik ama doğru bir cümle gerçekten. Ben de onu bekledim. Sahnelerde çıkmaya devam ederken, albüm yapmayı kafama koymuştum fakat iyi bir iş olmalıydı. Aslına bakarsanız beklediğime de değdi. Çok az albümde Ozan Çolakoğlu, Gökhan Tepe, Şebnem Sungur, Mert Ekren, Erhan Bayrak, Sinan Akçıl ve Yıldız Tilbe gibi büyük isimleri bir arada görürsünüz.
HEDEFİM DÜNDEN İYİ OLMAK
-Albümden biraz daha bahseder misiniz?
Albümle aynı ismi taşıyan 'Hoppa' şarkısı, Arap orijinli bir şarkı. Besteyi çok beğenip aldık, Mert Ekren de çok şık sözler yazdı ama çıkış parçamız o değil. Biz Sinan Akçıl'ın 'Pardon'uyla çıktık. Sağ olsun Sinan da gelip düet yaptı. Kısa bir süre önce de Gökhan Tepe-Şebnem Sungur imzalı 'Söyle Arkadaşım'a klip çektik.
-Ve şarkı bir anda listelere girdi...
Aslında 'Söyle Arkadaşım'; klibini bile çekmeden, radyocular ve müzikseverler tarafından fark edilmişti. Hatta bu beğeni, bizi şarkıyı biraz erken kliplendirmeye de itti.
-Yıllardır müzikle iç içesiniz. Bir idolünüz var mı?
Beğendiğim, başarılı taraflarını örnek aldığım isimler var tabii ama mutlak bir kişi diyemem... Gülşen'in yaratıcılığına imreniyorum, Demet Akalın'ın ise şarkı seçimlerine... Yorum kısmına gelince tabii ki Hande Yener. Yine de aralarında Gülşen benim için bir tık öndedir.
-Hedefiniz ne?
Konu ne olursa olsun, tek bir hedefim var aslında; dünden daha iyi olmak. Tabii ki daha çok insanın şarkılarımı dinlemesi, takdir görebilmek, uzun yıllar bunu sürdürebilmek de var. İşin maddi boyutlarıyla pek işim yok. Manevi tatmin ve başarı her şeyin üstündedir.
ALIŞVERİŞTEN HOŞLANMAM
-Kendinizi üç kelimeyle anlatır mısınız?
Sabırsız, hiperaktif, süslü.
- Alışverişle aranız nasıl? Belki inanmayacaksınız ama hiç hoşlanmam. Alacağım şey bellidir, alır çıkarım, yani saatlerce gezmem. Denemeyi bile sevmem. Kendimi çok iyi tanıyorum; bana neyin yakışacağını biliyorum.
-Müzik piyasasına kurtlar sofrası denir. Sizin bu piyasayla ilgili korkularınız yok mu?
Aslında korkutuyor, zor bir ortam. Ortada bir pasta var ve kimse o pastayı paylaşmak istemiyor. Oysa herkes nasibini yiyecek bir şekilde; boşa çabalar bunlar. İnsanlar bazı şeylerin paylaştıkça çoğalacağının farkında değil. Dedikleri gibi; kısmetten öte köy yok. Yine de her zaman gardımı alıyorum.
KAMERA KARŞISINDA DONUP KALIYORUM
-Günün birinde şarkıcılıktan oyunculuğa geçmek gibi bir niyetiniz olur mu?
Hiç sanmam. Ben oyunculuk konusunda çok yeteneksizim. Dans ederim, şarkı söylerim ama oyunculuğa gelince donar kalırım. Bir kere kamera önünde sürekli bir gülme hali oluyor bende. Klip çekerken bile öyleyim. Son klibimde, ayrılık acısı yaşayan bir kadın olarak kamera karşısında olmam gerekiyordu. Gülmekten iki saatte bitecek işi, altı saatte zor çektik. Ama iyi bir sinema izleyicisiyimdir.
-Kimleri seviyorsunuz sinema dünyasından?
Çok var, hangi birini sayayım? Ama son dönemlerdeki favorim Gupse Özay. Kendisi çok başarılı; hem yazıyor, hem oynuyor. Bu ikisikadınlarda nadir bulunur. Demet Akbağ'ın da oyunculuğuna hayran olmamak mümkün değil. Her defasında izleyiciyi başka bir kadın olduğuna ikna edebiliyor; bir önceki rolünden eser olmuyor. Kendisi dünya çapında bir yetenek.