Türk çocuklarının iyi eğitim almaları için iki dilli yetişmeleri gerektiğine işaret eden Ahmet Başar Şen, Türk sivil toplum örgütlerinin de ortak hedefler etrafında birleşmesi gerektiğini söyledi\n\n
Röp: Mesut Hastürk\nYeni Berlin Başkonsolosu Ahmet Başar Şen, Almanya'daki Türk toplumunun fotoğrafını çekti, sorunları ve çözüm yollarını sıraladı. Şen'in sorularımıza verdiği yanıtlar, görüş ve düşünceleri şöyle:\n\n
Göreve başlayalı üç aydan fazla bir süre oldu. Türk toplumunun bir fotoğrafını çekebilir misiniz?\n\nAhmet Başar Şen: Almanya'da daha önce 10 yıl yaşadığım. Onun için belli bir bilgi birikimi ve sorunların da ne olduğuna dair düşüncelerle geldim. Berlin nüfusunun yaklaşık yüzde 8-9'unun Türkiye kökenli insanlardan oluştuğunu biliyoruz. Son 50 yılda çalışma amacıyla gelen vatandaşlarımız, ülke genelinde olduğu gibi Berlin'de de Alman ekonomisine önemli katkılarda bulunuyor. Alman toplumuyla uyum sağlamışlar, huzurlu bir yaşam sürüyorlar. Başlangıçta yoğunlukla Batı Berlin'deki sanayi işletmelerinde çalışan Berlinli Türkler, her bakımdan başarılı oldular. Bugün Berlin'de siyaset, ekonomi, kültür, akademi, kısacası hayatın her kesiminde son derece aktif rol oynuyorlar.\nİki Almanya'nın birleşmesinden sonra vatandaşlarımızın Berlin'e gelmesine neden olan sanayi gitti, doğu eyaletlerine kaydı. Böylece Berlin'de büyük bir işsizlik meydana geldi, bundan da en çok Türk işgücü etkilendi. Türkleri dezavantajlı kılan Alman ve AB mevzuatı da oldu. Böylece insanlarımızın bir kısmı ciddi ekonomik sıkıntılarla yaşamaya başladılar ve yaşıyorlar da. Bu şehirde maalesef geçmişten kaynaklanan bir ayrışma var. Şehre işgücü olarak gelen insanlar belirli semt ve mahallelerde oturmaya mecbur kılınmışlar. Mecburi iskan ve iletişim kopukluğu nedeniyle her iki ülke dinamizminden uzak kalmış insanlarımız da olmuş. Bunlar çok küçük bir azınlık ama yine de Almanların dikkatini çekiyor. Bizim için hızla üzerine düşülmesi gereken grup.\n\n
Eğitim konusunda istatistikler hâlâ olumsuz. \n\nAhmet Başar Şen: Türk gençlerinin eşit koşullarda daha iyi eğitim almaları bizim açımızdan en önemli konudur. Çünkü şimdiye kadar bu koşulların kendilerine sağlanamadığı düşüncesindeyim. Bunun çok çeşitli nedenleri var. Ailelerden, okullardan, yönetim elemanları ve öğretmenlerden kaynaklanan sebepler var. Sistemden kaynaklanan nedenler de. En önemli sorun çocukların Almanca ile ilkokul çağında ilk kez karşılaşıyor olmaları. Anaokulundayken bu sorun çift dillilik vasıtasıyla, yumuşak pedagojik yöntemlerle çözülmeli.\n\n
Anaokullarında iki dililiği birçok kez dile getirdiniz...\n\nAhmet Başar Şen: Çocuklara iki dilli eğitim verilmeli. Çocukların anadillerini daha iyi öğrenmelerini sağlamak hem de ülkenin eğitim dilini sıcak bir yuva ortamında öğretmek lazım. Bunun için eşitlik şart. Dillerin eşitliğinden bahsediyorum. Almanca ve Türkçe'yi eşit değerde gören, birbirini dışlamayan, birbirinin zıddına gitmeyen bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Maalesef Almanya'da bunu henüz göremiyoruz. Alman eğitim sisteminin hızlı bir evrime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Üç milyon insanın dili olan Türkçe, bu ülkede daha fazla kabul görmeli. Bir kültür dili olarak görülmelidir.\n\n
Türk aileler dil ve kültür kaybından mı endişe ediyor?\n\nAhmet Başar Şen: Evet sadece dil değil, dini ve kültürel çekinceler de var. Türk ailelerinin Almanca dua mı öğretilir, çocuklarımıza istemediğimiz şeyler yedirilir mi, istemediğimiz alışkanlıkları edinmelerine yol açılır mı gibi bazı endişeleri var. Aileler yuva eğitiminde kendi kültürlerinden eğitmenlerin de çocuklarının yanında olmasını istiyor. Bu çok önemli bir şey. Bunun için iki dilli anaokulların açılması, desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekiyor.\nBir avuç anaokuluna 20-30 Türkçe bilen ya da Türk kökenli eğitici bulamayacağız diye bir şeyi kabul etmiyorum. Gençlerimiz daha doğru yöntemlerle teşvik edilselerdi okullarından ayrılmak zorunda kalmazlardı.\n\n
Sivil toplum örgütlerinin durumu nedir?\n\nAhmet Başar Şen: Örgütlenme var ama yeterli değil. Bizdeki örgütlenme daha ziyade kişilerin etrafında toplanma şeklinde gerçekleşmiş. Fikirler ve hedefler etrafında örgütlenmelerin artması lazım. Ayrıca, sivil toplum örgütlerimizin toplumun genelini ilgilendiren çifte vatandaşlık, yabancı düşmanlığı, ayrımcılıkla mücadele, eğitim eşitliği vb. konularda birlik içinde hareket etmesi gerekiyor. Toplumsal ve milli konularda daha duyarlı olmalıyız.\n\n
Konsolosluk hizmetlerinde ne gibi yenilikler hedefliyorsunuz? \n\nAhmet Başar Şen: Konsolosun birincil görevi vatandaşına hizmet, himaye, çıkarını koruma ve sorunlarına çözüm aramaktır. Dışişleri mensupları kendilerini halkımıza hizmet vermeye adamış insanlardır.\n\n
Vatandaşlarımıza vereceğiniz en önemli mesaj nedir?\n\nAhmet Başar Şen: Almanya demokratik bir refah ülkesi. İnsanlarımızın 50 yıldır bu ülkenin refahına çok önemli katkıları var. Bu nedenle refahtan yararlanma hakları var. Demokratik bir ülke olduğu için her türlü örgütlenme imkanı var. Örgütlenerek birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilmesi çok önemli. Vatandaşlarımız birlik ve beraberlik içinde ortak hedeflere doğru yürürlerse, demokrasiden de refahtan da paylarını fazlasıyla alacaklardır.\nÇocuklarımızın iyi bir geleceğe sahip olmaları için iyi eğitim almaları şarttır. Eşit şartlarda iyi eğitim alınması temel hedef olmalıdır. Diliyle, sazıyla, sözüyle, şiiriyle evrensel bir kültürümüz var. Türkçe bir kültür dilidir. Türk kültürüyle bağın dilidir. Bunun kaybedilmemesi çok önemlidir. Gençlerimiz, insanlarımız siyasi partilerde aktif olmalıdır.\n\n
Başkonsolosluğun telefonları iyi çalışıyor mu? Vatandaşlardan şikayetler geliyor. \n\nAhmet Başar Şen: Biz de alıyoruz, çünkü telefonlarımız saat 15.00'ten sonra devreye giriyor. O saate kadar bizzat gelen vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz. Onun dışındaki saatlerde telefon bilgilendirme sistemimiz Dışişleri Bakanlığı'mızın çağrı merkezine bağlı. Bu çağrı merkezinden de her türlü bilgi ve danışmanlık hizmeti yedi gün 24 saat alınabiliyor.\n\n
Eğitim ataşesi atanmadı, ya da atanamadı, sorun nedir?\n\nEğitim ataşesi atamalarında Türkiye'deki mevzuattan kaynaklanan bir yargı sürecine gidildi. O süreçten kaynaklanan gecikmeler oldu. Sanıyorum bir sınavın sonuçları iptal edilmiş. Milli Eğitim Bakanlığımız da atama için vargücüyle çalışıyor. Yakında atama gerçekleşeceğini düşünüyorum.\n\n
Yunus Emre Türk Kültür Merkezi uzun bir hikaye oldu. Gelişme var mı?\n\nYunus Emre Türk Kültür Merkezi'nin fiziken açılması çalışmaları başladı. Merkez, Berlin'de faaliyetlerine de başladı. Birbiriyle paralel olarak devam eden birkaç süreç var. Bunlardan bir tanesi merkezin Alman makamları tarafından tanınması, kabul edilmesi süreci. İkincisi ise kendi yerine, binasına kavuşması. Her iki konuda da ilerleme var.\n\n
19 Mayıs Atatürk Kupası tartışılıyor bir süredir. Berlin Futbol Federasyonu Uyum Sorumlusu da kupadan yana tavır aldı sanırım?\n\nAhmet Başar Şen: Kupaya henüz isim konmadı ama 19 Mayıs etrafında bir tarihte organizasyon söz konusu. Berlin'de 27 takım ve kulüp var. Bu takımların katılımıyla toplumuza yaraşır güzel bir turnuva gerçekleştirmek istiyoruz. Temaslarımız sürüyor. Berlin Futbol Federasyonu Uyum Sorumlusuyla da konuştuk. Onlar da yardımcı olacaklar. Arzumuz futbolda faaliyet gösteren herkesin elini taşın altına sokması.\n\n