Belçika’nın Flaman bölgesindeki Meulebeke kasabasında yaşayan Aygün ailesinin “cenaze işkencesi”, Uğur (32) ve Süleyman (33) Aygün kardeşlerin 2010’da bir kavgada öldürülmeleriyle başladı. Cinayetle ilgili hazırlık soruşturmasını sürüten Kortjijk Savcısı Marc Allegaert, cesetler üzerinde yeniden inceleme yapabileceğini iddiasıyla cenazelerin aileye verilmesine izin vermedi. Türkiye’nin verdiği tüm güvencelere rağmen geri adım atmayan Savcı Allegaert, faillerin yakalanması ve suçlarını itiraf etmelerine rağ- men kararını değiştirmedi.\n\n
‘ÇOCUKLARINA NE DERİZ’\n\nCenazeler, otopsi ve gerekli inceleme yapılmasına rağmen aileye teslim edilmedi. Oğullarını Türkiye’de defnetmek isteyen Aygün ailesine bir de günlük 140 eurodan toplam 130 bin euro morg borcu çıkarıldı. Soruşturmasını tamamlayan Savcı Allegaert, 931 gün sonra 5 Nisan’da Aygün kardeşlerin cenazesini aileye verilmesine izin verdi. Afyon Emirdağlı Vahit (64) ve Naciye (63) Aygün çifti, Belçika’da defne neden izin vermediklerini şöyle açıkladı: “Belli bir yaşa geldik, yarın göçüp gideriz. Torunlar küçük. Bizden sonra burada kimsesiz kalırlar ve kimliklerini kaybederler diye Türkiye’ye dönmek istemiştik. Türkiye’ye döndüğümüzde yarın bu çocuklar babalarının mezarını sorsalar ne cevap verebilirdim.” Baba Vahit Aygün, bu süreçte kendilerini yalnız bırakmayan Türk yetkililere ve cenazelerin teslim edilme kararının ardından telefonla arayarak her türlü destek sözü veren Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na teşekkür etti.\n\n
BİZLERE ‘GİDİN’ DİYORLAR\n\n“İnsan vatanının, devletinin kıymetini böyle anlarda daha iyi anlıyor” diyen Aygün, 1974’te yerleştiği ve 15 yıldır vatandaşı da olduğu Belçika’ya sitem etti. 40 yıl Belçika’ya hizmet ettiğini anlatan Aygün, “Hiçbir olaya karışmadım, karakol kapısından bile geçmedim. Vatandaşız ama kara kafalıyız, bunları yaparak bize ‘gidin’ diyorlar. Cenaze işlerini tamamlayayım Türkiye’ye döneceğim ve Belçika vatandaşlığımı iade edeceğim. Belçika’nın taşı toprağı altın olsa dönüp bakmam” dedi. Sağlığını kaybeden Vahit Aygün, artık oksijen tüpüyle yaşamak zorunda olduğunu, ülser, yüksek tansiyon ve kısmi felçlerle boğuştuğunu anlattı. Gözyaşlarına hakim olamayan anne Naciye Aygün de cebinden çıkardığı hapları göstererek, “Tansiyon nedir bilmezdim. Bu olaydan sonra tansiyonum 23-24’lere çıktı. Üç ayrı tansiyon hapı kullanıyorum” dedi. Cenazeleri alabilecekleri haberini getiren polisin bile olaydan utanç duyduğunu ve kendileriyle birlikte gözya- şı döktüğünü anlatan Naciye Aygün, Türkiye’ye yerleşecek olmalarına rağmen haksızlığın kayda geçmesi için hukuk mücadelesi vereceklerini açıkladı.