BERLİN Eyaleti Çalışma, Uyum ve Kadın Bakanı Dilek Kolat, “Dönerci cinayetleri” sözünün 2011 yılının en nahoş sözü seçilmesini, masum göçmen kökenli insanlara yönelik cinayetleri basite indirgediği için yerinde bir karar olarak gördüğünü belirtti. Kolat, “Sonuçta 10 insan öldürüldü ve bunların aydınlatılmasında bir çok ön yargı, somut bakış açısını önlemiş gibi görünüyor” dedi. Özellikle güvenlik makamlarının olayların ardındaki aşırı sağcı faaliyetleri yeteri kadar değerlendirmemiş olduklarını kabul etmiş olması sebebiyle böyle bir sözün 2011 yılının en kötü sözü seçilmesine şaşırmadığını ifade eden Kolat, bu seçimin, sözlerin ne kadar büyük bir sembolik güce sahip olduğunu ve kullanımlarının algılamayı ne kadar büyük ölçüde etkilediğini de ortaya koyduğunu kaydetti. Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi (TAM) Vakfı Bilimsel Direktörü Hacı Halil Uslucan da, aşırı sağcı cinayetlerin “dönerci cinayetleri” olarak tanımlanmasını, duyarsız ve insan onuruna aykırı bir yaklaşım olarak eleştirerek, “Öldürülenler dönerler değil, insanlardır. Kararıyla buna açıklık getiren jürinin seçimini ve kararın toplumca kabul görmesini takdirle karşılıyoruz”dedi. Dilin sorumluluk gerektiren bir alan olduğunu ve dünyayı tarafsız bir biçimde yansıtmadığını belirten Uslucan, dilin, üzerinde konuşulan durum ve eylemleri yeniden yapılandırdığını, cinayetleri hoş gösterecek ya da normalize edecek her türlü tanımlamanın yargılanması gerektiğini ifade etti.Uslucan, “Bu nedenle insanları ten renkleri, farklı kökenleri veya dini inançları nedeniyle, işe yarar veya yaramaz olarak tasnif ederek aşağılayan her türlü eğilime karşı gözlerimiz açık olmalıyız. Zira öteki olana dair ideolojik aşağılamalar sıklıkla gerçek saldırılara ve ölümlere dönüşebilmektedir” ifadesini kullandı.