Bir yazımda yine bahsetmiştim;
'Ramazan' demek Arabî lisan'da "yatıştıran, bastıran, sakinleştiren" demekmiş.
Hani ne denir; "çisil çisil" başlayıp tozu toprağı yatıştıran yağmura Araplar bu adı veriyormuş.
Hele yağmurdan sonraki toprak kokusuna bayılırım ben. Dikkat edilirse öyle sırılsıklam, çamura bulayan, sel felaketlerine yol açan sağanaklardan bahsedilmiyor.
Hayatımızda kimi zaman, yönü, şiddeti, zamanı belirsiz fırtınalı durumlar vardır, biz ona bir anlamda "tozutma" deriz, işte o hallerin yatışıp sakinlik kazandığı bir mevsime giriyoruz; onun adı Ramazan..
Bir mânâ iklimidir Ramazan, önce seçim sonra 1 Mayıs'ın arkasına denk düştü. İnşallah bütün hayatımızı şöyle ortaya serip bir düşünürüz umarım: "Ben kimim, ne yapıyorum, nereye gidiyorum, sorumluluklarım nedir" diye bu defa sualleri kendimize yöneltiriz. Hepimiz oturup sükûnetle kendimizi sorguya çekmeliyiz ve davranışlarımızı onarıp yeniden bir yön vermeliyiz. Bunu hangi mevkide olursak olalım, sıfatımız, görevimiz, konumumuz ne ise mutlaka yapmalıyız. Ramazanların bir hikmeti olduğu açık; eskilerin deyimiyle "Asayişe müessir fiiller" bile Ramazan ayıyla birlikte hemen düşüyor, kazalar, kavgalar genellikle azalıyor. İstatistikler bunu açıkça ortaya koyuyor.
Zaten aranan da bu değil midir? Dileriz bu Ramazanda da bu güzellik, sağlık, dinginlik ve bereket sağlanır. "Ne arıyorsan" diyor Mevlâna; "sen osun, onu bulursun" Yani belâsını arayan da Mevlâsını arayan da bulur.
Bugün mübarek ayın kelimelerinden başladık yazımıza, orucun da Arapçıdaki karşılığı "savm-siyam" olarak geçiyor. Bizim dilimize Farsça'dan, "günlük" anlamına gelen "ruze" den "oruze" olmuş ve zamanla "oruç" olarak dilimize geçmiş. Türkçemizde kelimeler R hafiyle başlamaz, o yüzden mesela Ramazan, Anadolu ağzında halâ "Iramazan" dır mesela. İmsak - iftar kelimelerine gelince;
"imsak", "milli misak"tan hatırlanacağı üzere "sözleşme, ahitleşme" mânâsınadır. Yani bir anlamda "Senin rızan için akşama dek hiçbir şey yiyip içmeyeceğim" diye sözleşiyoruz bir bakıma. "iftar" kelimesine de açma, açış anlamını veriyor lügatler..
Velhasıl bunları bilmek lazım mıdır yoksa gereği yapılır mesele hallolur diye mi düşünelim bilmiyorum. Oruç gibi namazın da "tekbir(Allahüekber), kıyam(ayakta durmak), kıraat(okumak), rükû(eğilmek), sücut(secde etmek) gibi kavramları var. Bir anı ifade etmenin ötesinde bunlar derin anlamlar ifade ediyor bilmekte yarar var.
Bugün Ramazanın anlamına değindik bir gün de önemini didikleriz. Bir şeyi yapıyorsak bilerek ve yüreğimizle yapmalıyız diyorum ve Ramazan'ınızı candan gönülden kutluyorum.