Onun için Ankaragücü bir tutku, sevgi ve sevdaydı… Gönül verdiği renklerin peşinden gidicek kadar hatta yaşından bile büyük bir sevgiydi... 15 yaşındaki Mert Turgut Çakır'ın Antalyaspor deplasmanına giderken annesine söylediği o son cümle sevgisinin belki de yaşananların özetiydi:
"Ankaragücü benim sevdam anne sen anlamazsın.... Öleceksek de sevdamızın yolunda ölürüz."
"BEN GELDİM, MUTLUYUM BURALAR ÇOK GÜZEL ANNE"
Gözü gibi büyüttüğü evladını toprağa veren acılı anne Zekiye Çakır şimdi Mert Turgut'tan kalan formalar ve flamalara bakıp gözyaşı döküyor.
"Parasını kuruş kuruş biriktirir, onlarla da maça giderdi" diyen anne Çakır, Antalya'ya gitümeden önce oğluyla yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Saat 3 gibi Eren ile birlikte çalıştığım yere geldiler. Benden para istedi. Çok param yoktu. O okul harçlıklarını biriktiriyordu. Okulda yemek yemeyip, yol parası yapıyordu. Benden de 40 lira aldı. 'Oğlum gitme'
dedim. Israr ettim. Başına bir şey gelir diye korkuyordum. Gece geç saatlerde gidiyorlardı. 'Anne öleceksek sevdamızın yolunda ölürüz' dedi hatta yanındaki Eren'e de sözlerini onaylattı. Bütün arkadaşlarım şahit. O anlar oğlumu son görüşümmüş meğer." Daha sonra oğlunu telefonla aradığını, konuştuklarını belirten Zekiye Çakır,
"İnanılmaz neşeliydi. 'Geldim anne mutluyum buralar çok güzel arkadaşlarla geziyoruz' dedi.
Maçın saatini sorduğumda 'Maç akşam 8'de. Gece geç çıkarız buradan' dedi. Daha 2 ay önceden Antalya deplasmanı olduğunu oraya gideceğini bana söylemişti.
'Anne sana söz veriyorum bir Manisa'ya bir de Antalya'ya gideyim ondan sonra gitmeyeceğim' demişti" diye konuştu.
"TAKIM YENİLİNCE OTURUP AĞLIYORDU"
Anne Çakır,
"Gol attıklarında babasıyla konuştu. Yenildikleri zamansa
oturup ağlıyorlardı. Sabah Mert Turgut
ve Eren'i aradım. Astsubaylar açtı.
'Kırıkları var yoğun bakımda' dediler ama öyle değilmiş. 'Eren senin neyin' dedi. 'Ben Turgut'un
annesiyim' dedim.
'Eren hem oğlumun arkadaşı hem benim oğlum' diye ekledim. Birbirlerine
bağları çoktu. Bana hep 'Anne biz aynı babadan
anneden değiliz ama biz öz kardeşiz bunu bilin'
diyordu. 'Erenle birbirimize söz verdik. Hiç ayrılmayacağız,
bırakmayacağız
birbirimizi' diyordu. Gerçekten
bırakmadılar.
Ankaragücü benim sevdam sen anlamazsın anne diyordu. Gerçekten içindeki aşkı anlamadım. Sarı renkten başka kıyafet almazdı. Kıyafetlerinin hepsi sarı laciverttir. O renklerin dışında hiçbirini giymez" dedi.
Baba Ercan Çakır ise oğlunun
ardından
"Önce Allah sonra Ankaragücü derdi. Allah'tan sonra Ankaragücü'nü seviyordu" ifadelerini
kullandı.
BEŞ DAKİKA SONRA BARIŞTIK
İSKITLER Endüstri Meslek Lisesi 11-R sınıfı itfaiyecilik bölümünde okuyan Mert Turgut Çakır'ın arkadaşları duygularını ifade etmekte güçlük çektiler.
ÜMIT DEMIREL: "Mertle okulda tanıştık.
2.5 buçuk yıl olmuştu. Sınıf için de paylaşımlar oluyordu. Yeri geliyordu dertlerimizi ve sırlarımızı paylaşıyorduk. Yeri geliyor defter, kitap paylaşıyorduk.
Kimseyle küs kalmazdı. Küserdik.
Aradan 5 dakika geçerdi kol kola gezerken bulurduk kendimizi. Haberi ilk aldığımda kötü hissettim. Çarşamba günü tartışmıştık. 5 dakika sonra yine barıştık. Maçlardan bahsederdi.
Hocalar ödev verirdi roman okuma ödevi o 'Ben Ankaragücü ile ilgili bir kitap okuyabilir miyim?' derdi"
BATUHAN FIŞEK: "Mertle arkadaşım sayesinde tanıştım. İtfaiye bölümüne başlamıştık.
Bizim arkadaşımızda itfaiye bölümünde kimlerin olduğunu bilmek için araştırma yapıyordu.
Sosyal medyadan Mert'i bulmuş. Biz de Mert'le konuştuk. Tanıştık. Esprili ve güler yüzlüydü. Cumartesi saat 10 civarı haberi öğrendiğimde o an inanamadım.
Beynimden vurulmuşa döndüm.
İnanmayıp internetten araştırdım.
Ölmedi. Çıkıp gelecek. İnanmıyorum.
İnanmak istemiyorum."
HALIT YUSUF OLGUN: İtfaiye bölümüne ilk geldiğimizde tanıştık.
Maçlara giderdi. Aramız iyiydi.
İlk haberi gördüğümde çok kötü oldum. Kalbim duracak gibi oldu.
İnanamadım ilk başta. Haberlere bakınca doğru olduğunu gördüm."
CEM ARDA YILDIRIM: 10. sınıfta tanıştık. Mert iyi ve sevecen biriydi.
Her şeyi paylaşırdık. Kalem, silgi, defter.
Maçlara gidip hep hikâye atardı. Maçları kaçırmazdı. Akhisar maçına giderken arkadaşına 'Otobüs bekliyoruz' yazmış.
'Antalya maçına giderim bir daha maçlara gitmem' yazmış. Arkadaşı 'Neden?' diye sormuş. 'Anneme söz verdim' demiş. Haberi görünce aklıma direk Mert geldi. İsmi açıklanınca dayanamadım. Çok kötüyüz. Çok etkilendik. Sanki yarın çıkıp gelecek gibi. Biz onun için öldü diyemiyoruz."
CAN İÇLI: Şakacı ve esprili biriydi. Biriyle tartışınca barışırdı hemen küs kalmazdı. Haberi duyduğumda ilk başta inanmak istemedim. Şok oldum.
İLK ORİJİNAL FORMASI TABUTUNUN ÜSTÜNE GELDİ
AMCASININ oğlu Volkan Çakır kuzeninin ardından şunları söyledi: "Tek derdi Ankaragücü'ydü. Çok büyük bir Ankaragücü aşığıydı. Gittiği her yerden atkı alır. Koleksiyon yapardı. 'Koleksiyonumu gördün mü?' deyip tek tek gösterirdi. 'Bu ne, böyle koleksiyon mu olur' derdim 'Sen anlamazsın abi. Sende var mı böyle koleksiyon' derdi. Kurban olduğum Allah tabutunun üzerine ona ayrı bir koleksiyon daha gönderdi. Hiç orijinal forması olmamıştı. İstedi benden alamadım. İlk orijinal forması tabutunun üstünde geldi." Mert Turgut'un deplasmana gideceğinden haberi olmadığını da belirten Volkan Çakır, "Genelde ben gidersem benle giderdi. Ben gitmezsem yanında birisini gönderirdim. Hiç aklıma gelmedi. Ben gitmek istemedim. Onun gideceği de aklıma gelmedi. Üstümdeki Ankaragücü poları için 'Onu ben giymek istiyorum' derdi. 'Sana olmaz oğlum büyük' derdim. Maça giderken benim poları giymiş. Şuan kokusu üzerimde. Sabah resmi gördükten sonra anladım. 2 ay annesine yalvarıyor 'Anne lütfen gideyim başka gitmeyeceğim' diye. Ankaragücü onun sevgisine layık bir cenaze yaptı" şeklinde konuştu.