Taklit ve canlandırmalarla dinleyiciyi eğlendirmek amacıyla öykü anlatma sanatı olarak tanımlanan Meddahlık, unutulmaya yüz tutan kültürel miraslarımızdan... Günümüzde bu sanatı icra eden ve Meddah olarak isimlendirilen sanatçılar ise yok denilecek kadar az... Meddahlık UNESCO tarafından 2008 yılında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne alındı. Başkentte yaşayan Meddah Sanatçısı Kenan Olpak ise Kültür Bakanlığı tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı ünvanına layık görüldü. Türkiye'nin son meddah sanatçılarından Kenan Olpak, Meddahlık hakkında bilinmeyenleri ve merak edilenleri SABAH'a anlattı.
'NİNEMDEN HEKATLAR'
Küçük yaşlarda hikâyeler anlatmaya başladığını ifade eden Kenan Olpak, "Benim esin kaynağım ninemdir. Ninemden dinlediğim 'hekatlar' (hikaye) bu sanattaki ilk hafızamı oluşturdu. Bir arkadaş gibi büyüdüğüm ninem ile tiyatroya giderdik. 6 yaşımda hikâyeler anlatmaya başladım. Çocukken Ramazan ayında kahvehaneye gidip Erzurumlu Meddah Behçet Mahir'i izlerdim. Onun anlattığı hikayeleri hafızama kaydedip, onu taklit ederek hikayeleri okulda anlatırdım. Gençliğim şiir ve edebiyatla geçti. 5 bin kitaplık bir kütüphanem var" diye konuştu. Mamak, Keçiören ve Gölbaşı Belediyeleri'nde hocalık yaptığını söyleyen Olpak, "Festivallerde ve buluşmalarda Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Köroğlu gibi halk hikâyelerimizi anlattım. Zamanla yurtdışına çıkmaya başladım. Yerli ve yabancı yüzlerce seyirciyle bir araya geldim" dedi.
BİR PEŞKİR BİR BASTON
YENI meddahların yetişmesi için devlet desteğinin gerektiğini vurgulayan Kenan Olpak şunları söyledi: "Bu değerler bizim kültürel mirasımız. Sahiplenme açısından zayıfız. Meddahlık tamamen unutulmaya yüz tutmuş bir sanat. Devlet ve akademinin desteği şart. Bizler kadim kültürümüzü, Asya'nın, Anadolu'nun özünü, yiğitliğini ve varlığını hikâyelerle anlatan kişileriz. Peşkir (mendil) ve baston ile koca bir gösteriyi sunuyoruz. Kültür Bakanlığı'nın kararına göre meddah sanatçısı olarak ben varım."